Haccın Çeşitleri

HAC’CIN ÇEŞİTLERİ

A) HÜKÜM BAKIMINDAN:

Şer’i hüküm açısından hac üç çeşittir.(farz, vacip ve nafile) belirli şartları uygun olan Müslümanların ömründe bir defa haccetmesi farzdır.

Yükümlü olmadığı halde, haccetmeyi adayan kişinin bu adağını yerine getirmesi ise vaciptir. Farz ve vacip dışında yapılan hac nafiledir.

Diğer nafile ibadetlerde olduğu gibi, başladıktan sonra bozulan nafile haccın kazası da vacip olur.

B) YAPILIŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN:

Yapılış şekli bakımından hac üç çeşittir.(ifrad, temettü ve kıran)

Hac ve umre her biri tek başına yapıldığı gibi, aynı sene içerisinde, ikisi birbirine bağlı olarak da yapılabilir. Hac ay’ı içerisinde hac yapmadan önce umre yapıp yapmamaya, yapıldığı takdir de umre ve haccın ayrı,  veya aynı, ihramla yapılması durumuna göre hac: ifrad haccı, temettü haccı ve kıran haccı olarak üç şekilde gerçekleşmiş olur.

1.İFRAD HACCI:

Umresiz olarak yapılan hacdır. Sadece hac ibadeti yapıldığından dolayı bu ad verilmiştir. Hac ayları içerisinde, hacdan önce umre yapmayıp, sadece hac niyetiyle ihrama girip, hac görevini yerine getirilir. Böylece ifrad haccı yapmış olurlar. mikat sınırları içerisinde olsun, ya da olmasın, herkes ifrad haccı yapabilir.

2.KIRAN HACCI:

Aynı sene içerisinde, hac ayları içinde umre ve haccı birleştirmeye verilen addır. Umre ve hac tek ihramla yapılır. Bundan dolayı,’birleştirmeli hac’ manasında bu adı almıştır. Umre ve hacca ikisine birlikte niyet edilir. Umreyi yaptıktan sonra ihramdan çıkılmaz, aynı ihramla hac görevine devam edilir. Bu durumda kıran haccı yapılmış olur.

3.TEMETTU HACCI:

Aynı yılın hac ayları içinde, umre ve haccı ayrı ayrı niyet ve ihramla yapmaktır. Hac ayları içinde, umre yapıp ihramdan çıkılır. Yeniden ihram giyip hac görevini yapılır. Bu duruma temettu haccı ismi verilir.

Hanefi’lere göre, umre ile hac arasında herhangi bir nedenle memleketine dönen kimse, Şafiilere göre ise: mikat sınırları dışına çıkan kimse, döndüğü zaman tekrar umre yapmazsa hac temettü değil, ifrad olur.

Kıran haccında, umreden sonra ihramdan çıkılmadığı için umre ile hac arasında ister mikat dışına çıkılsın, isterse memleket veya her hangi bir yere gidilsin, kıran haccı ifrad’a dönüşmez.

Bu üç hac çeşitlerinden hangisi yapılırsa yapılsın. Hac görevi yerine getirilmiş olur.

Hac ibadetinde gerçek fazileti haccın çeşidinden daha ziyade, edasında gösterilen gayret, samimiyet, huzur, huşu ve ihlâsa göre değerlendirmek gerekir.

Zemzem Suyu Nedir?

Allah (cc) Hz.ibrahim’e (as) Hz.Hacer ile İsmail’i, Mekke-i Mükerreme’ye götürmesini vahiy etti. Hz. İbrahim emri yerine getirmek için binek olarak gönderilen Burak’a biner. İsmail’i önüne, Hz. Hacer’i de terkisine alarak yolculuğa başlar.

Bu seyahatte Cebrail de(as) yanlarında bulunuyordu. Hz. İbrahim’e Beytullah’ın yerini ve harem’i gösteriyordu. Nihayet Mekke’ye gelirler.

Cebrail(as): İn ya İbrahim der.

Mekke o zamanlar küçüklü, büyüklü dikenli ağaçların olduğu bir yerdi. Mekke’ de hiç kimse hatta içecek bir su bile yoktu. Kâbe’nin yeri de kırmızı topraklı kesekli, yerden yüksek, tümsek bir yerdi. Hz. İbrahim (as) Hz. Hacer’le İsmail’i Mescidi-i Haram’ın bulunduğu yerin yukarısındaki büyük bir ağacın yanına bırakır. Şam’a gitmek üzere ayrılır.

Hz.Hacer, İbrahim’in arkasından seslenir:

Ey İbrahim bizi bu ıssız ada da bırakıp da nereye gidiyorsun.

Hz.Hacer sözünü tekrarlarsa da İbrahim(as) ona dönüp bakmaz. Bunun üzerine Hz.Hacer ‘yoksa bizi buraya bırakıp gitmeni Allah’ım emretti, diye sorar.

Hz. İbrahim(as): Evet. Allah emretti, diye cevap verir

Hz. Hacer(ra): Öyle ise Allah bize yeter. O bizi zayi etmez himayesiz bırakmaz, dedikten sonra döner.

Hz. İbrahim(as) Mekke’nin üst tarafındaki seniye mevkisine doğru ilerledikten sonra, onlar tarafından bir yerde durup yüzünü, bugün Kâbe’nin bulunduğu tarafa döndürür ve ellerini kaldırır:’ rabbimiz doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını(oğlum İsmail ile annesi hacer) senin beyt-i haram’ının (Kâbe’nin) yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz: namazı hakkıyla eda etsinler(sana hakkıyla kulluk etsinler) diye(emrin üzere böyle yaptım) artık,( sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meyillendir ve onları mahsullerden rızık landır. Umulur ki şükrederler.(İbrahim suresi,37)diyerek dua eder. Şam taraflarına yolculuğa çıkar.

Hz.Hacer İsmail’i bir ağacı gölgesi altına yatırır. Su kırbasını da ağaca asar. Bir yandan emzirir. Kırbada ki su bitince hem kendisi, hem de İsmail susarlar. Bir müddet sonra Hz. Hacer oğlunun açlıktan ve susuzluktan kıvrandığını görünce şüphelenir, oğlunun öleceğini zanneder ve kendi kendine: bari uzaklaşayım da oğlumun öldüğünü görmeyeyim der.

İsmail’in bu durumuna üzülerek safa tepesine çıkar. Tepeden vadiye bakar bir ses işitmek bir kimse görmek umuduyla etrafına bakınır. Fakat ne bir ses ne de bir kimse göremez. safa tepesinden hızla inip, vadide entarisinin eteğini topladıktan sonra, müşkül bir insan azmiyle koşar ve vadiyi geçerek Merve tepesine gelir. Orada da biraz durur, fakat yine kimseyi göremez. Bu şekilde yedi defa iki tepe arasında gidip gelir. Son defa Merve tepesinin üzerinde iken,

Cebrail(as): Sen kimsin der.

Hz.Hacer(ra): Ben İbrahim’in buraya bıraktığı zevcesiyim, oradaki ise oğlumdur, der

Cebrail(as):İbrahim sizi kime ısmarladı, diye sorar

Hz.Hacer: Bizi Allah’ü Teâlâ’ya ısmarladı, der.

Cebrail(as): O sizi en şerefli, en keremli rabbe ısmarlamış, der ve ayağının ökçesiyle yeri eşince, su fışkırmaya başlar.

Hz. Hacer(ra), bu sudan içer ve sütü gelir çocuğunu emzirir.

İhram Nedir Ne Zaman Ve Niçin Giyilir?

İhram: Hac ve umre yapmak amacıyla kutsal toprakların ziyaret edilmesi esnasında erkeklerin giyinmiş olduğu, iki parçadan oluşan, beyaz renkli dikişsiz bir örtüdür.

İhrama girmek demek, hac ve umre için niyet eden Müslümanların bazı davranış ve hareketlerini kendilerine haram kılmaları anlamına gelmektedir. İhram’ın yasakları, hac ve umre için, niyet edip ihrama girildiği zaman başlar. Hac ve umre ibadetlerinin gerektiği gibi yapılabilmesi ve ibadetlerin boşa gitmemesi için, ihram kurallarının çok iyi öğrenilmesi gereklidir.

Hac ve umre için niyet eden erkek Müslümanlar,önce beden temizliklerini tamamlarlar,.abdest alırlar,bütün kıyafetlerini çıkarırlar,başları açık kalacak şekilde ihrama girmeye başlarlar.beden temizliği: tırnaklar kesilir,saç ve sakal traşı yapılır.ve bütün vücut temizlenir.izar ve rida denilen, iki parçadan oluşan beyaz dikişsiz  örtü giyilir.

Kadınlar ise, hac ve umre yaparken ihrama girme zorunluluğu olmadığı için, günlük kıyafetleri ya da tercihlerine göre uzun ve beyaz giysilerle de, ibadetlerini yerine getirirler.

İhram, iki parçalı beyaz örtüden, çok daha derin ve manevi anlamlar içerir. Her şeyden önce temizliği ve arınmışlığı sembol eder.

İhram, kötülüklerden, fesatlıktan, bencillikten ve kibirlilik duygularından temizlenerek Allah’a saf bir şekilde yönelmeyi teşvik eder.

İhrama girildiği zaman farklı devletlerden aynı gaye için gelen bütün Müslümanlar arasında hiçbir fark olmadığı herkesin eşit olduğu mesajını verir. İhrama girildiği anda, bütün Müslümanlar arasında dil, kültür, makam, mevki, ekonomik durum, gelir düzeyi gibi tüm farklılıklar ortadan kalkar ve herkesin nasıl eşit olduğu duygusu hâkim olur.

Mekke çevresinde ihrama girmek için belirlenmiş yerler vardır. Bu yerlere ‘mikat’ denir. mikat sınırları dışından hacca veya umreye gelenler, bu sınırları ihramsız olarak geçemezler. Mikat yerleri şunlardır:

  1. Zulhuleyfe: Mekke’ye Medine yönünden gelenlerin mikatıdır.
  2. Cufe: Şam yönünden gelenlerin mikatıdır.
  3. Zat-ı ırk: ırak yönünden gelenlerin mikatıdır.
  4. Karn:necid yönünden gelenlerin mikatıdır.
  5. Yelemlem: yemen yönünden gelenlerin mikatıdır.

Doğrudan Mekke’ye gidecek giden hacı adayları, uçaklar Cidde’ye indiği ve Cidde de mikat sınırları içinde olduğundan, uçağın kalktığı havaalanında ya da evlerinde ihrama girerler. Gerekirse uçak, mikat sınırını geçmeden uçağın içinde de ihrama girilebilir.

Sayın Şartları

Sa’y sözlük anlamı: İş yapmak, yürümek ve koşmak anlamına gelir.

Hac ibadeti ile ilgili bir terim olarak, hac ve umre için yapılan bir tavaftan sonra, Mescid-i Haram’ın doğu tarafında bulunan Safa ile Merve tepeleri arasında, Safa’dan başlayarak dört kere gidip üç defa gelmek demektir.

Safa’dan Merve’ye gidiş bir şavt, Merve’den Safa’ya dönüş de bir şavt olmak üzere sa’y, toplam yedi şavt’tan ibarettir.

Sa’y: Hz. İbrahim’in eşi Hacer’in, oğlu İsmail’e su bulmak için safa ile Merve tepeleri arasında yedi kere gidip gelmesine sebep olan olayı anlatmaktadır. Onların hatırasına binaen bu iki tepe arasında sa’y yapılmış olup, İslam haccında da sa’y yapmak meşru kılınmıştır.

‘Şüphesiz Safa ve Merve Allahın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac veya umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları tavaf ederse bunda bir günah yoktur.’ Bu ayet sa’yin meşru olduğuna delildir. Ayette geçen tavaf etmekten maksat, sa’y etmektir.

Sa’y, haccın asıl vacibidir. Geçerli bir mazeret olmadan terk edilirse, dem gerekir. Geçerli bir mazeret varsa bir şey gerekmez.

Hastalık, yol güvenliğinin olmaması ve hapsedilme riski varsa, bunlar geçerli mazeret olur.

Sa’yin geçerli olması için yerine getirilmesi gerekli olan şartlar vardır. Bunları şu şekilde açıklayabiliriz.

1.Hac sa’yinin asıl vakti farz tavaftan sonradır. ancak hac için tavafa giren kişi, isterse arafata çıkmadan önce nafile bir tavafın peşinden haccın sa’yini yapabilir. Bu durum da sa’yin muhakkak ihramlı olarak yapılması gerekir.

2.Hac aylarından önce hac ihramına girilirse de hac menasikinden hiç biri hac mevsiminden önce yapılamaz, yapıldığı takdir de geçerli değildir.

Haccın sa’yini kurban bayramının 1,2 ve 3. günlerinde yapmayan kimse, daha sonra ülkesine dönmeden önce yaparsa her hangi bir ceza gerekmez. Şayet sa’yini yapmadan ülkesine döner ise geçerli bir mazereti yoksa dem gerekir.

3.Sa’y müstakil bir ibadet değildir. Bu yüzden geçerli bir tavafın arkasında yapılması icap eder.

4.Sa’yi Safa ile Merve arasında yapılmalı.

5.Sa’ya Safa tepesinden başlanmalı. Şayet başlanmazsa geçerli olmaz.

6.Sa’yin ilk dört şavtını yapmak rükün, yediye tamamlamak ise vaciptir. Bir şeyin yarısından fazlasını yapmak, o şeyin tamamı hükmündedir.

Umre Tavaf Duaları

Kabe-i Muazzama’yı tavaf etmek niyetiyle giden bütün hacı adayları,niyet edip tavafa başlamadan önce:”Bismillahi Allah’u ekber”diyerek Hacer-ül Esved’i selamlar.

Sonra şu dua okunur:

Allahümme imanen bike

Ve tasdikan

Ve vefaen  bikitabike

Ve vefaen biahdike

Vettibaen lisünneti nebiyyike sallellahu aleyhi vesellem.

ANLAMI:

“Allah’ım,sana iman ettiğim için bu tavafı yapıyorum.

Senin yüce kitabını tasdik ederek tavaf etmekteyim,

Ahdine vefa göstermek için tavaf yapıyorum,

Senin sevgili peygamberinin sünnetine tabi olmak için bu tavafı yapıyorum Allah’ım.”

Bu duayı samimi bir şekilde yerine getiren kişi, annesinden yeni doğmuş gibi, tertemiz bir şekilde memleketine döner. Bundan sonra müezzinlerin her gün okudukları şu dualar okunmalı:

“Süphanellahi vel-hamdu lillahi vela ilahe illellahu vallahu ekber.vela havle vela kuvvete illa illahil-aliyyil azim.

La ilahe illellahu vahdehu la şerike leh lehül mülkü velehül hamdu vehüve ala külli şey’in kadir.”

Özellikle rük’ni yemani ile hacer-ül esved arasında salavat-ı şerife ve allahümme salli,allahümme barik duaları okunmalıdır.

MEDİNE’YE GİRİŞ DUASI

“Allah’ım burası senin peygamberinin haremidir. Senin vahyinin indiği mübarek beldedir. bu güzel beldeyi benim için cehenneme karşı siper, azaba teminat kıl.

Allah’ım,’bana rahmet kapılarını aç. Resulünün ziyaretini nasip et.”

PEYGAMBERİMİZ’İN KABRİNİ ZİYARET DUASI

Ey nebi. Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerine olsun.

Ey Allah’ın resul’ü. Salât ve selam üzerine olsun.

Ey Allah’ın habibi salât ve selam üzerine olsun.

Ey ümmetin şefaatçisi salât ve selam üzerine olsun.

Ey peygamberlerin efendisi salat ve selam üzerine olsun.

HZ.EBUBEKİR VE HZ.ÖMER’İN KABRİ ÖNÜNDE DUA

Selam sana ey resulullah’ın halifesi Ebu Bekir

Selam sana ey resulullah’ın sadık dostu.

Selam sana ey resulullah’ın can yoldaşı Ebu Bekir.

Selam sana ey müminlerin emiri Hz.ömer

Selam sana ey mihrap şehidi

Selam sana ey fakirlerin, gariplerin, dul ve yetimlerin hamisi.

CENNET’ÜL BAKİ ÖNÜNDE DUA

Selam size, Ey ehli-beyt-i Muhammed

Selam size, ey annelerimiz.

Selam size, ey Efendimizin evlatları.

Selam size, ey Baki ehli.

UHUT ŞEHİTLİĞİNDE DUA

Selam sana olsun, ey resulullah’ın amcası Hz. Hamza

Selam size olsun, ey uhud şehitleri

Selam size olsun, ey ashabı Muhammed.

Umrenin Şartları Nelerdir?

Umrenin şartları:

1.İhram

2.Tavaf

Hac gibi belirli bir zamana bağlı olmaksızın yapılan Kâbe ziyaretine verilen tanımlamadır. Umre, Hanefi ve maliki mezheplerine göre sünnet’i müekkede, Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre ise farz’dır.

Hac sadece hac mevsiminde yapılır. Umre ise her zaman yapılabilir. Sadece kurban bayramının arefe günü ve bu bayramın dört gününde yapılması mekruh’tur. Ramazanda yapılması ide daha çok sevaba vesile olur.

Umre esas itibariyle Kâbe’yi tavaf(Kâbe etrafında yedi kere dönmek)ve safa ile Merve tepeleri arasında yedi kere dönmektir. Hac görevinde olduğu gibi, Müzdelife’ye gitmek, Arafat ta vakfe yapmak, Mina’da şeytan taşlamak yoktur.

Mekke dışarısından olan bir kimse, Mikat yerinde, Mekkeli ise harem dışında ihrama girer. Allah’ım, ben umre yapmak istiyorum. Umre’yi bana kolaylaştır ve benden kabul buyur. Diyerek niyet eder, dua eder, telbiye de bulunur.

Harem’i Şerif’e gelince Kâbe etrafında yedi kere dolaşarak tavaf eder. İlk üç tur’da biraz nazlı yürür. Her tur da Hacer’ül Esved taş’ını selamlar.

Tavaf bittikten sonra iki rekât namaz kılınır. Safa tepesine çıkılır. Safa tepesinden başlayarak, safa ile Merve arasında, yedi kere gidip gelinir. Buna sa’y denir. Daha sonra saçlar kısaltılarak veya traş olunarak ihramdan çıkılır. Böylece sona ermiş olur.

Hac ihramı için geçerli olan bütün yasaklamalar, umre ihramı için de geçerlidir. İhram da iken bu yasaklardan her hangi birine uymayan kişinin, aynı şekilde ceza çekmesi gerekir.

Umrenin tek rüknü olan tavaf’da eşi ile cinsi temas da bulunan bir kişinin umresi fasit olur. Bu duruma düşen kişi umreyi bırakmaz. Devam eder. Ceza olarak bir koyun kurban eder ve tekrar umre yapar. Tavafın dört şavt’ını yaptıktan sonra aynı yasağa uymayanın umresi ise fasit olmaz. Ama onunda bir koyun kurban etmesi gerekmektedir.

Umrenin farz oluşu hususunda âlimler ihtilafa düşmüşlerdir. İmam Şafii ve imam Ahmed’e göre Hac gibi ömür de bir kere farzdır. Buna delil olarak da Kuran’da ‘haccı ve umreyi Allah için tamamlayın’. Emir şeklinde gelmiş olmasıdır. Demişlerdir. İmamı Şafii indinde ise farzdır. Zira onun için Resul-i Ekrem(sav):’umre bir farizadır. Tıpkı hac farizası gibi.’hadis-i şerifi vardır. denmektedir.

Umre Vizesi İçin Gerekli Evraklar

UMRE VİZESİ İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR LİSTESİ

1) En az 1 yıl geçerlilik süresi olan yeni çip’li pasaport.

2) 2 adet vesikalık fotoğraf.

3) Nüfus cüzdanının önlü arkalı fotokopisi (T.C.kimlik numarası olacak)

4) Evli olup eşi ile beraber seyahat edecek 45 yaş altı bayanlar için,”vukuatlı nüfus kayıt örneği” veya evlilik cüzdanının noter tasdikli fotokopisi

*45 yaşın üstündeki bayanlar için,1.2.3. maddelerdeki evraklar yeterlidir.

45 yaş altında olup, eşi yanında olamayacak bayanlar, ancak1. Derece erkek akrabalarıyla umre’ye gidebilirler.(45 yaşın altındaki bayanların, yanlarında bir mahrem, 1. derece erkek yakın,”bulunmaksızın, Suudi Arabistan’a gitmelerine izin verilmemektedir.

45 YAŞ ALTI BAYANLAR İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR

45 yaş altı bayanlar için mahreminin yakınlık derecesini belirten ve akrabası olduğuna dair nüfus müdürlüğünden alınan,”nüfus kayıt örneği” aslı.

Evli ise eşinden, bekâr ise de babasından, umre’ye gidebileceğine dair noter’den alınacak muvafakatname’nin aslı(baba yoksa diğer erkek aile bireylerinden alınabilir)

Yalnız giden bayana mahrem olacak şahsın(baba/ amca/ kardeş/ dayı/yeğen/dede/kayınbaba/damat) vereceği noter tasdikli taahhütnamenin aslı.

ÇOCUKLAR İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR

-8 yaş altı çocuklar ancak baba veya anneden birisi ile birlikte umreye gidebilirler

-8-17 yaş arası çocuklar anne, baba veya birinci derecede akrabayla umreye gidebilirler.

NOT: Vize için gerekli evrakların en az 1 ay önceden hazırlanıp gönderilmesi gerekmektedir.

Hacer Ül Esved Taşının Hikayesi

Hacerül Esved, Arapça “siyah taş” anlamına gelmektedir. Hacer taş, esved siyah anlamına gelmektedir. Hac ve umre esnasında yapılan tavaflarda Hacerül Esved taşı selamlanmaktadır. Kâbe’nin güney doğu köşesinde yerden bir buçuk metre yüksekliğinde, hafif kırmızı ve 30 cm çapında oldukça parlak bir taştır.

Hz. İbrahim(a.s) ve oğlu İsmail(a.s) tarafından inşa edilen Kâbe’nin tarihiyle paralellik gösterir. Allah(c.c), Hz. İbrahim’e insanların ibadet edecekleri bir mescit yapmalarını emrettiğinde, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Kâbe’nin temellerini attılar.(Bakara,127) tarihi kaynaklar Hacerül Esved’in de buraya, Hz.İbrahim tarafından konulduğunu belirtirler. Taş’ın nereden ve nasıl geldiği konusunda değişik inançlar ve anlatımlar mevcuttur. Mekke yakınında bulunan Ebu Kubeys dağından geldiğine dair inanç’ı ile beraber, Nesai,bir hadis-i şerifte: Hz. Peygamberin ‘Hacerül- Esved cennettendir’ diye nakletmiştir.

Kâbe, Hz.ibrahim ve oğlu İsmail’den sonra birçok milletlerin eline geçti. Ve çok kere tahrip edildi. Defalarca inşa edildi. Çok defasında Hacerül Esved de bu olumsuz durumdan etkilendi. Hz.İsmail’den sonra Cürhimilerin eline geçti. Ve bir süre sonra onların elinde bakımsızlıktan harabe haline geldi. Daha sonra meydana gelen ve tarihe’Seylü’l farre’adıyla geçmiş olan bir sel felaketiyle duvarları tamamen yıkılan Kâbe’den geriye boş bir arazi kaldı. Bu dönemde Hacerül Esved’in nasıl korunduğu ise bilinmiyor.

Bir süre sonra Amalika kabilesinin eline geçen bu bölge ve Kâbe, Amalika kabilesi döneminde tekrar ihya oldu. Kâbe duvarları daha yüksek inşa edildi. Bu durum, Hz. İbrahim’den sonra ikinci defa düzenlenmedir. Belli bir süre saygıyla Kâbe’yi muhafaza eden, Amalikalılar daha sonra burasını kendi yerleri gibi görmeye başladılar ve ziyarete gelenlere engel olmaya, para vermeyene zemzem suyu vermemeye başladılar. Kabeye saygının kalmadığı bu dönemde harabe haline Kâbe ikinci bir sel felaketiyle tekrardan yıkıldı. Bunun üzerine Amalikalı’lar terk ettiler. Tekrardan, Cürhimi’lerin geçti. Cümhimi’ler kaba ve hacılara saygısızlık yapınca Bekroğulları ve Huzaalılar savaş açtılar. Onları Mekke’den çıkardılar. Cümhimiler giderken hacerül esved’ü sakladılar. Hüzaalılar bu taşı bulup tekrar eski yerine koydular. Uzun bir aradan sonra Kâbe, Hz. İsmail’in torunlarının eline geçti. Kâbe’yi yeniden inşa etti.

Hz. peygamber zamanında, Kabe bir sel felaketiyle tamamen yıkıldı. Yeniden inşa edildi. hacerül esvedü yerine yerleştirme konusunda sorun çıktı. Hz. Peygamber’in hakemliği sayesinde kan dökülmesinin önüne geçildi. Hz. Peygamber nübüvvetle görevlendikten sonra Kâbe putlardan arındırıldı. Hz. Peygamberden sonra Yezid ile Mekkeliler arasındaki savaş da, Kâbe tahrip edildi. hacerül esved üç parçaya bölündü. Daha sonra Abdullah b. Zübeyr döneminde kırılan bu parçalar birbirine yapıştırıldı. Kâbe’ye ilk örtü bu dönemde örtüldü.

Osmanlı padişahı birinci Ahmet döneminde Kâbe tamir edildi. Bir sel baskınıyla tekrar yıkıldı. Hacerül Esved’in bir parçası kırıldı. Dördüncü murat döneminde Kâbe’nin tamir ve inşasıyla birlikte Hacerül Esved de tamir edildi. Bakırdan yapılmış olan muhafaza kabı gümüşle kaplanarak altınla yaldızlandı.

Hacer’ül Evsed’i değerli kılan, hac menasikinden olması ve Resulullah’ın onu öpmesi nedeniyledir. Tavaf esnasında, öpülür. Bu mümkün olmazsa eli dokunmakla uzakta ise selamlanır.

Amberiye Cami

Amberiye Cami, Medine’de Osmanlı sultanı Abdülhamit Han’ın yaptırmış olduğu bir camidir. Beyaz kubbesi, kesme taştan inşa edilmiş ölçülü minaresi ve sağlam yapısı ile Osmanlı devletinin Medine hizmetlerine şahitlik ediyor.

Amberiye cami, Medine de tren istasyonunun hemen yanında bulunmaktadır.Abdülhamit han tarafından inşa ettirilen bu eser, Osmanlı devletinin peygamber şehrine kazandırdığı onlarca eserden bir tanesidir. Hicaz demiryolunun hizmette bulunduğu yıllarda, Medine’de inen hac ve umre yolcuları bu camide hem namazlarını kılar hem de yorgunluklarını giderirlerdi.

Amberiye cami, mescidi nebeviye birkaç kilometre mesafededir.Osmanlı sultanları bazı sebeplerden dolayı hac görevlerini yerine getirmezlerdi. Bundan dolayı yerlerine bazı kimseleri Hac’a gönderirlerdi. Bir hac mevsiminde sultan Abdülhamit han, hac farizasını yerine getirmek üzere vezirini görevlendirir. Yıldız sarayından vezirini dualarla ve kutlu toprakların insanlarına verilmek üzere türlü türlü hediyelerle uğurlar. Ve vezirinden bir istekte bulunur. Hac dönüşünde Ravza-i Mutahhara’dan’ bana bir avuç toprak getir’ der.

Vezir, hac ibadetini yerine getirir. Mekke-i Mükerreme de tavaf eder. İslam dünyasından gelen Müslümanlarla tanışır. Büyüklere saygılı, küçüklere sevecen davranır. Fakirlere, Sultan’ın vermiş olduğu emanetleri dağıtır. Arafat’ta vakfeye durur. Mina’da şeytan taşlar. Mekke’den Medine’ye giderken, peygamberimizin çektiği sıkıntıları düşünür. Baki Kabristanı’nda dünyanın geçiciliğini anlar. Vezir, hac görevini tamamlar. yorgun bir şekilde, Arafatta ilahı affa uğramış yüzlerce hacı birlikte İstanbul’a gelmek için trene biner. Trende padişahın ricası aklına düşer. Tren hareket etmek üzeredir. Mescidi- nebeviye gidip toprak almaya zaman kalmamıştır. Trenden inerek istasyonun yanındaki boş araziden bir avuç toprak alır.

İstanbul’a vardığında padişah onu bir kardeşi gibi karşılar. Sarılır. Efendimizin(sallallahu aleyhi ve sellem)in kokusunu hissetmeye çalışır. Ve sözü, Ravza-i Mutahhara toprağına getirir. Vezir, kadife bir kesenin içine koyduğu toprağı sultan Abdülhamit Han’a verir. Abdülhamit han itinalı bir şekilde ve hürmet ile toprağı avuçlarının içine alır. Koklar, bir daha koklar… Döner, Vezir’ine’bu toprağın amberi var. Lakin miski yok’ der. Vezir şaşırır. Ve doğruyu itiraf eder. Bunun üzerine padişah, vezir’in toprak aldığı yere bir mescit inşa edilmesini talep eder. Bir sonraki hac mevsimine kadar Medine-i münevvere tren istasyonu karşısına beyaz kubbeli mescit inşa edildiğinde ismi hazırdır: Amberiyye Mescidi.