Hacerül Esved Taşı Nerdedir ve Nereden Gelmiştir

Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak, siyah taş…

İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmail aleyhisselam’ın birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada, melekler taş getirerek İsmail aleyhisselam’a yardım ettiler. Sıra hacer-ül esved’e gelince, İbrahim aleyhisselam; “Ey İsmail iyi bir taş getir ki hacılara işaret olsun” buyurdu. İsmail aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim aleyhisselam;”bundan daha iyi bir taş getir” buyurunca; Ebu Kubeys dağından; “Cebrail aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti. Gel onu al” diye bir ses işitti. Bunun üzerine hacer-ül esved taşı Ebu Kubeys dağından alınıp, Kâbe’deki yerine yerleştirildi. (azraki)

Kâbe’nin doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak siyah taş, lügatte, hacer”taş” ve esved de “siyah” demektir. Kâbe, Müslümanların namazda kıblesi olup, hac emrini yerine getirmek için ziyaret edilmesi şart olan bir mescittir. Hacda, Kâbe’nin etrafında dönerek ziyaret etmeye tavaf denir. Tavafa hacer-ül esved’den başlamak ve bitirmek haccın sünnetidir.

Rivayete göre Âdem aleyhisselam Cennet’ten dünyaya indirilince, Meleklerin seslerini ve tespihlerini (zikirlerini) işitemez olmuştu. Bu halinden yakınarak, Allahu Teâlâ’ya yalvardı. Allahu Teâlâ, melekler vasıtasıyla bir beyt indirdi. Bu beyt, Cennet yakutlarından bir yakut olup, parıl parıl parlıyordu. İndirilen bu beyt’in biri doğu, diğeri batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennet’ten kandiller bulunuyordu. O hane, bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allahu Teâlâ; ”Ey Âdem, senin için bir hane (ev) gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle. Arşın etrafında namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl.” buyurdu. Hacer-ül esved’i de bu beytle beraber gönderdi. Bu taş, yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyet döneminde, günahkâr kişilerin ve hayızlı kadınların dokunmasıyla siyah oldu ve bundan dolayı da ismine hacer-ül esved (siyah taş) dendi.

Tufan olacağı zaman Allahu Teâlâ Cebrail aleyhisselama hacer-ül esved’i Ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan kurtulmasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapmaları emri verilince oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek yaptılar. Bu arada Ebu kubeys dağındaki hacer-ül esved’i İbrahim aleyhisselam aldı ve yerine koydu.

Hacer-ül esved taşı asırlardan beri Müslümanların hürmet ve tazim gösterdiği mukaddes bir taştır.

Hacerül Esved Taşı Türkiye’de Hangi Camide

Hacer-ül Esved taşı hac ve umre ziyaretinde Kâbe’de milyonlarca Müslüman kadın ve erkeğin bir kere olsun dokunup el veya yüz sürmek içim adeta yarıştığı mübarek bir taş. Bu taşı böylesine kutsal ve değerli kılan şey ise peygamber efendimizin:” Hacer-ül esved, kıyamette insanlara şefaat eder.” hadis-i şerifi kadar, tavaf ederken onu öpmesi nedeniyle sünnet sayılması… Tavafın başlama ve bitiş yerini tayin etmek için kullanılan hacer-ül esved, tavafın her dönüşüne başlarken öpülüyor. Kalabalıktan dolayı öpülemezse de karşıdan selamlanıyor. Bu sebepten dolayı dokunmanın bir hayli zor olduğu bu taşa aslında hiçbir zahmete girmeden dokunmak mümkün. Üstelik İstanbul ve Edirne de …

Hacer-ül esved’den kopan parçaların İstanbul, Edirne de bulunduğundan pek çok insanın haberi yok aslında. Cennet taşlarından dört tanesi Sultanahmet kadırgadaki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde bulunurken, bir parçası da Süleymaniye’deki Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinde, diğer parçada Edirne’deki Eski Camide yer alıyor.

Bu taşlar İstanbul’a nasıl geldi? Müslümanların kutsal mekânı Kâbe’nin inşası sırasında Hz.İbrahim tarafından Ebu Kubeys dağından getirilen ve cennetten indiğine inanılan ”Hacer-ül esved taşı 4.Murat devrinde çevresi, koruma maksadıyla altın ile kaplanırken taştan birkaç parçanın kırıldığı rivayet ediliyor. İşte bu kopan parçaların kanuni sultan Süleyman devrinde İstanbul’a getirilmiş olma ihtimali yüksek. Bu taşları yerleştirme görevi ise Mimar Sinan’a nasip oluyor.

Bu kutsal taşlardan dört tanesi Sokullu Mehmet paşa camisinde bulunuyor. Etrafı altın çerçevelerle kaplı taşlardan ilki 2×3 cm büyüklüğünde ve caminin giriş kapısı üzerindeki mermerde bulunuyor. İkincisi mihrapta yer alan lafzın hemen altında ve 3×1.5 cm büyüklüğünde. Üçüncü parça ise 1.5 cm ebadında ve minber kubbesinin hemen altında bulunuyor. Mimar Sinan tarafından yerleştirilen son taş parçası ise en azından uzun boyluların dokunabileceği bir yüksekliğe yani minber kapısının üzerine konulmuş ve 1,5 cm büyüklüğünde…

Hacer-ül evsedin İstanbul’da ki son parçası ise Süleymaniye camisindeki Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinde. Taş, türbe giriş kapısının üstündeki saçağın altında bulunuyor. Mimar Sinan tarafından sikke biçiminde kesilerek yerleştirilen bu cennet taşı en büyük parça aynı zamanda. Tam 5 cm büyüklüğünde…

Hacer-ül esved taşının bir parçası da Edirne’de ki eski paşa camisinde bulunuyor. Camide yer alan parça, mihrabın sağ tarafında, mihrap ile minber arasında kalan kısımda bulunuyor.

Hacerül Esved Taşının Sırrı

Hacerül Esved Taşı: Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak siyah bir taş.

İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmail aleyhisselam’ın birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada melekler taş getirerek İsmail aleyhisselam’a yardım ettiler. Sıra hacerül esved’e gelince, İbrahim aleyhisselam:”Ey İsmail! Öyle bir taş getir ki, hacılara işaret olsun.” buyurdu. İsmail aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim aleyhisselam:”Bundan daha iyi bir taş getir.”diye buyurunca Ebu kubeys dağından Cebrail aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti. “Gel onu al!” diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül Esved taşı, Ebu kubeys dağından alınıp, Kâbe’deki yerine yerleştirildi.(Azraki)

Kabe, Müslümanların namazda kıblesidir. Hac emrini yerine getirmek için ziyaret edilmesi şart olan bir mescit’tir (camidir)Hacda Kâbe’nin etrafında dönerek ziyaret etmeye “tavaf “denir. Tavafa Hacerül Esved den başlamak ve bitirmek haccın sünnetidir. Hacerül esved’in kendisine has bir kokusu vardır. Elin veya herhangi bir şeyin sürülmesi halinde uzun süre bu koku hissedilir.

Hacerül Esved cennetten indirilmiş bir taşdır. Âdem aleyhisselam, cennetten ayrılıp, yeryüzüne indirilmesinden sonra ziyaret ettiği ilk yer, hane Kâbe’dir. Rivayete göre, Adem aleyhisselam cennetten dünyaya indirilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez oldu. Bu halinden yakınarak, Allah-u Teala’ya yalvardı. Allah-u Teâlâ melekler vasıtasıyla bir beyt indirdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir yakut, pırıl pırıl parlıyordu. İndirilen bu beytin biri doğu, diğeri batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller vardı. O hane bugün Kabe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allahu Teâlâ: ”Ey âdem, senin için bir ev gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl!”buyurdu. Hacerül esved’i de bu beytle gönderdi.

Bu taş yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyye döneminde, günahkâr kişilerin ve hayızlı kadınların dokunmasıyla siyah oldu ve bundan dolayı ismine hacer-ül esved (siyah taş)dendi. Tufan olacağı zaman Allah’u Teâlâ Cebrail Aleyhisselam’a hacer-ül evsedi ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan korumasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapmaları emri verilince oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek yaptılar. Bu arada Ebu Kubeys dağındaki hacerül esved taşını aldı ve yerine koydu. Hacer-ül esved, asırlardır Müslümanların hürmet ve itina gösterdikleri mukaddes bir taştır.

Hacerül Esved Taşı Neden Kutsaldır?

Hacer-ül Esved: Kâbe-i Muazzama’nın doğu köşesinde bir buçuk metre yükseklikte bulunan cennet yakutlarından olan parlak, siyah bir taş.

İbrahim Aleyhisselam ile oğlu İsmail Aleyhisselam’ın birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada melekler taş getirerek İsmail Alayhisselam’a yardım ettiler. Sıra hacer-ül esvede gelince, İbrahim Aleyhisselam: “Ey İsmail bana öyle bir taş getir ki, hacılara işaret olsun” dedi. İsmail Aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim aleyhisselam: “Daha iyi bir taş getir” buyurunca, ebu kubeys dağından: Cebrail aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti, gel onu al diye bir ses işitti. Bunun üzerine hacer-ül esved taşı Ebu kubeys dağından alınarak Kâbe’de ki yerine yerleştirildi.(azraki)

Hacer-ül esved cennetten indirilmiş bir taştır.

Rivayete göre: Adem Aleyhisselam cennetten ayrılıp, yeryüzüne indirilince meleklerin seslerini ve zikirlerini işitemez olmuştu. Bu halinden yakınarak, Allahü Teâlâ’ya yalvardı. Allahü Teâlâ melekler vasıtasıyla bir beyt indirdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir yakut olup, parıl parıl parlıyordu. İndirilen bu beytin biri doğu, diğeri batı da olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller bulunuyordu. O hane bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirilmişti. Allahü Teâlâ  “Ey âdem, senin için bir hane (ev)gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi bunun etrafında da namaz kıl!”buyurdu. Hacer-ül esved’i de bu beytle beraber gönderdi. Bu taş ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyet zamanında günahkâr kişiler ve hayızlı kadınların dokunmasıyla siyah oldu ve bundan dolayı ismine hacer-ül esved(siyah taş)denildi.

Tufan olacağı zaman, Allahü Teâlâ Cebrail aleyhisselama hacer-ül evsedi, Ebu kubeys dağında saklamasını ve korumasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapma emri verilince oğlu İsmail ile beraber çeşitli dağlardan taş getirdiler. Bu esnada Ebu kubeys dağındaki hacer-ül esved taşı da alınarak yerine koydu.

Hacer-ül esved asırlardan beri Müslümanların hürmet ve itina gösterdikleri bir taştır. Onu korumak için her türlü fedakârlıkları yapmışlardır.

Hazreti Ömer bir gün hacer-ül esved’e yaklaşarak: “Hakikaten bilirim ki,sen bir taşsın!Ne zararın ne de iyiliğin vardır.Allah’ın resulünün sana yüz sürdüğünü görmeseydim,ben de sana yüz sürmezdim” buyurdu.

Peygamberimiz devrinden sonra Kâbe’ye yapılan en büyük hizmetler Osmanlılar döneminde olmuştur. Kâbe’nin örtüsünün her sene değişmesi, altınoluk yapılması, Kâbe’nin temel taşlarının değişimi gibi birçok hizmetler olmuştur. Halen hacer-ül esved’i çevreleyen gümüş muhafaza sultan Abdülmecit han tarafından yaptırılmıştır.

Hacerül Esved Taşı Cennetten Nasıl Geldi?

Kâbe-i Muazzama’nın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak, siyah bir taş.

İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmail aleyhisselam birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada,

Melekler taş getirerek İsmail Aleyhisselam’a yardım ettiler. Sıra Hacer-ül Esved’e gelince, İbrahim Aleyhisselam: Ey İsmail bana öyle bir taş getir ki hacılara işaret olsun buyurdu. İsmail Aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim Aleyhisselam: Bundan daha iyi bir taş getir diye buyurunca: Ebu Kubeys dağından: Cebrail Aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti. “Gel onu al.” diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül Esved taşı Ebu Kubeys dağından alınıp, Kâbe’deki yerine yerleştirildi.

Hazreti Ömer, Hacer-ül Esved taşına, karşı: “Sen bir şey yapamazsın, fakat Resulullah’a uyarak seni öpüyorum.” dedi. Hazreti Ali bunu duyunca, “Resulullah’ın  Hacer-ül Esved, kıyamet günü insanlara şefaat eder” buyurduğunu söyledi. Hazreti Ömer’de Hazreti Ali’nin bu sözüne teşekkür etti.(Davut bin Süleyman) tavafa Hacer-ül Esved’den başlanır ve burada bitirilir bu sünnettir.

Hacer-ül Esved, cennetten indirilmiş bir taştır. Âdem Aleyhisselam’ın cennetten ayrılıp, yeryüzüne indirilmesinden sonra ziyaret ettiği ilk ev Kâbe’dir. Rivayete göre Âdem aleyhisselam cennetten dünyaya indilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez oldu. Bu durumundan yakınarak Allah’ü Teâlâ’ya yalvardı. Allah’ü Teâlâ, melekler vasıtasıyla bir beyt gönderdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir beyt olup, parıl parıl parlıyordu. İndirilen bu beytin biri doğu biri de batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller bulunuyordu. O hane bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allah’ü Teâlâ:”Ey âdem, senin için bir hane(ev) gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl!”buyurdu. Hacer-ül Esved’i de bu beytle beraber gönderdi. Bu taş yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyet zamanında, hayızlı kadınların ve günahkâr kişilerin dokunmasıyla siyah oldu. Bundan dolayı da ismine (siyah taş)hacer-ül esved denilmiştir.

Tufan olacağı zaman Allah’ü Teâlâ, Cebrail Aleyhisselam’a, Hacer-ül Esvedi Ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan kurtulmasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapmaları emri verilince, oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek Kâbe’yi yaptılar. Bu arada Ebu kubeys dağındaki hacer-ül esved taşını İbrahim aleyhisselam aldı ve yerine koydu.

Asırlardan beri, Müslümanların hürmet gösterdiği kutsal bir taştır. Onu korumak için her zaman itinalı davranmışlardır.

Hacer Ül Esved Taşının Sırrı

Hacer Ül Esved: Kâbe’yi Muazzama’nın doğu köşesinde 1,5 metre yükseklikte bulunan, cennet yakutlarından olan parlak siyah bir taş.

İbrahim Aleyhisselam ile oğlu İsmail Kâbe’yi inşa ettikleri sırada melekler taş getirerek yardımda bulundular. İbrahim Aleyhisselam ‘ey İsmail öyle bir taş getir ki, hacılara işaret olsun.’buyurdu. İsmail Aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim Aleyhisselam ‘bundan daha iyi bir taş getir.’buyurunca Ebu kubeys dağından: Cebrail aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti gel onu al, diye bir ses işitti. Bunun üzerine hacer-ül esved taşı Ebu kubeys dağından alınıp, kabe’deki yerine yerleştirildi.(Azraki)

Hacer:Taş, ve esved: Siyah’demektir,.Hacer-Ül Esved: Siyah taş anlamına gelmektedir.

Rivayete göre, Adem Aleyhisselam cennet’ten dünyaya indirilince meleklerin seslerini ve tespihlerini işitemez oldu. bu halinden yakınarak Allah’ü Teala’ya yalvardı. Allah’ü Teala melekler vasıtasıyla bir beyt gönderdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir yakut olup parıl parıl parlıyordu. İndirilen bu Beyt’in biri doğu, biri batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller vardı. o hane bugün Kabe’nin bulunduğu yere indirilmişti. Allahü teala’ey adem senin için bir hane gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi bunun da etrafını tavaf eyle. Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi bunun etrafında da namaz kıl.’buyurdu. Hacer-Ül Esved’i de bu beyt’le beraber gönderdi.

Bu taş, yeryüzüne ilk geldiğinde beyazdı. Cahiliye döneminde günahkâr insanlar ve hayızlı kadınların dokunmasıyla karardı. Bundan dolayı da hacer-ül esved, siyah taş dendi.

İslamiyet’ten önce de Mekke’de ki Arap kabileleri ona değer veriyor korumayı bir borç biliyorlardı. Nitekim Mekke de Kabe’nin bir tamiratı esnasında, sıra Hacer-ül Esved’in duvardaki yerine yerleştirme işine gelince, kabileler arasında anlaşmazlık çıktı. Neredeyse aralarında savaş çıkacak idi. Peygamber efendimiz sayesinde bu anlaşmazlık halledildi. Hacer-Ül Esved taşının yeri konusunda anlaşamıyorlardı. Peygamberimiz paltosunu çıkardı. Hacer-Ül Esved taşının üzerine koydu. her kavmin ileri gelenleri paltonun uçlarından tutarak duvarın üzerine koydular. sonra kendi mübarek eliyle yerine yerleştirdi. ve anlaşmazlık son buldu. tarihte bu olaya ‘peygamberimizin’ Kabe hakemliği’olayı’ denmektedir.

Hacer-Ül Esved muhtelif zamanlar da zarar görmüştür. sel felaketleri nedeniyle yıkılmalarda, yangınlarda parçalandığı rivayet edilir.12 parçaya ayrıldığı biliniyor.sonra birleştirilmiştir küçük bir parçası kanuni sultan Süleyman zamanında İstanbul’a nakledilmiş kanuni sultan Süleyman türbesine asılmıştır.

Hacer Ül Esved Taşının Hikayesi

Hacerül Esved, Arapça “siyah taş” anlamına gelmektedir. Hacer taş, esved siyah anlamına gelmektedir. Hac ve umre esnasında yapılan tavaflarda Hacerül Esved taşı selamlanmaktadır. Kâbe’nin güney doğu köşesinde yerden bir buçuk metre yüksekliğinde, hafif kırmızı ve 30 cm çapında oldukça parlak bir taştır.

Hz. İbrahim(a.s) ve oğlu İsmail(a.s) tarafından inşa edilen Kâbe’nin tarihiyle paralellik gösterir. Allah(c.c), Hz. İbrahim’e insanların ibadet edecekleri bir mescit yapmalarını emrettiğinde, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Kâbe’nin temellerini attılar.(Bakara,127) tarihi kaynaklar Hacerül Esved’in de buraya, Hz.İbrahim tarafından konulduğunu belirtirler. Taş’ın nereden ve nasıl geldiği konusunda değişik inançlar ve anlatımlar mevcuttur. Mekke yakınında bulunan Ebu Kubeys dağından geldiğine dair inanç’ı ile beraber, Nesai,bir hadis-i şerifte: Hz. Peygamberin ‘Hacerül- Esved cennettendir’ diye nakletmiştir.

Kâbe, Hz.ibrahim ve oğlu İsmail’den sonra birçok milletlerin eline geçti. Ve çok kere tahrip edildi. Defalarca inşa edildi. Çok defasında Hacerül Esved de bu olumsuz durumdan etkilendi. Hz.İsmail’den sonra Cürhimilerin eline geçti. Ve bir süre sonra onların elinde bakımsızlıktan harabe haline geldi. Daha sonra meydana gelen ve tarihe’Seylü’l farre’adıyla geçmiş olan bir sel felaketiyle duvarları tamamen yıkılan Kâbe’den geriye boş bir arazi kaldı. Bu dönemde Hacerül Esved’in nasıl korunduğu ise bilinmiyor.

Bir süre sonra Amalika kabilesinin eline geçen bu bölge ve Kâbe, Amalika kabilesi döneminde tekrar ihya oldu. Kâbe duvarları daha yüksek inşa edildi. Bu durum, Hz. İbrahim’den sonra ikinci defa düzenlenmedir. Belli bir süre saygıyla Kâbe’yi muhafaza eden, Amalikalılar daha sonra burasını kendi yerleri gibi görmeye başladılar ve ziyarete gelenlere engel olmaya, para vermeyene zemzem suyu vermemeye başladılar. Kabeye saygının kalmadığı bu dönemde harabe haline Kâbe ikinci bir sel felaketiyle tekrardan yıkıldı. Bunun üzerine Amalikalı’lar terk ettiler. Tekrardan, Cürhimi’lerin geçti. Cümhimi’ler kaba ve hacılara saygısızlık yapınca Bekroğulları ve Huzaalılar savaş açtılar. Onları Mekke’den çıkardılar. Cümhimiler giderken hacerül esved’ü sakladılar. Hüzaalılar bu taşı bulup tekrar eski yerine koydular. Uzun bir aradan sonra Kâbe, Hz. İsmail’in torunlarının eline geçti. Kâbe’yi yeniden inşa etti.

Hz. peygamber zamanında, Kabe bir sel felaketiyle tamamen yıkıldı. Yeniden inşa edildi. hacerül esvedü yerine yerleştirme konusunda sorun çıktı. Hz. Peygamber’in hakemliği sayesinde kan dökülmesinin önüne geçildi. Hz. Peygamber nübüvvetle görevlendikten sonra Kâbe putlardan arındırıldı. Hz. Peygamberden sonra Yezid ile Mekkeliler arasındaki savaş da, Kâbe tahrip edildi. hacerül esved üç parçaya bölündü. Daha sonra Abdullah b. Zübeyr döneminde kırılan bu parçalar birbirine yapıştırıldı. Kâbe’ye ilk örtü bu dönemde örtüldü.

Osmanlı padişahı birinci Ahmet döneminde Kâbe tamir edildi. Bir sel baskınıyla tekrar yıkıldı. Hacerül Esved’in bir parçası kırıldı. Dördüncü murat döneminde Kâbe’nin tamir ve inşasıyla birlikte Hacerül Esved de tamir edildi. Bakırdan yapılmış olan muhafaza kabı gümüşle kaplanarak altınla yaldızlandı.

Hacer’ül Evsed’i değerli kılan, hac menasikinden olması ve Resulullah’ın onu öpmesi nedeniyledir. Tavaf esnasında, öpülür. Bu mümkün olmazsa eli dokunmakla uzakta ise selamlanır.

Hacerül Esved Taşı Nedir?

Hacer-ül Esved, cennetten indirilmiş bir taştır. Adem Aleyhisselam’ın cennetten ayrılıp yeryüzüne indirilmesinde sonra ziyaret ettiği ilk yer Kabe’dir. Rivayete göre Adem Aleyhisselam cennetten dünyaya indirilince,meleklerin seslerini ve tespihlerini işitemez oldu.bu durumdan rahatsız oldu ve Allah’ü Teala’ya yalvardı. Allah’ü Teala melekler vasıtasıyla bir beyt gönderdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir yakut olup, parıl parıl parlıyordu. bu beyt’in biri doğu, biri batı olmak üzere iki kapısı vardı.üzerinde cennetten kandiller vardı. O hane bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allah’ü Teala ’ey adem, senin için bir hane(ev) gönderdim. Arşım etrafında tavaf ettiğin gibi bunun etrafında da tavaf et. arş etrafında namaz kıldığın gibi, bunun etrafında’da namaz kıl. Buyurdular. hacer-ül esved’i bu beytle birlikte gönderdi.

Hacer-ül esved yeryüzüne indirildiğinde beyaz bir taşdı. Cahiliye döneminde bazı günahkar kişiler ve hayızlı kadınların dokunmalarıyla siyah oldu. Ve bundan dolayı ismine hacer-ül esved (siyah taş) dendi.

Tufan olduğu zaman Allah’ü Teâlâ Cebrail aleyhisslema hacer-ül esved taşını ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan korumasını emretti.

İbrahim Aleyhisselam’a kabe yapımı emri gelince, oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirdiler. ve kabeyi yaptılar bu arada  ebu kubeys dağındaki hacer-ül esved taşını İbrahim aleyhisselam alarak yerine koydu.

Asırlardan beri Müslümanlar her türlü hürmet ve ihtimamı göstererek onun korunmasını sağlamışlardır. islamiyet önceside Arap kabileleri, ona ihtimam gösterip, korumasını kendileri için bir şeref sayıyorlardı.

Kabe’nin  bir tamiratı esnasında ,sıra hacer-ül esved taşını yerleştirmeye gelince  kabileler arasında anlaşmazlık çıktı.nerdeyse harp olacaktı.içlerinden yaşlı biri:aramızdaki bu ihtilafı çözmek için, birini hakem yapalım.,onun söylediğine uyalım. Dedi. buraya ilk gelen kişi hakem olsun diye anlaştılar. biraz sonra peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam geldi. hepsi buna çok sevindi.çünkü o kavmi arasında ‘Muhammed-ül-emin olarak bilinirdi.hiç kimseye haksızlık yapmayan güvenilen bir insandı.meseleyi ona izah ettiler. Arkasındaki mübarek paltoyu çıkardı. hacer-ül evsedi üzerine koydu. her kavmin ileri gelenlerinden bir tanesi paltonun uçlarından tuttular. Duvarın üzerine koydular. Sonra mübarek eli ile yerine yerleştirdi. bu şekilde çıkabilecek büyük bir kavgayı engellemiş oldu. bu olaya tarihte ‘peygamberimizin Kabe hakemliği’ olayı denir.

Hz. Ömer bir gün hacer-ül esved’e yaklaşarak “hakikaten bilirim ki, sen bir taşsın. ne zararın, ne iyiliğin vardır. Allah’ın resulünün sana yüz sürdüğünü görmeseydim, ben de sana yüz sürmezdim” buyurdu.