Arafat Nedir

Mekke’nin doğusunda, haccın en önemli rüknü olan vakfenin yapıldığı yerdir. Kelime olarak, bilme, tanıma, anlama ve güzel koku anlamına gelmektedir.

Buraya Arafat adının verilme nedeni olarak kesin bir bilgi olmamasına rağmen, bazı görüşler ileri sürülmektedir. Hz. Âdem ile Hz. Havva yeryüzüne indikten sonra burada buluşup, tanıştıkları ya da Cebrail’in Hz. İbrahim’e Haccın nasıl ve de nerelerde yapılacağını öğretmesi esnasında ona Aref’te diye sorması ve Hz. İbrahim’inde Areftü demesinden sonra, bu yere Arafat veya Arefe denildiği kaynaklarda açıklanmaktadır. Bir diğer görüş ise, yeryüzündeki Müslümanların burada tanışıp, görüşmeleri ve günahlarından af dilemeleri, af dileyenlerin affedilmesinden sonra temizlenip Allah katında güzel bir kokuya sahip olmaları nedeni ile bu adın verildiği de ileri sürülmektedir.

Mekke’nin 21 kilometre doğusunda yer almaktadır. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Arafat’ın tamamı vakfe yeridir. Buyurmuştur. Arafat sahasının tamamı Hill bölgesindedir. Yani harem sınırları yer almaktadır. Ancak harem sınırının bittiği yerde, sınır başlamaz arada Ürene vadisi yer alır.

Arafat vadisinin her yerinde vakfe yapılması mümkün olduğu halde hacılar, Peygamber Efendimiz (s.a.v) vakfeyi Cebel-i Rahme’de bulunan Nabit tepesi üzerinde yaptığı için aynı yer ve etrafında bulunmayı tercih ederler. Bu sebepten dolayı bu bölgede hacıların daha fazla rağbet göstermelerinden dolayı izdiham olmaktadır ve hacılara hizmet amacı ile sosyal tesisler bu çevrede yoğunluk kazanmıştır.

Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v) “Hac Arafat’tır” sözü, İslam’ın beş şartından bir tanesi olan hac ibadetinin yerine getirilmesinde Arafat’ın ne kadar önemli bir yer tuttuğunu göstermek açısından çok önemlidir. Bu hadis bütün mezheplerde ittifakla kabul görmüştür. Haccın rükünlerinden sayılmış, Hanefi mezhebinde ise asıl rükün sayılmış ve diğer rükünlerden farklı olduğunun önemine işaret edilmiştir. Bütün mezhepler vakfe süresi içinde bir an bile bulunmayan kişilerin, haccının geçersiz olduğu konusunda görüş birliği vardır.

Vakfe zamanı, arefe günü başlar, ertesi gün şafak vaktine kadar sürer. Zilhiccenin 9. günü hareket etmek ve geceyi orada geçirmek teamül haline gelmiştir. Güneş batana kadar Arafat’ta kalmak vaciptir. Güneş battıktan sonra ise Müzdelife’ye hareket edilir.

Müzdelife Nedir

Mekke’de, Arafat ile Mina arasında bulunan ve Hac ibadetinde Arafat’tan sonra vakfe yapılan yerdir. Kelime anlamı olarak, yaklaşmak ve yakınlaşmak manasına gelmektedir. Ayrıca burası, bir araya gelme, toplanma anlamında olarak cem adı ile de anılır.

Müzdelife, adı ile bu bölgenin adlandırılması değişik şekillerde yorumlanır. Hz. Âdem (a.s), Hz. Havva ile burada buluşmuş ve birbirlerine yaklaşmışlardı.

Arafat ile Mina arasında yer almaktadır. Bu bölge Arafat’tan Mina’ya doğru giderken Arafat’ın iki geçidinden sonra Muhasır vadisine kadar olan kısma verilen addır.

Arafat vakfesi, güneşin batmasından sonra sona erer. Bunun arkasından, Müzdelife’ye gidilir. Akşam ile yatsı namazı, yatsı vakti girdikten sonra ikisi bir arada kılınır. İki namaz için tek bir ezan ile birlikte iki kamet getirilir. Müzdelife vakfesi hac ibadetinin erkânındandır. Her yerinde vakfe yapılabilir. Lakin en çok rağbet edilen Kuzah tepesinin yanında vakfe yapmaktır. İmkân bulan hacı, vakfesini Kuzah tepesinin üstüne çıkarak yapmakta ve Allah Teâlâ’yı zikretmektedir. Müslümanlar burada dualarda bulunur ve samimi bir şekilde davranır. Cabir (r.a)’ nakledilen bir rivayette, Resulullah (s.a.v)’in Kuzah tepesine yaklaştığı ve üzerine çıkıp Allah Teala’ya duada bulunduğu, tehlil, tekbir ve kelime-i tevhid getirdiği bildirilmektedir. ( İbn Kudame, III, 421).

Vakfe’de akşam ile yatsı namazlarının bir arada kılınması, Hanefi mezhebince vacip olarak kabul edilmektedir. Fecre kadar Müzdelife’de bulunmak sünnet olarak kabul edilir. Vakfeyi, fecir ile güneş doğması aralığında yapmak ise vaciptir.( İbn Abidin, İstanbul 1984, II,511)

Vakfenin sünneti sabah namazını ilk vakitte kılmaktır. Çünkü vakfeye zaman kalması gerekir. Resulullah (s.a.v) fecrin hemen peşinden namazını kılmıştır.( İbn Kudame, a. g. e. III, 420). Ortalık tam olarak aydınlanana kadar vakfede bulunmak sünnettir. Şafiiler ve re’y ehli böyle kabul ederler. İmam Maliki’ye göre ise, sünnet olarak, ortalık iyice aydınlanmadan önce Müzdelife’den hareket etmelidir. (a. g e. III, 424)

Yatsı vakti geldiğinde, ezan okunur ve kamet getirilip ilk önce akşam namazı kılınır. Selam verilir, sonra teşrik tekbiri getirilir. Yatsının farzı kılınır. Teşrik tekbiri getirilir. Bu şekilde iki vakit farzı bir ezan ve bir kamet ile eda edilir. Bu duruma Cem-i tehir denilir.

Vakfe Nedir

Vakfe; durmak, ayakta dikilmek, duraksama anlamlarına gelmektedir. Dini bir kavram olarak, hac ibadetini yapan kişilerin belirli vakitlerde Arafat ve Müzdelife’de durmasını ifade eder.

ARAFAT VAKFESİ NEDİR

Arafat vakfesi, hac ibadetinin iki rüknünden biri olup, farzdır.

Vakfe, bir yerde bir süre durmak ya da beklemek anlamına gelir. Arafat vakfesi titiz şekilde yerine getirilmesi gereken önemli bir rükündür. Çünkü belli bir zaman süresinde Arafat’ta bulunamayanlar o yıl hacca yetişememiş sayılırlar. Arafat vakfesi dışında zamanında yapılamayan diğer menasik ise, daha sonradan fidye ödemekle ya da kaza yapmak ile telafi edilebilir.

Hz. peygamber efendimiz (s.a.v) “Hac Arafat’tan ibarettir.” (Tirmizi, Ebu Davud) sözü Arafat vakfesinin önemini belirttiği gibi, aynı zamanda bu vakfeyi yerine getirmek için titiz davranılması gereğini açıklamaktadır.

Vakfenin geçerli olması için iki şart vardır.

1- İhrama girmiş olmak gerekir.

2- Vakfeyi özel yer ve zamanda yapmak gerekir.

Arafat bölgesi vakfe yapılacak yerdir. Arafat bölgesinin sınırı, Ürene vadisidir. Ürene vadisinin haricinde Arafat bölgesinin her tarafında vakfe yapılmaktadır. Ürene vadisi Arafat bölgesinden değildir. Bu bölgede bulunan Nemire Mescidinin kıble tarafının bir bölümü de vakfe yeri dışında kalır.

VAKFE ZAMANI

Vakfe zamanı Zilhicce’nin 9. arefe günü başlayıp, Kurban bayramının ilk günü tan yerinin ağarmasına kadar olan süredir. Vakfenin sahih olması için, belli süre içerisinde ister uykuda, isterse uyanık, ister şuurlu, isterse şuursuz, ister abdestli, isterse abdestsiz olsun, fark etmez. Bir an için dahi orada bulunan, hatta o bölgeden geçen bir kimse vakfe yapmış sayılır.

Hanefi mezhebine göre, Arefe günü gündüz vakti Arafat’ta olanların, güneş batmadan önce, mazeret olmadan Arafat’tan ayrılmaması vaciptir. Geçerli bir mazereti olmadan ayrılmış olan kişi güneş doğmadan geri dönerse ceza gerekli değildir. Geri dönmez ise ceza gerekir. Gündüz vakti Arafat’ta olmayıp, güneş battıktan sonra gelen kişilere bir ceza gerekli değildir.

Şafii mezhebine göre ise, güneş batmadan ayrılanlara ceza gerekmez. Maliki mezhebine göre ise de, gecenin bir anında Arafat’ta bulunmak vakfe için sıhhat şartıdır.

Mikat Bölgesi Nedir

Mikat, ihrama girme yeri ve zamanı demektir. Bir terim olarak ise, çeşitli bölgelerden ve değişik ülkelerden gelen hacı adaylarının ihrama girecekleri özel yerleri ifade etmektedir. Bir kişinin, hac ya da umre için mikat bölgesini ihramsız olarak geçmesi caiz değildir. Aksi durumda kurban kesmesi ya da mikat yerine geri dönmesi gerekir.

Mikat bölgesinden önce ihrama girmek ittifakla caizdir. Hanefilere göre bir sakınca olmazsa, ihramı öne almak daha uygundur.”Hac ve umreyi Allah için tamamlayınız” (el bakara, 2/196) ayetinde buna delalet vardır. Mikatları beklemeksizin, ikamet ettiği yerden ihrama girmek hac ve umreyi eksiksiz tamamlamak demektir. Hz. Ali ve Abdullah b. Mesud’un görüşü budur. Çünkü bunda daha çok meşakkat ve daha büyük tazim vardır.

İhrama girme yerleri Mekke, Mekke ile mikatlar arasında hıll bölgesi, veya mikatların dışında kalan bölgelerde oturanlara göre değişiklik gösterir.

Mekke’de ikamet edenler için ihrama girme yeri Mekke’dir. Hz. peygamber efendimiz ashabı kirama hac için ihrama, Mekke’nin içinde girmelerini emir buyurmuştur. Mekke dışında harem dâhilinde ikamet edenler içinde aynı durum geçerlidir. Mekkeliler için mikat yeri dilediği herhangi bir yer olabilir. Hıll harem bölgesine en yakın olan bir bölgedir. Umre için ise ihrama girmek için Hıll bölgesinin en faziletli yeri Hanefi ve Hanbelîlere göre önce “Tenim”, sonra “Ci’rane” ve daha sonra ise “Hudeybiye”dir.

Hıll’de oturanlar için, hac ya da umre için ihrama girme yeri, ikamet ettikleri yer ve bu yer ile harem arasında kalan, hıll’den herhangi bir yer olabilir.

Mikat bölgelerinin dışında oturanlar için ise, Arabistan’da mikat bölgeleri dışında oturanlar ile, dış devletlerden hac ve umre için gidenler için geldiği bölge ya da ülkeye göre ihrama girme yerleri değişiklik göstermektedir.

İhrama girme yerlerini Hz. peygamberimiz tayin ettiğinden dolayı hac ve umre için ya da başka bir amaçla gidecek olan her Müslüman’ın bu mikat bölgelerinde, veya daha önceden ihrama girmiş olası gereklidir. Şayet bu bölgelerden geçmiyor ise, buraların hizasına gelindiğinde ihrama girilir. Medine’de bulunanlar, hac için Mekke’ye gitmek istediklerinde ise Zülhuleyfe’de Abar-ı Ali denilen yerde ihrama girer.

Mikat Nedir

Mikat; sözlükte bir iş için belirlenen yer ve zaman anlamına gelmektedir. İhrama girilen yerdir. Hac, ihrama girme ile başlar. İhrama girmek için hem yer hem de zaman açısından belli bir noktanın bulunması lazımdır. İhrama girme zamanı ise hac aylarıdır.

Hac için ihrama girilen bölgelere mikat yerleri denilir. Mekke’ye çeşitli uzaklıkta olan bu bölgelere, hangi vasıta ile geldiğine bakmaksızın ihrama girilecek olan yerlerdir. Havayolu ya da denizyolu ile hac görevi için Mekke’ye gidecek olanlar Bu Mikat bölgelerinin sınırlarında ihrama girmek zorunluluğu vardır. Uçakla gidecek olanlar, uçağa binmeden önce, ya da uçakta iken mikat sınırına gelmeden önce ihrama girerler. Bu mikat bölgeleri ile Mekke arasında oturanlar ya da Mekke’de yaşayanlar bulunduğu yerden ihrama girerler.

İhrama girme zamanı, hicri aylarından şevval ayının ilk günü, ramazan bayramının ilk günü başlayıp, hicri ayların 12. ayı olan Zilhicce ayının 10. günü, yani kurban bayramının 1. günü sabahı şeytan taşlanır, tıraş olunur ve ihramdan çıkılır. Bu zamanların haricinde hac için ihrama girilmez.

Hac için mikat bölgesi dışından gelenler için, ihrama girecekleri belirli yerler vardır. Bunlar beş bölgedir. Her birine mikat denilir. Bunlar; Zülhuleyfe, Zati Irk, Cuhfe, Kam ve Yelemlem denilen yerlerdir. Bu yerlere gelmeden önce de ihrama girilebilir.

Hac görevini yerine getirmek için yola çıkan bir hacı adayı, ihramsız olarak mikat bölgesini geçerse duruma bakılır. Eğer ki henüz hac menasikini yapmaya başlamadan dönerse,  ihrama girer ve telbiyede bulunur. Bu durumda bir ceza gerekmez. Ancak dönmeyip de ihrama niyet ederse ya da hac görevinden birini yapar da sonrasında ihram için dönerse, ceza gerekli olur ve ceza olarak da bir koyun kesmek gerekir. Hac görevini tamamlamak için zaman yeterli olursa, dönmek daha faziletli olur.

Mekke’de ikamet edenlerin hac için mikatları, bulundukları yer olan Mekke şehridir. Bu şehirde ihrama girerler. Umre yapmak istediklerinde ise, harem bölgesi dışına çıkarlar ve genel olarak Tenim denilen yerden ihrama girerler. Bundan dolayı bu yere de Umre denilir.

Mekke Para Birimi

Her sene 100 bine yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hacca gitmektedir. 500 bine yakın bir sayıda vatandaşımızda umre için kutsal topraklara gitmektedir. Bir gazetenin haberine göre, yanlarında Suudi Arabistan Riyali götüren hacı adayları ve umre ziyaretçileri 500 milyon liranın üstünde bir döviz alışverişi yapmaktadır.

Suudi Arabistan Riyal’i biriktiren döviz büroları hac mevsimi geldiğinde  “Riyal bulunur” yazılarını kapılarına asarak dikkat çekmeye çalışırlar. Döviz bürosu sahipleri hac dönemine kadar elde tuttukları riyal’in buna değdiğini belirtirler. Çünkü hacı adayları kutsal topraklara gitmeden önce yaklaşık olarak 5 bin riyale yakın döviz almaktadır. Bu rakamlar 100 bin dolayında hacı adayı dikkate alındığında çok büyük bir karşılığı olmaktadır.

Hac mevsiminde her sene 100 bine yakın Türk vatandaşı kurban kesmektedir. Bundan dolayı 10 milyon doların üzerinde bir harcama yapılır. 80 milyon dolarda hediyelik eşya ve benzeri harcamalara gitmektedir. Türk hacılarının toplam olarak yaptıkları harcamalar 250 milyon doları aşmaktadır. Bu harcamaların büyük çoğunluğu yemek masrafları ve konaklama masraflarına gitmektedir. 400-500 bin kişilik umre kafilelerini de eklediğimizde kutsal topraklarda Suudi Arabistan riyal’i olarak yapılan harcamalar 500 milyon TL’yi aşmaktadır.

Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırım, Suudi Arabistan Riyal piyasasının her ne kadar ciddi rakamlara ulaşmış olsa bile, henüz ayaklı borsa haline gelmediğini söylüyor. Piyasanın sadece döviz büroları üzerinden oluştuğunu ifade etmektedir. “Bu sebeple Riyal biriktirmek için uzun zaman Merkez Bankası veya diğer bankalarla değiş tokuşa dahi gidiliyor.” diyen Yıldırım, bu durumun Türkiye’nin her yeri için geçerli olduğunu ifade ediyor. Suudi Arabistan’da son dönemlerde değiş tokuşun çok yaygın hale gelmesi nedeni ile döviz piyasasında daralma olduğunu söylemektedir. Riyalin hac sezonu ve umre dönemlerinde satış fiyatlarında artış yaşanmaktadır. Kapalıçarşı da yabancı para alıp satan döviz bürolarından olan Güven döviz yetkilisi bu yıl geçtiğimiz yıla göre riyal talebinde bir düşüş olduğunu söylüyor.  Bu durumun riyal Türkiye’de pahalı haberlerinin etkili olduğunu ileri sürmektedir.

Villa Döviz’in sahibi Fatih Yıldırım da hac mevsiminde, Suudi Arabistan riyaline olan rağbetin, diğer zamanlara göre daha fazla artış olduğunu ifade etmektedir. Yıldırım, Yaz mevsiminde Arap turistlerin getirdiği dövizleri biriktirip, hac ve umre döneminde satıyoruz, Riyali bankaya vermeyip hac mevsiminin gelmesini bekliyoruz demektedir.

Mekke Arafat Arası Ne Kadar

Mekke ile Arafat arasında, ikisini birbirine bağlayan yol üzerinde Mina yer almaktadır. Burası birinci ve ikinci Akabe beyatlarında Hz. Peygamber (s.a.s) ile Medineliler arasındaki görüşmenin yapıldığı yerdir. Kuzeyinde Sabir dağı bulunur. Akabe cemresi ile Muhassir vadisi arasında kalan bölgeye Mina denilmektedir.

Mina’da bulunan Hayf mescidi Selahattin Eyyübi tarafından yapılmış olup, daha sonra ise 1467 senesinde Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından yeniden inşa edilmiştir.

Bu bölgeye Mina adının verilmesi ile ilgili olarak iki şekilde açıklama yapılmaktadır.

1-Hz. Adem (a.s), Mina’dan ayrılmak istediğinde Cebrail Hz. Adem’e temenni et demiştir. Hz. Adem cenneti temenni etmiştir. Bu sebepten dolayı bu bölgeye Mina ismi verilmiştir.

2- Bu bölgede kurban kesilmesinden dolayı kan akıtmak manasına geldiği için Mina ismi verilmiştir. Bu görüş daha fazla rağbet görmektedir.

Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’i kurban etmek için Mina’ya götürür, Allah tarafından Hz. İbrahim’e bir kurbanlık gönderilir. Bu kurbanın ne olduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Çoğunlukla bunun koç olduğu açıklanır. Kuran-ı Kerim’de bu olay “ fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik” şeklinde açıklanır.

Hz. İbrahim, şeytanı burada taşlar ve kurban keser. Hac ibadetini yapan hacılarda bu bölgede kurban keser ve şeytan taşlarlar.

Mekke Arafat arası yaklaşık olarak 22 kilometredir.

Hacı adaylarının Büyük sıkıntı çektiği Mina-Arafat arasındaki ulaşıma çözüm olması amacı ile gerçekleştirilen tren projesi tam kapasite olarak hizmete girmiştir.

Müslümanlar Hac farizasının en zorlu aşaması olan Arafat- Müzdelife- Mina arası güzergâhını çok daha çabuk olarak gidebilecekler.

Suudi Arabistan Hükümeti Hacı adaylarının zorluklar yaşadığı Mekke ile Arafat arasındaki ulaşıma 1,7 milyar dolarlık metro projesi ile çözüm bulmuştur. Saatte 100 bin kişiyi Arafat’tan Müzdelife ve Mina’ya taşıyacak Mekke metrosu hizmete girmiştir.

Arafat’ta vakfeye duran Müslümanlar 18 kilometrelik Müzdelife ve Mina yolunda zorluklar yaşanmaktaydı. Yüzlerce otobüs ve yoğun kalabalık olduğu için, saatlerce süren yolculuk Müslümanları çok yormakta idi.

Mekke metrosu 18 kilometrelik yolu 15 dakika gibi bir sürede ve her biri 12 vagondan oluşan 20 adet metro ile saatte 100 bin hacı olacak Müslümanları Arafat’tan Mina ve Müzdelife’ye taşıması düşünülmektedir.

Medine’de Hurma Fiyatları

Medine’de hurma bahçeleri meşhurdur. Birçok çeşit hurma var. Hurma olayını Medine’de halletmek gerekiyor. Tur firmaları sizi hurma bahçesine kadar isterseniz götürüyor.

Uğraşacak zamanım yoktur, çarşı Pazar gezemem derseniz, fiyat araştırması yapmadan da hurma bahçesine gider alacağınız hurmayı beğenirsiniz. Siz ücretini ödersiniz, bahçe sahipleri sizin adresinize kadar kargo ile hurmayı gönderirler.

Medine’nin kıble tarafında, güneyde hurma pazarı vardır.  Bu pazarda uygun fiyatlara hurma bulmak mümkündür. Tabi ki iyi incelemek gerekiyor. kalite ve sağlamlığına göre fiyatlar değişiyor. Kargo ile kilo başına 7 riyale kadar Türkiye’ye kadar gönderiyorlar.

Kutsal topraklarda bulunan Türk hacıları, Medine ziyaretlerini tamamladıktan sonra misafirlerine ikram edeceği hurmaları Türklerin kiralamış olduğu şehir yakınında ki hurma bahçelerinden alırlar.

Peygamber efendimizin(s.a.v) mescidine giderek namazlarını kılan hacı adayları, boş zamanlarında da Medine yakınlarında ki hurma bahçelerine giderek Türkiye’de misafirlere ikram edilecek hurmaları satın alıyorlar. Medine’ye 5 kilometre uzak mesafede Türklerin işlettiği Medine hurma bahçesine otobüsler ile giden kafileler, burada kendilerine sunulan birkaç hurmayı tadarak pazarlık yapar ve beğendikleri hurmayı alırlar. Türklerin işletmiş olduğu hurma bahçelerinde havuz serinliğinde Türk çayı içerek keyif çıkartan Türk hacıları, yüksek miktarda sipariş verirler ve uygun fiyatlarla da hurma satın alırlar.

Medine hurma bahçesinin sahibi Hayrullah Âşık, Suriye’deki iç savaş ve Suudi Arabistan’ın ek kontenjan vermemesi nedeni ile geçen seneye göre hacı sayısında düşüş olduğunu dikkat çekmiştir. Bu yıl ağustos ayında hasadı yapılan hurmaların bol olması sebebi ile fiyatlar çok daha uygun oldu. Kaliteli hurma fiyatları 20 riyal ile 80 riyal arasında değişiyor. Türk hacı adayları kaliteli mal satan, Medine’deki belli Türk bahçelerini tercih ederler. Bunun en önemli sebebi ise satın alınan hurmanın büyüklük ve kalitesinin ürünün tamamında aynı olması, yani karışık olmamasıdır. Bu bahçede hurmalar karıştırılmadan sınıflandırılmış olarak müşterilere sunulmaktadır. Mebrum hurmanın fiyatı 15-25 riyal, Acve’nin fiyatı 40-80 riyal arası, Amber’in fiyatı 50-80 riyal arası kalite ve büyüklüğe göre değişmektedir.

Bu sene Suriye’deki savaş nedeni ile kargolar havayolu ile gitmektedir. Bu da nakliye ücretinin artmasına sebep olmuştur. Kilo başına 4 riyal olan kargo masrafı 7 riyal’e yükselmiştir.

Mekke’de Ne Ucuz

Kutsal topraklarda Türkler başta olmak üzere müthiş bir alışveriş hastalığı var. Çoğunlukla hac mevsiminde olmak üzere üç aylık açılan dükkânlar, her gün dolup taşmaktadır. Fiyatların yapılacak pazarlıklar sonucu bir hayli düştüğü bu dükkânlarda ucuz sayılabilecek rakamlara her türlü eşyalar satılmaktadır. Dükkân sahipleri Türklerden çok memnun olmuşlar ki yetecek kadar Türkçe konuşabiliyorlar.

Türk hacıları, yakınlarına hediye etmek için Kur’an-ı Kerim, gümüş yüzük, seccade, tespih, kına, misvak, sürme ve ezanlı saat tercih ediyorlar.

Takke, seccade, parfüm, battaniye, yüzük, kolye, başörtüsü, kına, sürme, zemzem takımı, slâyt makinesi, tespih, namaz örtüsü, çay, ezanlı saat, çanta, terlik ve yerel kıyafetler alınmaktadır. Hediyelik ürünlerin fiyatları ise marka ve kaliteye göre değişiklik göstermektedir.

Hac ya da umre ziyaretine giden hacılar, ihtiyacı olan malzemeler ile hediye olarak alacağı malzemelerin toplamı yaklaşık olarak 200- 1000 TL arasında olmaktadır. Tabi ki zengin olan hacıların harcaması ise bu rakamların çok daha üzerindedir.

Ziyarete gidenlerin en önemli yüklerinden birisi olan zemzem için kargo şirketleri kurulmuş ve 60 riyal’e 20 litre zemzem’i İstanbul’a kadar götürmekteler.

Kilosu 5 riyalden 16 riyale kadar hurma satılmaktadır. Kilo başı 2 riyal ödeyerek kargo ile hurmaları memlekete kadar gönderebilirsiniz.

Tekstil ürünleri çok ucuz.1 metre kumaş 10 riyal, 1 bayan elbisesi 10 riyal.

Sokaklar seyyar Pazar yeri gibi. Tezgâh kuran Pakistan, Hindistan, Afganistan, Nijerya, Sudan, Gana ve Somali uyruklu seyyar satıcılar her türlü alet ve hediyelik eşya satmaktalar.

Suudi Arabistan’da Misvak, zemzem ve hurma’nın dışında her şey dış ülkelerden geliyor. Dolayısıyla bunların dışında kalan her şey başka ülkelerde de var. Hediyeler mutlaka Mekke ve Medine’den alınacak diye bir kural yoktur. Hacı adayları bir hayli fazla alışveriş yaparlar. Bunların taşınması da sorun. Üstelik hacda alışveriş yapmanın kutsal bir yanı yoktur. Yapılan alışveriş ne kutsal, ne kaliteli, ne de ucuz olan bir durum değildir. Zaten hediyelik eşyaların büyük çoğunluğu Türkiye’den gitmektedir. Bunun için Türkiye’den giden hacı adaylarımız alışverişlerini ülkemizden yapmaları daha uygun olacaktır.

Hacılarımız ülkemizden yapacakları alışveriş ile ekonomimize katkı sağladıkları gibi, esnafımızın da işlerinin hareketlenmesine vesile olurlar. Hac ziyaretlerinde de alışveriş için zaman harcamaz, rahat bir şekilde kendilerini ibadete verirler.

Hacı Hediyelikleri

Hacı adayları kutsal topraklara gitmeden önce alışveriş yapmak için, hac malzemesi satan iş yerlerine gider, Hac ibadeti sırasında gerekli olabilecek ihram ve diğer malzemeleri almak isterler. Ayrıca hediyelik olarak seccade, tespih, esans, takke, yüzük, kolye, başörtüsü, zemzem takımı, misvak, sürme ve kına gibi ürünleri alırlar. Fiyatlar ise marka ve kaliteye göre değişiklik gösterir.

Kutsal yolculuk öncesi, gerekli olan ihtiyaçlar; ihram, terlik, terlik çantası, para kesesi ve ihram sabunu.

Hac dönüşü dağıtılacak hediyelik ürünler; Seccade, tespih, esans, gümüş yüzük, zemzem takımı, kına, sürme, misvak, ezanlı saat, bilezik, bilezik ve gülsuyu gibi.

Hacı adayları iki yüz’e yakın çeşit arasındaki ürünlerden güçleri nispetinde alırlar. Bu ürünlerin fiyatları marka ve kaliteye göre değişir.

Hac malzemeleri ve hediyelik eşyaların % 80’i Türkiye’de üretilir. Bu malzemeleri Suudi Arabistan’da lüks mağazalarda bulmak mümkündür. Türkiye’de rahat bir şekilde daha ucuza, taşıma ve kargo masrafı ödemeden temin etmek mümkün iken, Hacılarımız ülkemizden Suudi Arabistan’a giden malzemeleri tekrar daha fazla ödemek zorunda kalarak Türkiye’ye getirirler.

Suudi Arabistan’da satılan malların büyük bir kısmı Çin’den ithal ediliyor. Genellikle de kullanışsız olmaktadır. Hacıların gitmeden önce her ihtiyaçlarını ülkemizden karşılamaları gerekir. Ancak hacılarımız kutsal topraklar diye birçok malzemeyi getirirler. Oradan alacakları malzemenin ne gibi bir kutsallığı olabilir ki. Üstelik hurma, zemzem ve misvak dışında diğer bütün ürünler dış devletlerden gelme. Ülkemizde yapılacak olan alışveriş Türkiye ekonomisine fayda sağladığı gibi, bu işlerle uğraşan esnafımızın da işlerinin hareketlenmesi ve para kazanması demektir.

Mekke’de Türk hacıları başta olmak üzere müthiş bir alışveriş hastalığı vardır. Çoğu hac mevsiminde açılan üç aylık dükkânlar hacı adayları tarafından dolup boşalır. Fiyatlar belli ölçüde düşük olur. Bu dükkânların en iyi müşterileri de Türklerden oluşur. Esnaflar bundan dolayı yetecek kadar Türkçe konuşurlar.

Dünyanın her tarafından, hac ibadeti için Mekke’ye gelen hacı adayları, ibadetlerden kalan zamanlarında bol şekilde alışveriş yaparlar.

İster Türkiye’de isterse Mekke ve Medine’de alışveriş yapın, her alışverişte muhakkak pazarlık yapınız. Fiyatları bir hayli düşürmek mümkün olacaktır.