Hacda Vakfe Ne Zaman Yapılır

Vakfe: Durmak, ayakta dikilmek, duraksama gibi anlamlara gelir. Dini bir terim olarak ise; Hac yapan kimselerin, belirli vakitte Arafat ve Müzdelife’de durmasını ifade eder.

Arafat; Mekke-i Mükerreme’nin güney doğusunda bulunan bir bölgedir.

Arafat vakfesi, haccın iki rüknünden biri olur ve farzdır. Hac yapacaklar için Arafat’ta durma zamanı Zilhicce ayının dokuzuna rastlayan arefe gününün zeval vaktinden itibaren Kurban bayramı ilk gününün fecrinin doğuşuna kadar olan zamanın her hangi bir kısmıdır. Bu müddet içinde bir an bile olsa beklemekle bu farz yerine getirilmiş olur. Bu Arafat’ta uyanık olmakla, uyumak veya baygın olmak durumları için aynıdır. Önemli olan orada bulunmaktır.

Belirtilen süreden önce veya sonra Arafat’ta durmakla “vukuf” farizası yerine getirilmiş olmaz. Ancak Zilhicce’nin hilalinde şüphe olur da Zilkade otuz gün olarak tamamlanmış bulunur ve sonradan Zilkade’nin yirmi dokuz gün olduğu anlaşılırsa, bu takdirde Arafat’ta durmanın ilk kurban bayramı gününe rastlamış bulunması istihsan yolu ile caizdir ve yeterlidir.

Hacıların arefe günü sanarak Arafat’ta durdukları günün tevriye (Zilhicce’nin sekizinci) günü olduğu anlaşılırsa, bu bekleme yeterli olmaz. Arefe günü tekrar durmaları gerekir. Şu kadar ki, bütün insanlar tarafından vakfe ve farz tavaf yapıldıktan sonra haccın sahih olmadığına (bir gün önce yapıldığına) dair ortaya çıkacak haberler ve şahitlikler artık geçersizdir.

Hacılar arefe günü güneş battıktan sonra Arafat’tan Müzdelife’ye geçerler ve burada akşam ile yatsı namazını cem ederek, yatsı namazının vaktinde kılarlar. Sabaha kadar burada kalır dua ederler. Bayram günü sabah namazını burada kıldıktan sonra Mina’ya hareket ederler. Müzdelife vakfesinin sahih olması için; vakfe yapanın hac için ihrama girmiş olması, Arafat vakfesini yapmış olması, Müzdelife sınırları içinde yapılması ve Zilhicce’nin dokuzunu, onuna bağlayan gece yapılması gerekir.

Arafat meydanının ortasında “Cebel-i Rahmet” yanında kıbleye karşı durup Allah’a ayakta dua edilmesi daha faziletlidir. Burası, manevi değeri çok büyük olan bir yerdir. Dünyanın her tarafından akın edip gelen ülkeleri, dilleri, renkleri başka olan; Lakin düşünce ve amaçları aynı olan yüz binlerce Müslüman, Arafat’ta kefenlere bürünmüş, kabirlerinden dirilmiş mahşer meydanında toplanan bir muhteşem insan kitlesini canlandırır. Bunların hep birden Allah’tan bağış dilemeleri ve ikram beklemeleri, melekleri bile heyecana getirecek yüksek ve ruhani bir manzara meydana getirir.

Hacda Şeytan Taşlanan Yer Neresidir

MİNA

Mekke ile Arafat arasında, ikisini birbirine bağlayan yol üzerinde bulunan bir bölge. Burası birinci ve ikinci Akabe beyatlarında Hz. Peygamber (s.a.s) ile Medineliler arasındaki görüşmenin yapıldığı yerdir.

Kuzeyinde sabir dağı bulunmaktadır. Akabe cemresi ile muhassir vadisi arasında kalan yere Mina denilir.

Bu bölgeye Mina adı verilmesiyle ilgili iki görüş vardır.

1- Hz. Âdem (a.s) Mina’dan ayrılmak isteyince Cebrail ona “temenni et” demiştir. Âdem Peygamber de Cennet’i temenni etmiş. Bundan dolayı buraya Mina adı verilmiştir.

2- Burada kurban kesildiği için kan akıtmak anlamına gelen “Mina” kelimesi “imna” kökünden türetilmiştir. Bu nedenle buraya Mina adı verilmiştir. Bu görüş daha yaygındır.

Hz. İbrahim, kurban etmek için oğlu İsmail’i Mina’ya götürür, sonra Hz. İbrahim’e Allah tarafından bir kurbanlık verilir. Bu kurbanlığın ne olduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Birçokları bunun koç olduğunu belirtirken, Kuran’ı Kerim’de bu olay “ve fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik”(es-Saffat,37/107) biçiminde açıklanır.

Hz. İbrahim, kendisine engel olmak isteyen şeytanı burada taşlar, kurban keser. Hac ibadetini yapanlar da burada kurban keser ve şeytan taşlarlar.

Kurban Bayramı’nın birinci günü burada kurban kesilir. Bayramın birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri de cemrelere taş atılır. Bu olaya şeytan taşlama denir.

Tarihi Mina ile bugünkü Mina arasında değişiklikler görülmektedir. Mina, Hac mevsimindeki izdiham göz önüne alınarak Müslümanların ibadetlerini daha sağlıklı yapabilmeleri için her yıl değişikliğe uğramaktadır.

Kurban bayramının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde Mina’da bulunan ve “büyük şeytan-Akabe cemresi”, “orta şeytan-orta cemre” ve “küçük şeytan-küçük cemre” diye adlandırılan taş kümesine usulüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Bayramın birinci günü büyük şeytana 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerde ise her üç şeytana yedişerden 21’er taş atılır. Taşlama küçükten büyüğe doğru yapılır. Ancak, Mina’da kalınmadığı takdirde dördüncü gün taş atılması gerekmez. Uygulama da bayramın dördüncü günü Mina’da kalınmadığı için bu gün taş atılmamaktadır.

Taşların atıldığı kümeye yaklaşarak, atılacak taş, sağ elin baş ve şahadet parmaklarının ucuyla tutulur. “bismillah, Allahu ekber rağmen li’ş-şeytani ve hizbih” diyerek atılır. Taşların her biri ayrı atılmalıdır. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır. Taşlar, kümelerin üzerine veya kümeleri kuşatan havuzlara düşecek şekilde atılmalıdır.

Hacda Şeytan Taşlama Yeri

Mekke’nin kuzeydoğusunda Müzdelife ile Mekke arasında kalan geniş bölgeye Mina denir Cemerat ismiyle bilinen şeytan taşlama yerleri, Hac kurbanlarının kesildiği mezbaha neler ve sevgili Peygamberimizin Mina günlerini geçirdiği mekâna yapılan Mescid-i hayf burada bulunur. Müzdelife vakfesinden sonra hacılar Mina’ya gelerek Haccın vaciplerinden olan ve üç gün devam eden şeytan taşlama görevini burada yerine getirirler. Ayrıca bu günlerin gecelerini Mina’da geçirmek haccın sünnetlerindendir.

Şeytan Taşlama (remy-i cimar) : Hacıların bayram günlerinde Mina’da birinci gün, yalnız akabe cemresine, diğer günlerde sırasıyla küçük, orta ve akabe cemresine önceden hazırlanmış olan özel taşları atmalarıdır. Bu taşlamada kullanılan taşlara cemre ismi verilir. Bu ibadet vaciptir. Burada yapılan hareketler, haccın şartlarındandır. Güzel bir hatırayı yâd etmektir. Bütün insanlığın ortak düşmanı olan şeytanı taşa tutarak lanetlemektir.

Hacda şeytan taşlama ayetle sabittir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“ Allah’ı sayılı günlerde anın. Kim acele eder, (Mina’dan) dönerse, üzerinde bir günah kalmaz. Kim de geri kalırsa, onun da üzerinde günah kalmaz. Bu, sakınanlar için böyledir. Allah’tan sakının. Bilin ki, siz onun huzuruna toplanacaksınız.” (Bakara, 2/203)

Kurban bayramının birinci gününe yevm-ün-nahr, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerine de eyyam-ı teşrik denir. Birinci günü hacılar, şeytan taşlar, kurban keser ve Mekke’ye inip Kâbe’yi tavaf ederler. Mina’ya döndükleri zaman o gün bitmiş, ikinci gün, yani eyyam-ı teşrik başlamış olur. Geriye Mina’da arka arkaya üç günde yapılacak şeytan taşlama ibadeti kalır. Hacılar, Peygamberimizin yaptığı gibi, her gün öğleden sonra küçük, orta ve büyük şeytanı taşlar ve hac görevlerini bitirirler. Ayette belirtildiği gibi hac görevini bitiren, eğer bu süre içinde yanlış davranışlardan sakınmışsa günahsız hale gelmiş olur. Bu görevi iki günde bitirenlerin hali de aynıdır. Şeytana taş atarken “bismillahi Allahu ekber” denir. Bu günlerin zikri budur. Bunu Peygamberimiz, uygulamasıyla göstermiştir.

Temsili olarak tespit edilmiş olan üç yerde taşlama yapılır. Bu ibadet şekli bize Hz. İbrahim’den intikal etmiştir. Şeytan; Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hacer validemize vesvese vermek için onların peşinden koşmuştur. Haccın vacip bir rüknü olan şeytan taşlama da, onların şeytanı kovup taşlamalarının bir hatırasıdır.

Hacda Şeytan Taşlama Nerede Yapılır

Şeytan taşlama vazifesi, Mina’da Kurban bayramı günlerinde ifa edilir. Şeytan taşlama ittifakla haccın asli vaciplerinden biridir.

Sözlükte küçük taşlar atmak anlamına gelen “remy-i cimar” , bir hac terimi olarak “cemerat” diye adlandırılan belli yerlere belli zamanda ve belli sayıda taş atmak demektir. Yüce Allah, İbrahim Peygambere oğlu İsmail’i kurban etmesini emrettiğinde şeytan bu emri yerine getirmelerine engel olmaya çalıştı. Bunun üzerine Hz. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail, şeytanın bu tuzağını fark edip onu taşlamışlardı. İşte “remy-i cimar” bu olayı sembolize etmektedir. Burada şeytana karşı direniş ve protesto söz konusudur.

Kurban bayramı günleri ( Zilhicce 10, 11, 12 ve 13 ) Mina’da şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olmak üzere üç görev ifa edilir. Fecr-i Sadık’a kadar veya gecenin her hangi bir saatinde kısa bir sürede olsa bulunmak vacip, fecr-i sadık’a kadar gecelemek ise sünnettir.

Bu görevin terk edilmesi dem gerektirir. Şeytan taşlama günlerinde Mina’da gecelemek sünnettir. Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre kurban bayramının 1. gününü 2. gününe, 2. gününü 3. gününe ve dördüncü günü kalacaksa 3. gününü 4. gününe bağlayan gecenin yarıdan çoğunu Mina’da geçirmek vaciptir. Mazeretsiz olarak bu görevin terki dem gerektirir.

Mina’da şeytanın taşlandığı “cemerat diye anılan üç yer vardır:

1- Cemre-i Suğra ( küçük cemre): Mescid-i Hayf tarafındadır. Bu cemreye halk arasında “küçük şeytan” denir.

2- Cemre-i Vusta (orta cemre): Mekke cihetinde küçük cemreden 150 m. mesafede yer alır.

Bu cemreye halk arasında “orta şeytan) denir.

3- Cemre-i Akabe (büyük cemre) Mina’nın Mekke istikametindeki sınırında yer alır. Bu cemreye halk arasında “büyük şeytan) denir.

Cemrelere taş atmanın, kurban bayramı günleridir.

Bayramın birinci günü, büyük şeytan denilen Akabe cemresine yedi taş atılır.

Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır.

Bayramın dördüncü günü de sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır.

Taşlar, her gün belirlenen zamanda atılmazsa ertesi günü veya en geç dördüncü gün güneş batımından önce atılmalıdır. Aksi takdirde dem gerekir.

Hacda Sırasıyla Ziyaret Edilen Yerler

MESCİD-İ HARAM: Yeryüzünde ilk ibadet yeri olan Kâbe-i Muazzama’nın etrafında sonradan yapılan caminin adıdır. Peygamberimiz (s.a.s) “Mescid-i Aksa’da kılınan bir namaz bin namaza, Mescid-i Nebi’de kılınan bir namaz on bin namaza, Kâbe’de kılınan bir namaz ise yüz bin namaza bedeldir” buyurarak, mescid-i haram’ı meth etmişlerdir.

KÂBE-İ MUAZZAMA: Mekke şehrinde bulunan ve “Allah’ın evi” diye adlandırılan kutsal binadır. Yeryüzünde kurulan ilk ve en önemli evdir. O’na Allah’ın evi denmesinin nedeni, şeref ve kıymetini belirtmek içindir. Dünyada en kıymetli yer ve Müslümanların kıblesidir.

PEYGAMBERİMİZİN DOĞDUĞU EV: Peygamberimiz Hz.Muhammedin (s.a.s) doğduğu ev ve Hz. Âmine hatunun elleriyle salladığı ağaç beşik, olduğu gibi durmaktadır.

CENNET-ÜL MUALLA MEZARLIĞI: Mekke’deki mezarlığın ismidir. Peygamber efendimizin ilk ailesi Hz. Hatice validemiz ve bazı sahabe bu kabristanda metfundur.

HİRA DAĞI: Hira dağı ilk vahyin geldiği yer olup, Mekke ile Mina arasında bir dağdır.

SEVR DAĞI: Peygamber efendimizle Hz. Ebu Bekr’in Mekke’den Medine’ye hicretleri esnasında gizlendikleri mağaranın bulunduğu dağdır.

ARAFAT: Vakfe bu ovada ve cebel-i rahme civarında yapılır.

MÜZDELİFE: Mina’da şeytana atılacak taş buradan toplanır.

MİNA: Hac ibadeti esnasında kurban kesilen ve şeytan taşlamak için gidilen yerdir.

MESCİD-İ CİN: Cin süresinin indiği yerde inşa edilmiş olan mescittir.

MESCİD-İ NEBEVİ: Peygamber efendimizin yaptırıp namaz kıldırdığı bir mescittir.

RAVZA-İ MUTAHHARA: Peygamberimizin kabri şerifi ile mescidin o zamanki minberi arasındaki yerdir.

CENNET-ÜL BAKİ: Medine-i münevvere mezarlığıdır.

UHUD ŞEHİTLİĞİ: Peygamberimizin amcası Hz. Hamza ve 70 sahabe burada bulunmaktadır.

KUBA MESCİDİ: İslam âleminde cemaatle namaz kılınmak için yapılan ilk mescittir.

YEDİ MESCİTLER: Hendek savaşının yapıldığı bu yere birbirlerine yakın yedi küçük mescit yapılmıştır.

MESCİD-İ EBU BEKR: Gamame mescidinin arka kısmındadır. Giriş kapısının üzerinde Osmanlı tuğrası vardır.

MESCİD-İ ÖMER: Hz. Ömer’in evi olup devlet reisliğini bu mescidin olduğu yerden yapmıştır.

MESCİD-İ OSMAN: Peygamber efendimizin (s.a.s) mescidinin kıble tarafında bulunur.

MESCİD-İ ALİ: Peygamber efendimiz (s.a.s)’in bayram namazlarını kıldırdığı yerlerden biridir.

MESCİD-İ KIBLETEYN: Peygamber efendimize (s.a.s) kıble olarak Kâbe’ye dönülmesi için vahyin geldiği mescittir.

CUMA MESCİD-İ: Peygamber efendimizin (s.a.s) ilk defa Cuma namazı kıldığı mescittir.

GAMAME MESCİD-İ: Peygamber efendimizin (s.a.s) yağmur isteme namazı kıldığı ve namaz biter bitmez yağmurun yağmaya başladığı bölgede sonradan yaptırılan mescittir.

Hacda Say Farz Mıdır

Sözlükte; iş yapmak, koşmak ve yürümek anlamlarına gelir. Hac ibadeti ile ilgili olarak ise; Hac veya umre için yapılan bir tavaftan sonra, Mescid-i Haram’ın doğu tarafında bulunan Safa ve Merve tepeleri arasında, Safa’dan başlayarak dört kere gidip üç kere gelmek demektir.

Safa’dan Merve’ye gidiş bir şavt, Merve’den Safa’ya dönüş de bir şavt olmak üzere sa’y toplam yedi şavttan ibarettir.

Sa’y’ın temeli, İsmail (a.s)’in annesi Hz. Hacer’in su bulmak amacıyla bu iki tepe arasında koşuşturmasına dayanır. İbrahim (a.s), Allah Teâlâ’nın emriyle Hz. Hacer’i henüz bir bebek olan İsmail (a.s) ile birlikte suyun ve hiçbir insanın bulunmadığı bugünkü Harem’in yanına bıraktı. Yanlarında bir kırba su ve bir miktar da yiyecek vardı. Bir müddet sonra kırbadaki su ve yanlarındaki erzak tükendi. Çocuk susuzluktan çırpınmaya başladı. Hz. Hacer birilerini görmek için Safa tepesine çıktı. Etrafa bakındı, fakat kimseleri göremedi. Buradan aşağı inerek Merve tepesine doğru yürüdü. Merve tepesinden de kimseyi görmesi mümkün olmamıştı. Bunun üzerine tekrar Safa tepesine geri döndü ve bu gidiş, gelişi yedi defa tekrar etti. Sonuçta ümidini yitiren Hz. Hacer İsmail (a.s)’in yanına geri döndü ve orada bir su kaynağının akmakta olduğunu gördü.(Buhari, Enbiya, 9) Allah Teâlâ, onları Zemzem’le rızıklandırmış ve böylece onları, beyt-i atik (eski beyt, Kâbe)’in bulunduğu yerin mamur hale getirilmesine sebep kılmıştır. Daha sonra tekrar buraya gelen İbrahim (a.s) Allah Teâlâ’nın emriyle İsmail (a.s) ile birlikte Beytullah’ı inşa etmişti. Cebrail (a.s) ona gelerek haccın ne şekilde yapılacağını öğretmişti. Böylece sa’y haccın bir parçası olarak devam ede gelmiştir. İbn Abbas’dan,Resulullah (s.a.v)’in Hz. Hacer’in kıssasını anlatırken şöyle dediği nakledilmektedir: “ işte insanların (hacıların) Safa ile Merve arasında sa’y etmelerinin sebebi budur.” (Buhari, aynı bab)

“Şüphesiz Safa ve Merve Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac veya umre niyetiyle Kâbe’yi tavaf ederse bunda bir günah yoktur.” (el-Bakara 2/ 158)

Ayet’te geçen “tavaf etmek” ten maksat, “sa’y etmek” dir.

Sa’y haccın asıl vacibidir. Meşru bir mazeret olmadan terk edilirse dem gerekir. Meşru bir mazeret sebebiyle terk edilirse bir şey gerekmez. Hastalık, yol güvenliğinin bulunmaması ve hapsedilmek gibi kişinin iradesi dışında oluşan mazeretler meşru mazeretlerdir.

Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre sa’y etmek haccın ve umre’nin rükünlerinden biridir. Sa’y yapılmazsa hac ve umre geçerli olmaz.

Sa’yin vacip mi rükün mü olduğu konusundaki ihtilaf; umre ile ilgili yukarıda zikredilen ayet’te hükmün açıkça belirtilmemiş olması ve konu ile ilgili hadislerin farklı yorumlanmasından kaynaklanmaktadır.

Peygamberimiz Aleyhisselat’u vesselam “sa’y edin, çünkü Allah sa’y etmeyi size yazdı” buyurmuştur.

Sa’yın farz olduğu görüşünde olanlar, bu hadisin, sa’yın farz oluşuna delil teşkil ettiğini, zira hadis’te geçen “size yazdı” ifadesinin “size farz kıldı” anlamında olduğu görüşündedirler.

Hanefi bilginlerine göre ise; zikredilen ayetin delaleti zannıdır. Ayet, sa’yin farz olduğuna kesin olarak delalet etmez. Böyle bir delil ile bir amelin farz oluşu değil, ancak vacip oluşu sabit olur. Konu ile ilgili olarak zikredilen hadis ise zayıftır; sahih olduğu kabul edilse bile, sa’yin farz olduğunu kesin olarak ifade etmez. Çünkü “yazmak” ifadesi her zaman farz olur anlamı taşımaz.

Haccın Yapılışı Sırasıyla

Haccın farzı üçtür. İhrama girmek şart olup, Arafat’ta vakfe ve Ziyaret tavafı ise rükündür.

Hacca gitmek isteyen kişi, bu kutsal görev için helal kazanç temin eder. Yola çıkmadan önce borçlarını öder. Hak sahipleri, komşu ve akrabaları ile helalleşir. Günahlarının bağışlanması için tövbe eder. Allah’tan af diler. Kazaya kalan ibadetleri varsa kaza eder. Yola çıkmadan önce iki rekât namaz kılar. Yolculukta ve hac ibadeti esnasında başkalarını incitecek kötü söz ve davranışlardan sakınır.

İhrama girme yeri olan Mikat sınırına gelmeden önce gereken şekilde vücut temizliği yapılır. Tırnaklar kesilir. Eğer ki mümkün olursa gusül abdesti alınır. Değilse normal abdest alınır. Erkekler giyindikleri bütün elbiseleri çıkartırlar, Rida ve İzar denilen iki parça olan ihram kıyafetlerini giyinirler. İhramlı oldukları süre zarfında ayak ve başları açık bulunurlar. Kadınlar ise normal kıyafetleri ile devam ederler.

Bundan sonra Mikat sınırında ihram sünneti niyeti ile iki rekât namaz kılınır. Hacca niyet edilerek telbiye getirilir. Böylece ihrama girilmiş olur. İhram devam ettiği sürede ihramlıya yasak olan davranışlardan uzak durulur.

Mekke’ye varınca gusül abdesti veya normal abdest alınır. Sonra Harem-i şerif’e gidilerek Kâbe’nin etrafında kudüm tavafı yapılır ve arkasından iki rekât tavaf namazı kılındıktan sonra

Safa ile Merve arasında usulüne uygun olarak sa’y yapılır. Hacı adayı bundan sonra ihramlı olarak Mekke’de kalır. Burada kaldığı süre içinde mümkün olursa namazları Harem-i Şerif’te kılar. Fırsat buldukça nafile tavaf etmek çok sevaptır.

Tevriye günü, arefe’den bir gün önce Arafat’a çıkılır. Güneş batıncaya kadar Arafat’ta kalınır. İbadet ve dua ile zaman geçirilir. Burada öğle ve ikindi namazları cemaatle birlikte öğle vaktinde kılınır. Buna “cem-i takdim” denir. Öğleden sonra vakfe yapılır. Güneş battıktan sonra akşam namazı kılınmadan Müzdelife’ye hareket edilir. Müzdelife’de akşam ve yatsı namazları cemaatle yatsı vaktinde birlikte kılınır. Buna “cem-i tehir” denir. Geceyi Müzdelife’de geçiren hacı adayları şeytan taşlamak için kullanılacak taşları burada toplarlar.

Bayram sabahı, sabah namazı erken kılınarak, Müzdelife vakfesi yapılır. Hava aydınlanınca Mine’ye hareket edilir.

Bayramın birinci günü Mine’de Akabe cemresine yedi taş atılır, saçlar tıraş edilerek ihramdan çıkılır.( ifrat haccı yapanlar için kurban kesmek vacip olmadığından, Akabe cemresine taş attıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkarlar)

Temettü veya kıran haccı yapanlar Akabe cemresine taş atıp kurban kestikten sonra tıraş olur ve ihramdan çıkarlar.

Zaman olursa ve imkân bulunursa aynı gün Mekke’ye giderek farz olan ziyaret tavafı yapılır.

Bayramın ikinci günü sırayla küçük, orta ve Akabe cemrelerine yedişer taş atılır. Bayramın birinci günü ziyaret tavafını yapamayanlar ikinci gün yaparlar.

Bayramın üçüncü günü sırayla küçük, orta ve Akabe cemrelerine yedişer taş atılır. Aynı gün Mina’dan Mekke’ye dönülünce veda tavafı yapılarak hac vazifesi tamamlanmış olur.

Anlatılan hac ifrat haccıdır. Temettü ve Kıran haclarının yapılışında bazı farklılıklar vardır.

Haccın Vacipleri

1-İhram yasaklarına uymak.

2-Tavafa hacer-ül esved’den ya da hizasından başlamak.

3-Tavafı yürüyerek yapmak.

4-Arefe günü, akşam ve yatsı namazlarını yatsı vakti girdikten sonra Müzdelife’de cem-i tehir ile kılmak. Hanefi mezhebinde vaciptir.

5-Şeytan taşlama, kurban kesme, saç tıraşı vacip olup ayrıca bu sıraya riayet de vaciptir.

6-Umre say’ının, umre tavafından sonra, henüz tıraş olmadan, ihramlı olarak yapılması vaciptir.

7-Arafat’tan dönüşte, Müzdelife de vakfeye durmak.

8-Tavafı kudümden sonra ve hac ayları içinde olmak şartı ile, Safa ile Merve tepeleri arasında, yedi kere sa’y etmek, yani usulü ile yürümek. Tavafsız sa’y sahih olmaz.

9-Mina’da şeytan taşlamak, yani üç gün, temiz taş veya teyemmüm caiz olan şey atmak.

10-Mikat denilen yerlerden daha uzak memleketlerin hacıları, Mekke’den son ayrılacakları gün, tavaf-ı veda yapmak. hayızlı kadına bu vacip değildir.

11-Tavafı ziyarette Kâbe-i muazzama etrafında dörtten sonra üç kere daha dönmek.

12-İhramdan çıkmadan önce, başın en az dörtte birini ustura ile tıraş ettirmek veya en az üç santim, kendisi veya başkası kırkmak. Berber veya ustura bulamamak özür sayılmaz. Saçsız olan veya başı yaralı olan da usturayı değmeden baştan geçirir. Kadın, saçını tıraş etmez. Makasla biraz keser.

13-Arafat’ta güneş battıktan sonra da, biraz kalmak. Güneş batmadan önce, Arafat meydanından dışarı çıkanın kurban kesmesi lazım olur.

14-Tavaf yaparken, Hatim denilen yerin dışından dolaşmak.

15-Tavaf yaparken avret yeri kapalı olmak (kadın için çok önemlidir)

16-Tavafta kabe-i muazzama, sol tarafta kalmak.

17-Tavafta abdestsiz veya cünüp olmamak.

18-Üzerindeki elbise temiz olmak.

19-Tavaf ziyareti, bayramın üçüncü gününün güneş batıncaya kadar yapmak.

20-Şeytan taşlamasını bayram günlerinde yapmak.

21-Her tavaftan sonra, mescid-i haram içinde iki rekât namaz kılmak.

22-Safa tepesi ile Merve arasında sa’y ederken, Safa’dan başlamak.

23-Safa tepesine çıkınca, Kâbe’ye dönüp, tekbir, tehlil ve salâvat getirmek ve dua etmek. Merve’ye doğru yürümektir. Safa’dan Merve’ye dört, Merve’den Safa’ya üç kere gidilir.

24-Sa’yı yürüyerek yapmaktır. (iki yeşil direk arasında erkek hızlı, kadın yavaş gider.)

25-Kıran ve temettü hac yapan, şükür kurbanı keser.

26-Kurbanı bayramın birinci günü kesmek.

27-Tıraşı, bayramın birinci günü ve harem hududu içinde yapmak.

28-Cima gibi yasak olan şeyler, Arafat’ta durmadan önce yapılırsa, haccı bozar. Bunları Arafat’tan önce yapmamak farzdır. Cimadan başkalarını, ihramdan çıkıncaya kadar terk etmek vaciptir.

Bilerek ya da bilmeyerek, bir vacibi vaktinde ve yerinde yapmayana ceza lazım olur.

Hastalık, ihtiyarlık veya kalabalık gibi bir özürle terk edince bir şey lazım gelmez.

Haccın Vacipleri Maddeler Halinde

HACCIN VACİPLERİ

Haccın vaciplerini iki grup halinde toplamak mümkündür.

  1. A) Haccın Müstakil vacipleri.
  2. B) Haccı oluşturan menasikin kendi içindeki vacipleri.
  1. A) HACCIN MÜSTAKİL VACİPLERİ

1- Sa’y yapmak.

2- Müzdelife’de vakfe yapmak.

3- Şeytan taşlamak.

4- Saçları tıraş etmek veya kısaltmak.

5- Veda tavafı yapmak.

Bu tavafın vacip olabilmesi için;

  1. a) Haccetmiş olmak.
  2. b) Hacceden kimsenin afaki olması.
  3. c) Kadınların adet ve nifas halinde bulunmaması şarttır.

Veda tavafı Şafii ve Maliki mezheplerine göre sünnettir.

Şafii mezhebine göre:

1- Mikat sınırlarından ihrama girmek.

2- Cemrelere taş atmak.

3- Müzdelife’de vakfe yapmak.

4- Bayramın 1, 2, 3. günlerinde Mina’da gecelemek.

5- İhram yasaklarından kaçınmak.

  1. B) HAC MENASİKİNİN KENDİ İÇİNDEKİ VACİPLERİ

1- İHRAMIN VACİPLERİ

  1. a) İhrama mikat denilen sınırları geçmeden girmek.
  2. b) İhram yasaklarından kaçınmak.

2- TAVAFIN VACİPLERİ

  1. a) Tavafı abdestli yapmak. Cünüp, adetli ve nifas halinde olmamak.
  2. b) Tavafı Kâbe’yi sol tarafa alarak yapmak.
  3. c) Tavafa hacer-ül esved hizasından başlamak.
  4. d) Tavafı Hatim’in dışından dolaşarak yapmak.
  5. e) Ziyaret, Umre ve Veda tavaflarını yedi şavta tamamlamak.

3-ARAFAT VAKFESİNİN VACİBİ

Arafat’a gündüz gelen kişiler, Güneş batıncaya kadar Arafat’ta beklerler. Şafiilere göre sünnettir.

4- MÜZDELİFE VAKFESİNİN VACİBİ

İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre akşam ve yatsı namazlarının Müzdelife’de yatsı vaktinde birleştirilerek kılınması vacip, Ebu Yusuf ile Şafi, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre sünnettir.

5- MİNA’DAKİ VACİPLER

  1. a) Bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce tıraş olmak Ebu Hanife’ye göre vacip, İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf ile Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre sünnettir.
  2. b) Harem bölgesinde tıraş olmak veya saçları kısaltmak Ebu Hanife ve İmam Muhammed ile Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre vacip, Ebu Yusuf’a göre sünnettir.
  3. c) Hanefi mezhebine göre başın en az dörtte birini tıraş etmek, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre başın tamamını tıraş etmek veya saçların tamamını kısaltmak, Şafii mezhebine göre en az üç saç teli kesmek vaciptir.
  4. e) Hanefi mezhebine göre cemrelere her gün atılacak taşları eksiksiz ve belirlenen zamanda atmak vacip, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre sünnettir.

5- Sa’yin vacipleri:

  1. a) Sağlığı elverişli olanların sa’yi yürüyerek yapması.
  2. b) Sa’yi yedi şavta tamamlamak.

Bahsedilen bu vaciplerin biri terk edilirse hac sahih olur. Fakat terkinden dolayı ceza gerekir. Telafi edilirse ceza düşer.

Haccın Vacipleri Kaç Tanedir

Hanefilere göre: Hacda kendi başına vacip olan beş ibadet vardır. sa’y, Müzdelife vakfesi, şeytan taşlama, tıraş veya saçları kısaltma ve veda tavafı. Bunlardan başka, haccın rükün, farz veya şartlarını tamamlayıcı nitelikte olmak üzere on tane daha vacip vardır.

1-Sa’y: Safa ile Merve arasında yedi şavtlık sa’yı yapmak, Hanefilere göre vacip, diğer mezheplere göre bir rükündür.

2-Müzdelife’de vakfe: Bayram akşamı şafağın sökmesiyle güneşin doğması arasında Müzdelife’de bir anda olsa bulunmak vacip, geceyi orada geçirmek sünnet, meş’arı haram denen Kuzah dağına gitmek ise müstehaptır.

3-Mina’da şeytan taşlamak: Buna ”remyu’l-cemerat” denir. Cabir (r.a) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.s)’ı kurban bayramı gününde, biniti üzerinde şeytan taşlarken gördüm. O, şöyle diyordu:”Hac menasikini (ibadetini) benden alınız. Ben bu haccımdan sonra hac yapıp yapamayacağımı bilmiyorum.”

4-Tıraş olmak veya saçları kısaltmak: Mina’da taşları attıktan sonra, kıran veya temettü haccı yapanın kurban kesmesi, daha sonra da Mekke hareminde ve bayramın ilk üç gününden birinde saçlarını tıraş etmesi veya kısaltması vaciptir. Kadınlar saçlarının uçlarından biraz keserler.

5-Veda tavafı: Mikat’ların dışından gelenlerin, haccı tamamladıktan sonra Mekke’den ayrılacakları zaman, son olarak Kâbe-i muazzama’yı tavaf etmeleri vaciptir.

Haccın rükün veya şartlarını tamamlayıcı nitelikteki diğer bazı vacipler de şunlardır:

İhrama mikat denilen yerlerden başlamak: herhangi bir sebeple mikat’ı ihramsız geçen kişi, geri döner mikat’ta ihrama girer ve telbiye getirirse bir şey gerekmez.

İhramlıya yasak olan şeyleri terk etmek: Dikişli elbise giymek, avlanmak, ihramlı iken saç kesmek gibi.

Arafat’ta durmak.(güneşin zevalinden, guruba kadar)

Dört defa dolanmak farz olan ziyaret tavafını yedi şavta tamamlamak.

Ziyaret tavafını yapmak.(Kurban bayramının ilk üç gününde)

Tavaf esnasında abdestli olmalı ve avret yerleri örtülü olmalı.

Kâbe’yi tavafa daima hacer-ül esved’den başlayıp, Kâbe’yi sola alarak tavaf etmek ve bunu yürüyerek yapmak.

Tavaf, hatim’in gerisinden yapılmalı.

Her tavaftan sonra iki rekât namaz kılınmalı.

Haccın vaciplerinden birini terk etmek, haccın sıhhatine mani olmaz. Bundan dolayı ceza olarak yalnız kurban kesmek gerekir. Kurban eti Mekke’de yoksullara dağıtılır.