İhrama girmek için bir yolculuk yaparak mikat sınırlarına gitmemiz gerekiyordu. Allah Teala’nın huzuruna çıkmak için önce kendimize çeki düzen vermeli, kendimizi o manevi atmosfere girmek için hazırlamalıydık. Gönlümüzü, duygularımızı ve niyetimizi Allah’ın kıyamete kadar koruyacağı o kutsal mekâna uyacak duruma getirmeli, ruhen ve manen yüce yaratanın misafiri olarak kendimizi hazırlamalıydık.
Bu hazırlık için, Harem-i Şerif’e 6 km uzaklıkta olan Tenim Mescidine gitmek için yola çıktık. Bir süre sonra mescide ulaştık. Mescide girip iki rekât namaz kıldık, ardından umre için niyet ettik. Sonrasında telbiyeler getirerek mescitten ayrıldık.
“Lebbeyk Allahumme lebbetk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnne’l hamde ve’n ni’mete leke ve’l mülk. La şerike lek.”
Harem-i Şerif’in kapısına geldiğimde heyecanlandım. Merdivenlerden inerek, hacer-ül esved-‘e selam verip tavaf’a başladım. Kâbe’nin etrafında tavaf eden on binlerce Müslüman’ın oluşturduğu tablo, bir galaksinin milyonlarca yıldızıyla dönüşünü andıran bir manzara gibiydi. Ben de o yıldızlardan birisiydim.
Kâbe’nin etrafında, ne kadar döndüğümü bilmiyorum. Yaptığım her dönüş benim için bir başlangıç oluyordu. Her dönüşüm Yüce Allah’a olan bağlılığımı, ona karşı duyduğum aşkı daha da artırıyordu.
Kâbe’ye ayrılık vakti geldiğinde ise, gözlerim bir farklı bakıyordu. Son tavafımı yapıyordum, veda tavafı idi. Son defa hacer-ül esved’e selem verdim, son defa dokunmaya çalıştım. Ama bu bir veda değil, bir başlangıç olmalıydı. Allah’ın evine yaptığım ilk ziyaretti, bu veda olmaması gerekir. O’nun cennet kokusuna doymadan buradan nasıl ayrılırdım. Yıllarca buranın hasretini çekmiştim. Şunu iyi anladım ki, Kâbe’ye veda etmek, gitmekten zormuş. Bir kere olsun O’na bakarak namaz kılmak, O’nun cennet kokusunu alınca insan kolay ayrılamıyor. Mümkün olsa idi, hiç ayrılır mıydım? Ne kadar üzülsem de, ağlasam da ayrılmak zorunda idim.
Kâbe’ye bakarken yaşlı gözlerle, yavaş bir şekilde ayrılıyordum Rabbimin evinden. Sanki yüreğimden bir şeyler kopuyordu. Son defa doyarak baktım Kâbe’ye. Sadece bedenim gidiyordu bu kutsal topraklardan. En kısa geri dönmek arzusu ile.
İnşallah, Beytullah’ı yeniden tavaf etmek, Kâbe’de tekrar namaz kılmak, O’nun cennet kokusunu tekrar hissetmek, safa ile Merve’yi sa’y etmek bir daha nasip olur, diye ayrılıyorum.