Uhud savaşı, Hicret’in üçüncü yılında Uhud dağı çevresinde müşriklerle yapılan savaştır.
Uhud savaşından önce, Bedir’de yakınlarını kaybeden müşriklerin intikam duyguları kabarmış, intikam almak için antlar içiyorlar ve planlar yapıyorlardı. Bedir’de yakınları öldürülenler karalar giyerek kabileler arsında dolaşıyor, şairler mersiyeler okuyarak Araplar savaşa teşvik ediliyordu.
Putperest Kureyşliler, Mekke dışındaki Arap kabilelerinin de katılması ile 3000 kişilik bir ordu hazırladılar. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s. a.v)’e, amcası Abbas bir mektup yazarak bu hazırlıkları bildirdi. Peygamberimiz (s.a.v) durumu araştırdı ve amcasının yazdıklarının doğru olduğunu anladı. Düşman büyük bir ordu hazırlamış ve Medine’ye doğru ilerliyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) bir savaş meclisi kurarak ashabı ile meseleyi ayrıntılı bir şekilde görüştü ve gerekli tedbirleri aldılar. Müslümanların sayısı 1000 kişi idi.
Uhud savaşında düşman, karargâhını Uhud dağının Medine’ye bakan eteklerinde kurmuştu. Resulullah (s.a.v) Bedir’de olduğu gibi bu savaşta da İslam ordusunu savaş düzenine göre yerleştirdi. Düşmanın sızabileceği geçit ve gedikleri okçularla korudu ve özellikle ordunun sol kısmındaki dağın vadisini beklemek üzere elli kişilik okçu birliğini bıraktı ve “Düşman yense de, yenilse de kesinlikle yerlerinizden ayrılmayınız.” diye tembihte bulundu.
27 Mart 625 Cumartesi günü Uhud savaşı başladı. Hz. Ali, Hz. Hamza ve diğer İslam savaşçıları hasımlarını öldürdüler. Savaş şiddetli bir şekilde sürdü. Peygamberimizin uygulamış olduğu tedbirler ile ilk safhada Müslümanlar galip geldi.
Resulullah’ın (s.a.v), amcası Hz. Hamza bir aslan gibi düşmana kılıç sallıyor, diğer Müslümanlar da ellerinden geleni yapıyorlardı. Düşman bozguna uğramıştı ve kaçıyordu. Bu durumu gören Müslümanlar kılıçlarını bırakıp ganimet toplamaya başladılar. Ordunun gerisinde vadiyi bekleyen elli okçu da Resulullah’ın kesin emrini unutarak,”kardeşlerimiz üstün geldi, biz niye bekleyelim” diyerek yerlerinden ayrıldılar, ganimet toplamaya gittiler.
Bu durumu gözetlemekte olan 200 kişilik düşman süvari birliği az sayıdaki İslam okçusunun kaldığı geçidi rahatça ele geçirerek, İslam ordusunu arkasından vurmaya başladı. Bu durumu gören müşrikler geri döndüler ve yeniden saldırıya geçtiler. Böylece Müslümanlar iki ateş arasında kalarak, Üstünlük sağlamış iken, dünyalığa dalmaları ve Peygamberin emrini çiğnemeleri sonucu zor duruma düşmüşlerdir.
Müslümanlar Uhud savaşında, Hz. Hamza dâhil 70 şehit vermişlerdir.