Arafat dağı, Mekke’ye 20 kilometre uzaklıkta ve doğusunda yer alan bir dağdır. Arafat ovası içerisinde yaklaşık olarak 70 metre kadar yükseklikte bir tepe görünümüne sahiptir. Tepede koyu yeşil taş yığınları yer almaktadır. Arafat’a “Cebelür-rahme” (Rahmet dağı) da denir.
Arafat dağı, Hac ibadetinin rükünlerinden biri olan vakfe’nin yapıldığı yer olduğundan dolayı çok büyük bir öneme sahiptir. Bu dağın adını alması konusunda çeşitli görüşler mevcuttur.
Hz. Âdem (a.s) ile eşi Hz. Havva cennetten çıkarılmalarından sonra yeryüzüne indirilmiş ve bir zaman ayrı kaldıktan sonra Arafat dağında buluşmuşlardır. Buluşma anlamına gelen bu bölgeye Arafat ismi verilmiştir. Bu ismin ve rivayetin Hz. Âdem (a.s) zamanından beri anlatıldığı ifade edilmektedir. Bir rivayete göre ise, hacı adaylarının Arafat dağındaki vakfeleri esnasında Allah’ın yüceliğini, kendilerinin kulluk ve ihtiyaçlarını itiraf etmelerinden dolayı bu bölgeye Arafat adı verilmiştir. Başka bir rivayet göre ise, Hac ibadetinin önemli bir rüknü olan vakfeyi tamamlayanlar samimi bir şekilde dualarda bulunurlar ve manevi bir kokuya bürünürler, bundan dolayıdır ki bu mana da bu dağa Arafat adı verilmiştir.
Allah Teâlâ Arafat adını Kuran’ı Kerim’de şu şekilde zikretmiştir.” Arafat’tan ayrılıp (seller gibi) akın edince Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin.” (el-Bakara, 2/ 198).
Hac ibadetini yapmak için Mekke’de bulunan Müslümanlar, Zilhicce’nin 8. günü sabah namazını Mekke’de kıldıktan sonra Mina’ya, daha sonra Arefe günü sabah namazını kıldıktan sonra ise Arafat dağına çıkarlar. Hac ibadetinin farzı olan vakfe, Arefe günü zeval vaktinde başlar. Kurban bayramının birinci günü sabah namazı vaktinde sona erer. Hacıların ayrılma işlemleri genel olarak Arefe günü akşamı başlar.
Arefe günü Arafat’ta vakfe yapmanın önemi hakkında Resulullah şöyle buyururlar.”Cenab-ı Hakk’ın, Arefe günü (vakfe sırasında) Cehennem’den azad ettiği kulların sayısı diğer günlerde azad edilenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur. Allah, Arefe günü vakfe yapanlara yaklaşır. Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar der.” (Müslim, Hacc, 1348).
Başka bir hadis-i şerifte şöyle buyururlar; “Ben şurada kurban kestim. Mina’nın her tarafı bir kurban yeridir, konakladığınız yerde kurban kesiniz. Ben şurada vakfe yaptım, Arafat’ın her tarafı vakfe yeridir.” ( Müslim, Hacc).