Başkası İçin Tavaf Yapılır Mı ?

Mevcut olarak hayatta olan yahut da ölmüş bir kimse için Hac veya Umre yapılabilir ve yapılan Hac ve Umre’nin sevabı belirlediğiniz Müslüman kimselere bağışlanabilir.

Birisi adına Hac yahut da Umre yapmak için, bunu yapacak kişinin konu hakkında bilgisi olması şartttır. Kim için bu işlemi yapacak ise, onun adına niyet edip ihrama girebilir.

Bunun dışında Zekat, Kurban, sadaka gibi ameller de, bir başkası adına yapılabilen amellerden, ibadetlerdendir. Birisi zekatını kendi verebilir yahut da bir başkasından kendisi adına, ihtiyacı olan birisine zekat vermesini isteyebilir.

Ancak Namaz, Oruç gibi ibadetler şahsa özgü olduğu için yani, her Müslüman’ın kendisinin yapması zorunlu olduğu için bu tür durumlarda bir başkası adına Namaz, Oruç gibi ibadetler yapılamaz.

Ashab-ı Suffe Nedir ?

Suffe; Muhammed Aleyhisselam döneminde sahabilerin ilim öğrendiği mekâna denirdi. Burada ilim öğrenen Ashab-ı Kiram ile direkt olarak Muhammed Aleyhisselam ilgilenmiştir. Halk ise orada ilim öğrenen talebelerin yemek, su gibi ihtiyaçlarını karşılarlardı.

Suffe lûgat’ta; avlu, gölgelik gibi manalarda kullanılır. Mescid-i Nebevi‘in avlu ve gölgelik bölgesinde yattıkları için orada yatan fakir ve bekâr muhacirlere “Ashâb-ı Suffe= Suffeliler” adı verildi. Mescittekiler Suffe’den önce bekâr ve kimsesiz muhacirler başka yerlerde de kalmışlardı. Onların farklı yerlerde yaşamaları; ihtiyaç ve gereksinimlerinin karşılanmasında zorluğa sebep olmaktaydı. Bu açıdan muhacir sayısı çoğalınca Mescid-i Nebevi’de bir araya getirildiler. Onların barınması için mescidin avlusu inşa edildi ve mekânın üzeri hurma dallarıyla örtülerek gölgelendi. Böylece bir nebzede olsa, yağmur, güneş ve soğuktan korunmak amaçlanıyordu.

Kıblenin değişmesine kadar Suffe, Mescid-i Nebevî’nin güney kısmındaydı. Kıble değişince kuzeyine alındı. Suffeliler bir bakıma halk tarafından geçici misafirler olarak algılandıkları için kendilerine “Edyâfu’l- İslam= İslam’ın Misafirleri” veya“Edyâfu’l- Müslimîn = Müslümanların Misafirleri” de deniyordu.

Ashâb-ı Suffe’nın Üyeleri Şunlardı;

Öncelikle bekârlar ve kimsesiz muhacirlerdi. Çünkü evli muhacirler evli ensarın yanına yerleştiriliyordu.

– Medine’de evleri olsa da bazı bekârlar Muhammed Aleyhisselam’dan ve onun yüksek ilminden daha fazla istifade etmek adına burada kalabiliyorlardı. Abdullah b. Ömer buna örnek gösterilebilir.

– Arap kabilelerinden Müslüman olup Medine’ye hicret edenler de burada kalıyorlar ve İslam’daki hükümleri tahsil ettikten sonra tekrardan kabilelerine dönüyorlardı.

– Dışarıdan gelen heyet ve elçilerde burada misafir ediliyorlardı.

– Yani Suffe aynı zamanda bir misafirhane gibi de kullanılmaktaydı.

Suffe’nin kadınlar bölümü de vardı. Buraya “Suffetu’n- Nisa = Kadınlar Sofası”deniyordu.

Suffe’den Ayrılma Şartları:

– Ölümle ayrılış.

– Medine’deki geçici ikametin bitmesiyle (Arap kabilelerinden Medine’ye gelenler ve heyetlerin durumu böyleydi).

– Evlenenler oradan ayrılmaktaydı. Muhammed Aleyhisselam orada kalan bekârların evlenmesine yardımcı oluyordu.

Suffe’nin Kaldırılma Meselesi;

Muhammed Aleyhisselam döneminden sonra Suffe’nin orada ne şekilde devam edip etmediği açık ve kesin bilinmemektedir. Günümüz tahminlerinde, Hz. Ömer (Radiyallahü Anh) zamanında yapılan fetihler ile Müslüman toplumu zenginleşti ve kendilerine beyt-ül maldan maaş bağlandı. Böylelikle Suffe’ye ihtiyaç kalmamıştır diye tahmin edilmektedir.

Mescid-i Haram Nedir ?

Mescid-i Haram ( Hürmetli Mescit ), Mekke’de Kâbe’nin bulunduğu alandaki camii’nin adıdır.

İnsanların, saygı ve hürmet göstermesi için bu adı almıştır. Kendisini diğer mescitler’den ayıran özelliği ise, yeryüzüden yapılmış olan ilk mescit ve Müslümanların kıblesidir. Bir diğer adıda Harem-i Şerif’dir.Açık bir alan üzerinde bulunan Mescid-i Haram, Makam-ı İbrahim ve zemzem kuyusu bu mescidin birer parçasıdır.

Mescid-i Haram mescitinde 4 duvar vardır. 4 duvarında toplamda 19 kapı, çevresinde 92 kubbe ve 7 minare vardır. Günümüze kadar Mescid-i Haram üzerinde, restorasyonlar, düzenlemeler yapılmıştır.
Benu Şeybe kapısının kemeri ile Mescid-i Haram arasında küçük kubbeli bir yapı vardır. Kâbe yapılırken Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın iskele olarak kullandığı taş buradadır. Taş üzerine çıkan Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın ayak izleri görülmektedir.

Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan Kâbe’nin doğu köşesine işaret taşı olarak farklı renk ve özelliğe sahip olan “Kara Taş” anlamına gelen Hacer-ül Esved yerleştirilmiş ve gümüş bir çerçeveyle çevrilmiştir. Bu taşın Hazreti İbrahim Aleyhisselam’dan günümüze kadar gelen bir hatıra olduğu kabul edilir. Bu nedenle de tüm Müslümanlar için çok değerlidir.

Hacer-ül Esved hakkında detaylı bilgiyi bu adresten inceleyebilir, Hacer-ül Esved taşının ne olduğunu ve Müslümanlar için arz ettiği önemi öğrenebilirsiniz.

Mescid-i Haram bazı Kur’an ayetlerinde de geçmektedir;

Bazı Kur’an ayetlerinde, müşriklerin, halkın Mescid-i Harama girmesini engellemelerinin büyük günah olduğu belirtilir: “Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkâr etmek, insanları Mescid-i Haram’dan menetmek ve oranın halkını yerinden çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır” (Bakara, 2/217)

“… Sizi, Mescid-i Haram’dan menettiği için bir kavme olan kininiz, sakın sizi, onlara karşı tecavüze sevketmesin” (Mâide, 5/2).

İslâm’ın ilk yıllarında ibadetlerde kıble Kudüs’teki Mescid-i Aksâ iken, Hicretten sonra onaltıncı ayda, kıble Mekke’de bulunan Mescid-i Haram’a çevrilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu değişiklik şöyle açıklanır;

“Her nereye çıkıp gidersen git, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu elbette, Rabbinden gelen bir gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir” (Bakara, 2/149, kış. 2/150)

“Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, sevdiğin kıbleye mutlaka çevireceğiz. Hemen yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ey müminler. Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin” (Bakara, 2/144).

Bir makalede siz değerli okuyucularımızı Mescid-i Haram konusunda bilgi sahibi yapmaya çalıştık. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere Allah’a emanet olun..

Umre’den Ucuz Ürün ve Hediye Olarak Ne Alınabilir ?

Müslümanların Umre ziyaretlerinde, ibadetin ardından akla gelen sorulardan biriside “Ülkeme hediye olarak yahut da şahsıma ürün olarak ne alabilirim ?” sorusudur.

Bu yazıda Umre zamanında Hacc’da yahut da Arabistan gezisinde ürün olarak neler alabileceğinizi derliyorum.

En fazla tercih edilen ürünler, zemzem suyu ve hurmadır.

Zemzem suyunun ne olduğunu ve önemini açıklamak gerekirse; Zemzem : Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın eşi Hazreti Hacer’in, başından geçen bir mesele sebebiyle İslam dininde önemli bir yere sahiptir. Zem, Türkçe’de “dur” demektir. Zemzem ise, “Dur, dur” demektir. Hazreti Hacer, var gücüyle akan su için “Zemzem” demiş, suyun durmasını istemiştir. Zemzem ismide buradan gelmektedir.

Bir hâdis rivayetinde Muhammed Aleyhisselam bu husus hakkında şöyle der;

“Allah, İsmail’in annesi Hacer’e rahmet etsin. O, Zemzem’i kendi haline bıraksaydı veya avuçlamasaydı; muhakkak Zemzem akar, bir ırmak olurdu.”

Zemzem’in tesiri ile ilgili olarakda gene Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurur;

Zemzem suyu ne niyetle içilirse ona göre (fayda sağlar).

Zemzem’in genel tanımınıda bu yazı içerisinde de yaptığımıza göre Arabistan’dan alınacak diğer hediyelere geçebiliriz.

Zemzem ve Hurma’dan sonra alınacak hediyelerin başında ise teknolojik ürünler akla geliyor. Hatta okuduğum bir rivayete göre, Araplar ; Türkler ekseriyette alışveriş yapmaya geliyor. diyorlarmış. Bazı Türkler’de bu durumu doğru olduğunu söylüyor.

Arabistan’dan teknolojik ürünler alınmasının sebebi ise, cihaz ücretlerinin Türkiye’ye bakış %30 ila %50 oranından daha ucuz olmasından kaynaklanıyor.

Misal olarak ; Türkiye’den aldığınız bir cep telefonu ürünü 1400 Türk Lirası ise, Arabistan’da aynı telefonu 1000 Türk Lirası’na satın alabiliyorsunuz.

Yalnız burada dikkat etmeniz gereken bir husus var. Alacağınız telefonun ya da genelleyecek olursak teknolojik cihazların faturalı ve garanti belgeli olmasına dikkat etmelisiniz. Yoksa ilerleyen zamanlarda bazı sıkıntılar ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Gümrük’ten maksimum geçirebileceğiniz ürün sayısınıda güncel olarak takip etmenizde de fayda var. Fazlaca almış olduğunuz cihazlara boşuna para vermiş olup, Arabistan’da bırakmak zorunda kalabilirsiniz.

Arabistan’dan Türkiye’ye getirebileceğiniz hediyelik ürünlerden bazılarıda şunlardır; Yüzük, küpe, kolye, bu tip takı eşyaları ve tesbihler..

Osmanlı Armalı yüzükler, Türkiye’de erkekler tarafından çokça beğeniliyor ve takı olarak kullanılıyor. Yüzük tercihinizide buna göre yapabilirsiniz.

İyi alışverişler diliyor ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere Allah’a emanet olun diyorum 🙂

Arafat Dağı’nın Önemi

Arafat; Mekke ile Taif arasında bulunan bir bölgenin ve burada bulunan küçük bir dağın adıdır. Dağa rahmet dağı manasında olan, “Cebel-i Rahme” de denilir.

Hacc farzlarından olan vakfeye durma ibadeti, Arafat bölgesi sınırları içinde yapılır ve bu yer büyük bir önem taşımaktadır. Hacılar Kurban Bayramı’ndan bir gün önce, yani Arefe günü bu bölgede çok kısa bir süre dahi kalsalar haccın üç farzından biri olan vakfe’yi yerine getirmiş olurlar.

Arafat dağı bölgesi, Allah’ın duaları kabul ettiği kutsal bir mekandır. Adem Aleyhisselam ve Havva Aleyhisselam burada buluşmuşlar, İbrahim Aleyhisselam, Meleklerin önderi Cebrail Aleyhisselam ile burada görüşmüş ve Muhammed Aleyhisselam, Eshab-ı Kiram’a burada hutbe okumuştur.

Arafat Dağı çevredeki dağlara göre küçücük bir yerdir.Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nde Arafat’tan bahsedilerek ; “Arafattan boşanıp aktığınız zaman Meşar-i Haramın yanında Allah’ı zikredin.” buyurulur.

Yüzbinlerce hacı, ihramları içinde vakfe için o bölgeye toplanmış, ellerini Allah’a açarak dua etmeye başlarlar. Bir rivayete göre Muhammed Aleyhisselam; “Allah Arefe günü kullarından pek çok kimseyi ateşten azad eder” buyurmuştur.

Hacer el-Esved Taşı ve Önemi

Arapça kelimelerden oluşan “Hacer el-Esved”, Kabe’de bulunan, yerden bir buçuk metre yüksekliğinde olan parlak bir taştır.

Hacer, taş demektir. Esved ise siyah demektir. Hacer el-Esved, Türkçe’de “Siyah Taş” anlamına gelir. Bu kelimelerin “Hacerül Esved” olarakda kullanıldığı bilinmektedir.

Hac sırasında Muhammed Aleyhisselam’ın izinden giderek sünneti gereğince “öpülmek” amacıyla hürmet edilen bu taş, câhiliye devrinde bulunan Araplar arasında da kutsal sayılıyordu. Bu yüzden Hz. İbrahim Aleyhisselam’dan sonra geçen yüzyıllar boyunca gelip geçen bütün kuşaklar bu taşı özenle korudu.

 

Hacerülesvedi değerli kılan, haccın usulü olması ve Muhammed Aleyhisselam’ın onu öpmesi sebebiyledir. Hacc’da tavâfa Hacerülesvedden başlanır ve yine onunla bitirilir. Tavâf esnasında hacerülesved öpülür, bu imkân olmadığı takdirde elle, bu da mümkün olmazsa uzaktan selâmlanır. Onu öpmek sünnet olduğu için öpülmediği takdirde hac yine yerine gelmiş olur.

Bu hususta Nesâi ( Radiyallahü Anhüm ) bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber’in şöyle dediğini nakleder ;

 “Hacerülesved cennettendir.” (Keşfü’l-Hafâ, Aclûnî, 1108).

Muhammed Aleyhisselam’ın hacerülesvedi öptüğü, ayrıca Vedâ Haccı’nda hasta olduğu bir sırada devesinden inmeden tavâf sırasında değneğiyle ona dokunduğu; bir başka zaman da eliyle selâm verdiği rivâyet edilmektedir. Hz. Ömer bir haccında hacerülesvede yaklaşıp öpmüş ve şöyle demişti:

“Çok iyi bilirim ki, sen zararı ve faydası olmayan bir taş parçasısın. Eğer Rasûlullah öpmemiş olsaydı seni asla öpmezdim.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, VI/108-109).

Kabe Canlı Yayını

Beytullah ( Allah’ın Evi )’ı alttaki kısımdan bizzat canlı olarak izleyebilirsiniz.

Kabe Nedir ?

Kâbe, Mekke’de, Mescid-i Haram’ın yaklaşık olarak merkezinde bulunan kutsal yapıdır.Biz Müslümanlarca dünya üzerindeki en kutsal mekan kabul edilir.Müslümanlar olarak Namaz kılarken yüzümüzü, bütün vüdumuz dahil olmak üzere Kabe’ye döneriz. Ölüler ise yüzleri Kabe’den geçen meridyene bakacak şekilde gömülür. Kabe, Hac ibadeti için her yıl Müslümanlarca ziyaret edilir.

Kuran’da, Kabe’nin, İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiş olduğu belirtilir.Kabe; farz olan ziyaret tavafı ve vacib olan veda tavafı ile en az iki kere tavaf edilir. Bunların dışındaki tavaflar ise sünnettir.Hac sırasında yaklaşık olarak 6 milyon hacı toplanarak aynı gün tavaf yaparlar.

Hac Nedir ve Hac İle İlgili Ayetler

Hac; İslam’ın 5 şartından biri olup, gücü yeten her müslümana farzdır.

Lugât’ta Hac, “belli bir zamanda belli bir yeri ziyaret etmek” anlamına gelir. Hac hem mal, hemde beden ile yapılan bir ibadettir. Zekat ibadetinden kendini ayıran özelliği, beden ilede yapılma zorunluluğudur. Bu İslam’ın güzel vazifesi, Hicret’in 9. yılında farz kılınmıştır.

Şimdide içinde Hac meselesinin anlatıldığı bazı Ayet-i Kerime’leri sizlerle paylaşmak istiyorum;

(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.” (Bakara, 2/144) 

—-

“Şüphesiz Safa ile Merve, Allah”ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe”yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur.Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir.” (Bakara,2/158)

—-

“Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” (Bakara,2/189)

—-

“Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır) sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah”a karşı gelmekten sakının ve Allah”ın cezasının çetin olduğunu bilin.” (Bakara, 2/196)

—-

Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah”a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara, 2/197)

—-

“(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat”tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife”ye) akın ettiğinizde, Meş”ar-i Haram”da Allah”ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz. Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah”tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Bakara, 2/198-199)

—-

Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anışla Allah”ı anın. İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur. (Bakara, 2/200)

—-

“Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke”de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâ”be”dir. Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah”ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O”na muhtaçtır.)” (Al-i İmran, 3/96-97)

—-

“Ey iman edenler! Allah”ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab”lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ”be”ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram”dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah”a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah”ın cezası çok şiddetlidir.” (Maide, 5/2)

—-

“Hani biz İbrahim”e, Kâbe”nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.

İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah”ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah”ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik”i (Kâbe”yi) tavaf etsinler.” (Hac, 22/26-29)