Umre’den Ucuz Ürün ve Hediye Olarak Ne Alınabilir ?

Müslümanların Umre ziyaretlerinde, ibadetin ardından akla gelen sorulardan biriside “Ülkeme hediye olarak yahut da şahsıma ürün olarak ne alabilirim ?” sorusudur.

Bu yazıda Umre zamanında Hacc’da yahut da Arabistan gezisinde ürün olarak neler alabileceğinizi derliyorum.

En fazla tercih edilen ürünler, zemzem suyu ve hurmadır.

Zemzem suyunun ne olduğunu ve önemini açıklamak gerekirse; Zemzem : Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın eşi Hazreti Hacer’in, başından geçen bir mesele sebebiyle İslam dininde önemli bir yere sahiptir. Zem, Türkçe’de “dur” demektir. Zemzem ise, “Dur, dur” demektir. Hazreti Hacer, var gücüyle akan su için “Zemzem” demiş, suyun durmasını istemiştir. Zemzem ismide buradan gelmektedir.

Bir hâdis rivayetinde Muhammed Aleyhisselam bu husus hakkında şöyle der;

“Allah, İsmail’in annesi Hacer’e rahmet etsin. O, Zemzem’i kendi haline bıraksaydı veya avuçlamasaydı; muhakkak Zemzem akar, bir ırmak olurdu.”

Zemzem’in tesiri ile ilgili olarakda gene Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurur;

Zemzem suyu ne niyetle içilirse ona göre (fayda sağlar).

Zemzem’in genel tanımınıda bu yazı içerisinde de yaptığımıza göre Arabistan’dan alınacak diğer hediyelere geçebiliriz.

Zemzem ve Hurma’dan sonra alınacak hediyelerin başında ise teknolojik ürünler akla geliyor. Hatta okuduğum bir rivayete göre, Araplar ; Türkler ekseriyette alışveriş yapmaya geliyor. diyorlarmış. Bazı Türkler’de bu durumu doğru olduğunu söylüyor.

Arabistan’dan teknolojik ürünler alınmasının sebebi ise, cihaz ücretlerinin Türkiye’ye bakış %30 ila %50 oranından daha ucuz olmasından kaynaklanıyor.

Misal olarak ; Türkiye’den aldığınız bir cep telefonu ürünü 1400 Türk Lirası ise, Arabistan’da aynı telefonu 1000 Türk Lirası’na satın alabiliyorsunuz.

Yalnız burada dikkat etmeniz gereken bir husus var. Alacağınız telefonun ya da genelleyecek olursak teknolojik cihazların faturalı ve garanti belgeli olmasına dikkat etmelisiniz. Yoksa ilerleyen zamanlarda bazı sıkıntılar ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Gümrük’ten maksimum geçirebileceğiniz ürün sayısınıda güncel olarak takip etmenizde de fayda var. Fazlaca almış olduğunuz cihazlara boşuna para vermiş olup, Arabistan’da bırakmak zorunda kalabilirsiniz.

Arabistan’dan Türkiye’ye getirebileceğiniz hediyelik ürünlerden bazılarıda şunlardır; Yüzük, küpe, kolye, bu tip takı eşyaları ve tesbihler..

Osmanlı Armalı yüzükler, Türkiye’de erkekler tarafından çokça beğeniliyor ve takı olarak kullanılıyor. Yüzük tercihinizide buna göre yapabilirsiniz.

İyi alışverişler diliyor ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere Allah’a emanet olun diyorum 🙂

Arafat Dağı’nın Önemi

Arafat; Mekke ile Taif arasında bulunan bir bölgenin ve burada bulunan küçük bir dağın adıdır. Dağa rahmet dağı manasında olan, “Cebel-i Rahme” de denilir.

Hacc farzlarından olan vakfeye durma ibadeti, Arafat bölgesi sınırları içinde yapılır ve bu yer büyük bir önem taşımaktadır. Hacılar Kurban Bayramı’ndan bir gün önce, yani Arefe günü bu bölgede çok kısa bir süre dahi kalsalar haccın üç farzından biri olan vakfe’yi yerine getirmiş olurlar.

Arafat dağı bölgesi, Allah’ın duaları kabul ettiği kutsal bir mekandır. Adem Aleyhisselam ve Havva Aleyhisselam burada buluşmuşlar, İbrahim Aleyhisselam, Meleklerin önderi Cebrail Aleyhisselam ile burada görüşmüş ve Muhammed Aleyhisselam, Eshab-ı Kiram’a burada hutbe okumuştur.

Arafat Dağı çevredeki dağlara göre küçücük bir yerdir.Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nde Arafat’tan bahsedilerek ; “Arafattan boşanıp aktığınız zaman Meşar-i Haramın yanında Allah’ı zikredin.” buyurulur.

Yüzbinlerce hacı, ihramları içinde vakfe için o bölgeye toplanmış, ellerini Allah’a açarak dua etmeye başlarlar. Bir rivayete göre Muhammed Aleyhisselam; “Allah Arefe günü kullarından pek çok kimseyi ateşten azad eder” buyurmuştur.

Hacer el-Esved Taşı ve Önemi

Arapça kelimelerden oluşan “Hacer el-Esved”, Kabe’de bulunan, yerden bir buçuk metre yüksekliğinde olan parlak bir taştır.

Hacer, taş demektir. Esved ise siyah demektir. Hacer el-Esved, Türkçe’de “Siyah Taş” anlamına gelir. Bu kelimelerin “Hacerül Esved” olarakda kullanıldığı bilinmektedir.

Hac sırasında Muhammed Aleyhisselam’ın izinden giderek sünneti gereğince “öpülmek” amacıyla hürmet edilen bu taş, câhiliye devrinde bulunan Araplar arasında da kutsal sayılıyordu. Bu yüzden Hz. İbrahim Aleyhisselam’dan sonra geçen yüzyıllar boyunca gelip geçen bütün kuşaklar bu taşı özenle korudu.

 

Hacerülesvedi değerli kılan, haccın usulü olması ve Muhammed Aleyhisselam’ın onu öpmesi sebebiyledir. Hacc’da tavâfa Hacerülesvedden başlanır ve yine onunla bitirilir. Tavâf esnasında hacerülesved öpülür, bu imkân olmadığı takdirde elle, bu da mümkün olmazsa uzaktan selâmlanır. Onu öpmek sünnet olduğu için öpülmediği takdirde hac yine yerine gelmiş olur.

Bu hususta Nesâi ( Radiyallahü Anhüm ) bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber’in şöyle dediğini nakleder ;

 “Hacerülesved cennettendir.” (Keşfü’l-Hafâ, Aclûnî, 1108).

Muhammed Aleyhisselam’ın hacerülesvedi öptüğü, ayrıca Vedâ Haccı’nda hasta olduğu bir sırada devesinden inmeden tavâf sırasında değneğiyle ona dokunduğu; bir başka zaman da eliyle selâm verdiği rivâyet edilmektedir. Hz. Ömer bir haccında hacerülesvede yaklaşıp öpmüş ve şöyle demişti:

“Çok iyi bilirim ki, sen zararı ve faydası olmayan bir taş parçasısın. Eğer Rasûlullah öpmemiş olsaydı seni asla öpmezdim.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, VI/108-109).

Kabe Canlı Yayını

Beytullah ( Allah’ın Evi )’ı alttaki kısımdan bizzat canlı olarak izleyebilirsiniz.

Kabe Nedir ?

Kâbe, Mekke’de, Mescid-i Haram’ın yaklaşık olarak merkezinde bulunan kutsal yapıdır.Biz Müslümanlarca dünya üzerindeki en kutsal mekan kabul edilir.Müslümanlar olarak Namaz kılarken yüzümüzü, bütün vüdumuz dahil olmak üzere Kabe’ye döneriz. Ölüler ise yüzleri Kabe’den geçen meridyene bakacak şekilde gömülür. Kabe, Hac ibadeti için her yıl Müslümanlarca ziyaret edilir.

Kuran’da, Kabe’nin, İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiş olduğu belirtilir.Kabe; farz olan ziyaret tavafı ve vacib olan veda tavafı ile en az iki kere tavaf edilir. Bunların dışındaki tavaflar ise sünnettir.Hac sırasında yaklaşık olarak 6 milyon hacı toplanarak aynı gün tavaf yaparlar.

Hac Nedir ve Hac İle İlgili Ayetler

Hac; İslam’ın 5 şartından biri olup, gücü yeten her müslümana farzdır.

Lugât’ta Hac, “belli bir zamanda belli bir yeri ziyaret etmek” anlamına gelir. Hac hem mal, hemde beden ile yapılan bir ibadettir. Zekat ibadetinden kendini ayıran özelliği, beden ilede yapılma zorunluluğudur. Bu İslam’ın güzel vazifesi, Hicret’in 9. yılında farz kılınmıştır.

Şimdide içinde Hac meselesinin anlatıldığı bazı Ayet-i Kerime’leri sizlerle paylaşmak istiyorum;

(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.” (Bakara, 2/144) 

—-

“Şüphesiz Safa ile Merve, Allah”ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe”yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur.Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir.” (Bakara,2/158)

—-

“Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” (Bakara,2/189)

—-

“Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır) sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah”a karşı gelmekten sakının ve Allah”ın cezasının çetin olduğunu bilin.” (Bakara, 2/196)

—-

Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah”a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara, 2/197)

—-

“(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat”tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife”ye) akın ettiğinizde, Meş”ar-i Haram”da Allah”ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz. Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah”tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Bakara, 2/198-199)

—-

Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anışla Allah”ı anın. İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur. (Bakara, 2/200)

—-

“Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke”de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâ”be”dir. Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah”ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O”na muhtaçtır.)” (Al-i İmran, 3/96-97)

—-

“Ey iman edenler! Allah”ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab”lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ”be”ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram”dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah”a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah”ın cezası çok şiddetlidir.” (Maide, 5/2)

—-

“Hani biz İbrahim”e, Kâbe”nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.

İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah”ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah”ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik”i (Kâbe”yi) tavaf etsinler.” (Hac, 22/26-29)

Bedir Savaşı Detayları ve Savaş Kimler Arasında Geçmiştir ?

Bedir Savaşı, Müslümanlar ile Kureyş’liler arasında geçen ilk savaştır.Bu savaşın İslamiyet açısından çok önemli olduğu belirtilmektedir.

Müslümanlar bu savaşın sonucunda, Allah’ın izni ile galip ayrılmışlardır. Bu zafer İslamiyet’in temel taşlarının sağlam oturmasında büyük rol oynamıştır. Bu savaşta Müslümanlar’ın içinde olan Ashab-ı Bedir olarak bilinen kişiler, Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın sahabi’sinin içinde önemli bir yere sahiptirler.

Hazreti Muhammed Aleyhisselam, savaş öncesinde secdeye kapanarak;

Ey Allah’ım şu küçük ordu eriyip giderse, yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacaktır.” demiştir.

Bu savaşın Kadir gecesiyle aynı geceye denk geldiği rivayetler arasındadır.

Bu savaş neden yapıldı ?

Müslümanlar’ı hicrete zorlayan Kureyşliler, hicret sebebi ile Müslüman’ların geride bıraktıkları mal varlıklarını kullanıyorlardı. Müslümanlar’ın maddi açıdan sıkıntı çekmesi, bu savaşın gerekli olduğunu gösteren sebeplerden bir tanesidir.

Bedir savaşı ve detayları

Bedir, Medine’nin güneybatısında kalan bir kasabadır. Müslümanlar 305 kişilik bir orduyla, Kureyş’liler ise 950 kişilik orduyla savaşa girmişlerdir. Arap savaşlarının geleneği olan “Er dileme” için taraflar kendi aralarında 3’er kişi seçtiler. 3 karşılaşma yaptılar ve 3 karşılaşmayıda Allah’ın izni ile Müslümanlar kazandı.

Bu savaş’ta Hazreti Ali ( Radiyallahü Anhüm ) önemli bir rol oynamıştır. Savaşın önemli bir yanı ise, Kureyş komutanı, Muhammed Aleyhisselam’ın amcası Ebu Cehil ( Cahilliğin Babası ) ‘in savaş esnasında öldürülmesidir. Kureyş’liler, Ebu Cehil öldükten sonra dağılmışlardır.

Savaşın sonucunda iki taraftan, toplamda yaklaşık 100 kişi ölmüştür. Savaş’tan Allah’ın izni ile Müslümanlar galip çıkmıştır.

Muhacir ve Ensar Nedir ?

Muhacir, Rasulullah Aleyhisselam zamanında, dinleri uğruna evlerini-barklarını, mallarını-ailesini, sevdiklerini bırakarak Medine’ye hicret eden sahabilere verilen genel isimdir.Çoğunluğuna ise Muhacirler ismi verilir.

Muhacirler, Rasulullah’ı o zamanın zorlu şartlarında dahi yalnız bırakmamış ve müşriklerin yoğun baskılarından sebeple, Medine’ye göç etmişlerdir.

Ensar ise, Arapça Lugât’ında ; “yardımcılar, yardım edenler” olarak geçmektedir.Mekke’nin komşu şehri olan Medine’de bulunan insanlar, Rasulullah Aleyhisselam ve sahabisi Medine’ye hicret ettiğinde onlara yardımcı olmuş ve ev sahibine yakışır bir şekilde karşılamış, ihtiyaçlarını gidermişlerdir.

Ensar, Mekke’den gelen misafirlerini o kadar çok sevmişlerdi ki, misafirlerini kendi evlerinde layıkıyla karşılayabilmek için aralarında yarışa bile girmişlerdi. Hatta bu sevgi ve saygı öyle bir hal almış olsa gerek, misafirlerini paylaşamadıkları için kur’a çekmek zorunda kalmışlardır.

Rasulullah Aleyhisselam,  Medîne’ye hicret ettikten beş ay sonra, Muhâcirlerle Ensârı ikişer ikişer kardeş yaptı.

İbn-i Abbâs (Radiyallahü Anhüm) bu konu ile alâkalı olarak şöyle der:

“Rasûlullâh (sav)’in aralarında kurduğu kardeşlik sebebiyle bir Muhâcir, Ensârî kardeşine, aralarında kan bağı bulunan akrabalarından önce vâris olurdu.”

Umre Kıyafetleri ve Kullanım Şekilleri

Kutsal topraklara yolculukta hangi kıyafetler giyilmeli? Kıyafetlerin kullanım şekilleri nasıl olmalı ?

Bu yazıda, Umre yolcuları için Umre kıyafetleri ve bu kıyafetlerin kullanım şekilleri hakkında bilgi verip, Umre’de rahat edeceğiniz ipuçları vereceğiz.

Umre’de bulunanlar genellikle beyaz kumaş kıyafetini tercih ederler. Bazı durumlarda bayanlar, siyah kumaş kıyafeti tercih ettikleri görülmektedir.

Kumaşınızı sizi sıkmayacak yani dar olmayacak şekilde seçmeniz iyi olacaktır. Kumaşınızı satın alırken buna dikkat edebilir, ya da satın aldığınız kumaşı bir terziye götürerek isteğinize uygun hale getirebilirsiniz.

Bayanlar için başörtüsünün belli edici renkte olması pek uygun değil. Başörtü seçimi yapılırkende beyaz ya da siyah tercih edilmeli.

Umre’ye giderken yanınıza bol miktarda iç çamaşırı almanızdada fayda var. Her zaman temizlik yapma imkanınız olmayabilir ya da Kutsal Toprak’ların ihtişamı sebebiyle bu tarz şeylerle uğraşmak istemeyebilirsiniz.

Medine’de sabah vakti hava serin olabiliyor. O yüzden yanınıza kalın giysiler götürmeniz iyi olacaktır.Mekke’de de bu durum geçerli, oraya giderkende kalın giysileri yanınıza almayı unutmayın.

Yaz aylarında Umre’ye gidecekseniz, bu yazının başlarındada belirttiğimiz gibi bol giysiler giymeniz en mantıklı seçim olacaktır. Mekke ve Medine yaz aylarında ortalama 40 ila 45 derece sıcaklık değerine ulaşmaktadır.

Umre’de herkesin sabit bir kıyafet tercih etmesinin sebebi ise, orada ulusal, milli, ırk, dil gibi kimliklerle değil, Müslüman kimliğiyle tavaf etmektir. Tavaf esnasında herkes eşittir, aynı görevi fiiliyata dökmek için orada toplanmışlardır.

Bu konuda Rasulullah Aleyhisselam şöyle buyurmuşlardır ;

Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, [Arap olmayana] Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. ( Hadis Kaynağı : İbni Neccar’dır )

Hadis-i Şerif’te bizlere nakledilen mesele şudur ;

Üstünlük ancak takva ile, kalbin Allah’a yakın olmasıyla gerçekleşir. Umre yolcuları işin en özünün bu mesele olduğunu bilirler ise herşey daha kolay olacaktır. Mümkün mertebe, elimizden geldiğince diğer Hadis-i Şerif’lerde buyrulan hükümlerede uyarsak, Umre yolculuğumuzu bizlere buyrulan şekilde yapmış olur, bu görevi hakkıyla yerine getirmiş oluruz.