Haccın Çeşitleri ve Yapılışı

Şer’i hüküm açısından hac; farz, vacip ve nafile olmak üzere üç çeşittir.

Belirli şartlara uygun olan Müslümanların, ömründe bir defa haccetmesi farzdır. Yükümlü olmadığı halde, haccetmeyi adayan kişinin bu adağını yerine getirmesi vaciptir. Öteki nafile ibadetlerde olduğu gibi, başladıktan sonra bozulursa, nafile haccın kazası da vacip olur. Farz ve vacip haricinde yapılan hac ise nafiledir. Hac ile yükümlü olmayan çocukların, yaptığı hac ile bir kişinin birinci den sonra adama(nezir) dışında yapacağı her hac nafiledir.

Yapılış şekli bakımından hac; ifrad haccı, kıran haccı ve temettu haccı olmak üzere üç çeşittir.

Hac ve umre, her biri tek başına yapılabildiği gibi, aynı yılın hac ayları içinde, her ikisi birbirine bağlı olarak da yapılabilir. Hac ayları içinde, hacdan önce umre yapıp yapmamaya, yapıldığı durumda umre ve haccın ayrı veya aynı ihramla yapılma durumuna göre hac, üç şekilde yerine getirilir.

  • 1.İFRAD HACCI

İfrad haccı, umresiz yapılan hacdır. Sadece hac ibadeti yapıldığı için,”umresiz hac”, ismi verilmiştir. Hac ayları içinde, hacdan önce umre yapmayıp, sadece hac niyetiyle ihrama girerek hac görevini yerine getirenler, ifrad haccı yapmış olurlar.

Mikat sınırları içerisinde ikamet ediyor olsun, ya da olmasın, herkes ifrad haccı yapabilir.

  • 2.TEMETTU HACCI

Temettu haccı, aynı yılın hac ayları içinde, umre ve haccı ayrı ayrı niyet ve ihramla yapmaktır. Hac ayları içerisinde, umre yapıp ihramdan çıkıldıktan sonra, aynı yıl hac içinde yeniden ihrama girip hac görevini de yerine getiren, uzak yerlerden gelen hacılar temettü haccı yapmış olurlar.

“Temettu” yararlanmak, istifade olmak anlamına gelir.

  • 3.KIRAN HACCI

Kıran haccı, umre ve haccın her ikisine birlikte niyet edilerek aynı yılın hac ayları içinde umre ve haccın bir ihramda birleştirilmesidir. Hac ve umre tek ihramla yapıldığından “birleştirmeli hac” ismini almıştır.

Umre ve hacca ikisine birden niyet edilir. Umre yapılır, ihramdan çıkmadan aynı ihramla hac görevini yerine getiren Müslümanlar kıran haccı yapmış olurlar.

Hac çeşitlerinden hangisi yapılırsa yapılsın, hac görevi yerine gelmiş olur. Hac ibadetinde de fazilet, o biçim veya bu biçimde yapılmasında değil, görevi yerine getirirken gösterilen samimiyet, gayret, huzur, huşu ve ihlâs çok önemlidir.

Zemzem Suyu Nerede Satılır?

Zemzem suyu ülkemizde, hemen hemen bütün şehirlerde son zamanlarda büyük bir rağbet görmekte ve çok marketlerde pet şişelerde satışı yapılmaktadır.

Daha çok iftarını zemzemle açmak isteyen vatandaşlar tarafından daha çok tercih edilmektedir.

Edirne de düzenlenen 30 il müftüleri istişare toplantısı için kente gelen diyanet işleri başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, başta Ankara, İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlerde,”Zemzem Suyu’nun şişelenmiş şekilde satılmasına ilişkin soru üzerine, “Zemzem suyu satmak doğru değil. Aman onu kimse yapmasın. Selam söyleyin kimler yapıyorsa yapmasın” diye konuştu.

Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm de zemzemin sadece hediye edilebileceğini belirterek “Zemzem suyunun ticaret amaçlı Suudi Arabistan dışına çıkarılması yasak. Zemzem suyunun ticaretini yapmak caiz değildir. Buna kesinlikle müsaade edilmemesi gerek diye konuştu.

Edirne Selimiye Camisi yakınında hac malzemeleri satan bir mağaza sahibi de, 250 mililitrelik şişelenmiş zemzem suyunu 2 liradan sattıklarını belirterek, kendilerine İstanbul’dan şişelenmiş halde toptancı aracılığıyla geldiğini ve toptancımız İstanbul’dan koliyle getiriyor. 1,5 liradan gelişi var. 2 liradan satıyoruz. Umre’ye gidip geldiğimde eşe dosta ben de dağıttım ama toptancı buraya kadar getiriyor ve vatandaş da sorduğu için satıyoruz. Hastalara şifa olması açısından alanlar çoğunluk da, ben de önce gerçek zemzem olup olmadığından şüphelendim, ancak toptancının güvenilir olmasından dolayı satışa başladım şeklinde açıklıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkan Vekili Zeki Sayar ise, Müslümanların değer verdiği bir su olan zemzemin, satışının ahlaki olmadığını söyledi. Suudi Arabistan’a ibadet amaçlı giden insanların bu suyu içtiğini anlatan Sayar, ” Hz. Muhammed’in (sav) de zemzemi içenlerin,”hayırlı ilim istiyorum, bütün hastalıklarıma da şifa istiyorum.” diyerek içenlerin şifa bulacağına dair hadisi bulunmaktadır. Ama bu suyu getirerek buralarda ücret karşılığı satılması doğru değildir” dedi.

Zemzemin satılmasına yönelik din de bir yasaklama olmadığını ifade eden sayar, zemzem suyunun Suudi Arabistan’da da ücret karşılığı satılmasının yasak olduğunu, insanların haddinden fazla götürmelerinin de doğru olmadığını kaydetti.

Dünyanın en kurak bölgelerinden birisi olan Arap Yarımadası’nın da en kurak vadisinde 1,5 metre çapında kuyudan çıkan Müslümanlar için kutsal olan zemzem suyunun yaklaşık 4 bin yıllık geçmişi bulunuyor.

İhram Ne Demek?

İhram: Hac ya da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mümkün olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması, yasaklamasıdır. Bu duruma “ihrama girme”de denir.

İhrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak, giyinilen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafete de halk arasında ihram denmektedir. Fakat ihram bu değildir. Usulüne göre ihrama girilmediği takdirde bu örtüleri giyinmekle ihrama girilmiş olunmaz.

İhrama niyet ve telbiye ile girilir. Niyet ve telbiye, ihramın rükünleridir. Bunları yerine getirmeden ihrama girme gerçekleşmez.

  • Niyet: yapılacak olan haccın kalben söylenmesidir. Ayrıca sesli söylemek müstehaptır.
  • Telbiye:”lebbeyk allahümme lebbeyk,lebbeyke la şerike leke lebbeyk,innel hamde ve’n –ni’mete leke ve’l mülk la şerike lek.”Allah’ım!davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum.Bütün varlığımla sana teslim oldum.Senin hiçbir ortağın yoktur.Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum.Şüphesiz hamd sana mahsustur.Nimet senindir,Mülk de senin.Senin hiçbir ortağın yoktur.” diyerek telbiye getirilir.

Niyet edilip, telbiye söylenince ihrama girilmiş olur.

İhrama girmeden önce, dikkat edilmesi gerekli olan hususlar vardır. Sünnet ya da müstehap olan durumlara riayet edilmesi gerekir.

İhrama girecek kişi önce tırnaklarını keser, gerekli ise koltuk altı ve etek traşı olur, saç ve sakal traşı olur, bıyıklarını düzeltir ve mümkün ise gusül abdesti alınır. Özel durumda olan, bayanlar da gusül abdesti alırlar. Eğer şartlar uygun değilse, abdest alır. Güzel kokular sürünülür. Giyinmekte olunan kıyafetler ve iç çamaşırlar çıkartılır,(atlet, kilot) sadece izar ve rida denilen iki parçadan oluşan ihram örtüsü giyilir. Erkekler: başlarını açar, çorap ve ayakkabılarını çıkarır, terlik ve benzeri şeyler giyer. Bayanlar ise normal kıyafetleriyle devam ederler.

İhram kıyafetlerini giyindikten sonra, kerahet vakti değilse, iki rekât ihram namazı kılınır. Namazdan sonra niyet edilir. Yüksek sesle telbiye söylenir. Bayanlar telbiye söylerken seslerini yükseltmezler. Niyet ile telbiye den sonra ihrama girilmiş olup, ihram yasakları başlar. İhrama gire kişiye ihramlı olduğu sürede muhrim denir.

İhrama giren kişi için, bazı iş ve davranışlar yasak olur. Bunlara dikkat etmek gerekir. Bunlara ihram yasakları denir. Bu yasaklar ihrama girildiği andan başlar. İhramdan çıkıncaya kadar devam eder. İhramlı iken saç, sakal traşı olmak, oje ve ruj kullanmak, vucüda koku sürmek, parfüm kullanmak, eşi ile cinsel ilişkiye girmek veya buna sebep olacak davranışlar da bulunmak, tırnak kesmek, çorap ve ayakkabı giyinmek(erkekler için), başkalarına zarar vermek, kavga etmek, kötü söz söylemek gibi yanlış davranışlardan uzak olmalıyız.

Bir Şavt Kaç Metre

Bir şavt yaklaşık olarak 400 metredir.

Safa, Mekke’nin doğusundaki Ebu Kubeys Dağı’nın eteğinde, Mescidi-i Haram’ın kuzeydoğusunda, Merve’den biraz daha yüksek ve Kâbe’ye daha yakın bir tepedir. Safa’nın tam karşısındaki Merve ise Mekke’nin batısındaki Kuaykıan dağının eteğinde Harem-i Şerif’in kuzeybatısında ve Kâbe’nin rüknü(ırak)köşesinin karşısında yer alır.

Her iki tepe arasındaki uzaklık yaklaşık 400 metredir. Safa ile Merve arasındaki vadi zamanla doldurularak yükseltilip tesviye edilmiş, zemini yürüyüş için uygun hale getirilerek, tepelere çıkmayı kolaylaştıran merdivenler yapılmış ve hac mevsimlerinde geceleri aydınlatılmıştır. İki tepe arasındaki sa’y yapılan alanın üstü 1922 de kapatılarak hac ve umre yapanlar kısmen güneşten ve tozdan korunmuştur.1955-1976 yılları arasındaki genişletmede burası Mescid-i Haram’a katılmış ve say yolu olarak iki katlı olarak tasarlanmıştır.

Kuran’ı Kerim’de Safa ve Merve’nin Allah’ın koyduğu, sembollerden olduğu belirtilmekte, bu iki tepe arasında say etmenin hac ve umre ibadetinin bir parçası olduğu vurgulanmaktadır.(El Bakara 2-158) Hz. İbrahim oğlu İsmail ile Kâbe’nin yapımını tamamladıktan sonra hacla ilgili menakisinin tamamını uygulamalı olarak onlara öğreten Cebrail, Safa ve Merve tepeleri arasında say etmelerini de gösterdi. Hz.hacerin oğlu İsmail’e su bulmak için iki tepe arasında, telaşla koşuşturmasının tabi tutulduğu imtihanı, Allah’a olan güveni ve inancı uğruna sıkıntılara göğüs germesine, bir ödül olarak başarmasının anısını canlandıran bu uygulama, Mekke’de putperestlik inancının yaygınlaşmasıyla terk edilmiş, İslam’ın gelişiyle birlikte tekrar hac ve umrenin bir parçası olarak başlatılmıştır.(Hicaz albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı)

Mekke’de Beytullah’ın yanında parça taşlardan oluşan tepeye Merve adı verilmiştir.

“Şüphesiz ki Safa ile Merve Allahın şeairi(nişaneleri) indendir”(El-Bakara 2-158)Hac ve Umre esnasında beytullah tavaf edildikten sonra, bu iki tepe arasında sa’y yapılır

Hz. İbrahim eşi Hacer ve oğlu İsmail’i Allah Teala’nın emriyle hiç kimsenin olmadığı, yiyecek ve içecek bulunmayan bir yer olan, Mekke’ye getirdi. Yanlarında çok az bir hurma ile bir testi suları vardı. İbrahim(a.s) oradan ayrılınca çocuk susuzluktan ayağını yere vurarak ağlamaya başladı. Hz. Hacer su bulmak için etrafa göz attı fakat hiçbir şey göremedi. Ne su vardı, ne de bir insan. Merve tepesine doğru gitti. Tepeye çıktı baktı. Yine kimseleri göremedi. İki tepe arasında Kudayd denen yer çukur bir yerdi, İsmail oradaydı. İki tepe arasında yedi defa gitmiş gelmişti İsmail’i bıraktığı yerden hızlı geçiyordu. Çaresiz bir şekilde İsmail’in yanına geldiğinde, ayağının dibinde su kaynadığını gördü. Ve suyun akıp gitmesini engellemek için etrafını çevirdi.

Safa ile Merve arasında say yapmak, haccın menasikindendir.

Umre Tavaf Duası

Umre yapacak kişi, öncelikle vucüd temizliğini yapar, saç ve sakal traşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser, abdest alır ve vücuduna güzel kokular sürer.                             .

Erkekler atlet, kilot, çorap elbise ve ayakkabılarını çıkartırlar. İzar ve rida adlı iki parça ihram örtüsünü giyinirler. Rida’nın uçlarını birbirine bağlamak ya da iğne ile tutturmak mekruhtur. Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler. Sırta çanta almak, bele kemer bağlamak ve şemsiye kullanmakta bir mahsur yoktur. Kadınlar ise İslam edebine uygun elbise ve ayakkabı giyerler.

İki rekât ihram namazı kılınır. Namazın birinci rekâtında Fatiha süresi ile kafirün suresi, ikinci rekâtta Fatiha ile ihlâs süresi birlikte okunur.

Umre yapmak isteyen kişi, hill bölgesinde bulunuyorsa, mikat sınırlarını geçmeden bulunduğu yerde, ihrama girer.(ihram: niyet etmek, telbiye getirmek)” Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek niyet edilir.

“Buyur Allah’ım buyur! Buyur senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. senin ortağın yoktur.”diyerek telbiye getirilir. Böylece ihram’a girilir ve yasaklar başlar.

Harem bölgesine girince şu dua okunur: Allah’ım burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle diye dua edilir.

Mekke’ye abdestli girmek sünnettir. Gündüz girmek ise müstehaptır.

Mescidi-i Harem’e girerken:”Allah’ım Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru.”diye dua edilir.

Kâbe’yi görünce:”Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allahtan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah’ım! Bu senin evindir. Onu sen yücelttin. Sen şereflendirdin. Sen değerli yaptın. Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah’ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy. Ey celal ve ikram sahibi Allah’ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün.”diye dua okunur.

Hacer-i esved hizasına gelince eller omuz hizasına kadar kaldırılır.”Bismillahi allahu ekber.”diyerek hacer-i esved selamlanır. Tekbir, tehlil ve tahmid getirilir. Eğer ki durum müsait ise, hacer-i esved öpülür. Müsait değilse kalabalıktan dolayı yaklaşılmazsa selam verilir

Tavaf esnasında bildiğimiz duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okuruz..

Kabeyi İlk Kim İnşa Etti?

Hz. İbrahim zamanında, Mezopotamya ovasında yaşayan kavimler, taştan ve ağaçtan heykel yapar ve bunlara taparlardı.

Hz.İbrahim, kavminin taptığı bu heykellere tapmayı reddetmiş, tek olan, yüce Allah’a inanmıştı. kavmine putlara tapmamalarını kainatın yaratıcısının yüce Allah olduğunu, bu putların onlara bir fayda sağlamayacağını sürekli olarak anlatıyordu. Ancak, başta babası Azer’de olmak üzere kavmi, Hz.İbrahim’e inanmayıp inkâr ediyorlardı.

Kuran’ı Kerimde bu durum şöyle anlatılır.”hani İbrahim, babası Azer’e şöyle demişti: sen putları(kendine) ilahlar’mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.”(Enam Suresi/ 74)

Bir gün Hz..İbrahim kavminin taptığı putları kırar. Ve putların bir işe yaramadığını kavmine göstermek ister. Bunun üzerine kavmi çok kızarlar ve Hz. İbrahim’i yakalar, Nemrut’a teslim ederler. Hz. İbrahim, Nemrut’un zulmünden Allahın verdiği bir mucize ile kurtulur. Şam ve Mısır’da bir süre kalır. Sonra Mekke civarlarına gelir. Mekke’de iken Allah’tan gelen üzerine burada bir ev inşa eder. İşte o ev bugünkü Kabe’dir.

Kâbe: Yeryüzünün ilk mabedi ve Müslümanların kıble’sidir. Kuran’da şöyle açıklanır.”Hani biz İbrahim’e beytullah’ın yerini belirlediğimiz zaman şöyle emretmiştik. Bana hiçbir şeyi ortak koşma, benim mabedimi tavaf edenler, kıyam edenler, rükûa ve secdeye varanlar için evimi(Kâbe’yi)tertemiz tut.”(Hac Suresi,26)

Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in Kâbe’yi inşa etmeleri bakara süresinde ise şöyle açıklanmaktadır.”İbrahim. İsmail ile birlikte beytullah’ın (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor.(Bakara Suresi/127)

Ayet’i kerimede İbrahim(a.s) ve İsmail(a.s) tarafından yükseltildiğinin açıklanması Kâbe’nin ilk olarak Hz. İbrahim tarafından inşa edilmediğine işaret etmektedir.

Bu ayet ışığında, İslam’da genel görüş, Kâbe’nin ilk olarak Hz. İbrahim tarafından yapılmadığı, ilk olarak Hz. Adem tarafından yapıldığı, Hz.İbrahim’in Allah’ın emri ile Kâbe’nin bulunduğu yere gittiği ve Kâbe’nin temellerini bularak o temeller üzerine bugünkü mevcut Kâbe’yi inşa ettiği kabul edilmiştir.

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurdukları rivayet edilir. Allah Teala Adem ve Havva’ya vahyedip onlara “Benim için bir ev inşa edin.”diye emretmiştir. Cebrail(a.s) onlara onlar yol göstermiş, onlarda evi inşa etmeye başlamışlar. Âdem yeri kazıyor, Havva’da toprak taşıyormuş. su seviyesine geldiklerinde “Ey adem yeter artık” diye bir ses gelir. Âdem(a.s)evi bitirdiğinde, Allah Teâlâ, ona tavaf etmesini emretmiş. Ona şöyle denilmiştir.”Sen ilk insansın. Bu evde ilk evdir”.

 Asırlar sonra Hz. İbrahim Kâbe’yi yeniden inşa etmiştir.

Umrenin Vacipleri Nelerdir?

Umrenin vacipleri: İkidir.

1.Safa ile Merve arsında sa’y yapmak.

2.Sa’y’dan sonra traş olmak veya saçları kısaltmak.

Umre: Belirli bir vakite bağlı olmaksızın ihrama girerek tavaf ve sa’y yaptıktan sonra, traş olup ihramdan çıkmak demektir.

Hanefi ve Malikilere göre, müslümanın ömründe bir kere umre yapması müekked sünnettir. Şafii ve Hanbelîlere göre ise farzdır.

Umre için belli bir zaman ve süre yoktur. Her zaman umre yapılabilir. Ramazan ayında yapılması daha faziletlidir. Ancak Hanefi mezhebinde teşrik günleri denilen, yılda beş gün, yani arefe günü sabahından bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar olan sure içerisinde umre yapmak tahrimen mekruhtur.

Hanbelî, maliki ve Şafii mezheplerine göre ise, hac etmeyen kişilerin teşrik günleri dâhil her zaman umre yapmaları, kerahetsiz caiz denilmiştir. Haccedenler ise, Maliki mezhebine göre bayramın dördüncü güneş batıncaya kadar, Şafiilere göre ise, veda tavafı dışında haccın bütün menasiki tamamlanmadıkça umre yapamazlar.

Hz. Peygamber umre hakkında şöyle buyurmaktadır.”Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” Ve ramazanda yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına eşittir. Umre kelimesi Kuran da şöyle geçmektedir.”Haccı ve Umreyi Allah için tam yapın.” Yine bir hadiste, “İki umre arasındaki küçük günahların kefaretidir.” şeklindedir.

İhram, niyet ve telbiyedir. İhrama mikad yerinden veya daha emin olmak için az öncesinden başlamakta yarar vardır. İhrama giren kişi, önce saçlarını kısaltır veya önceki âdetine göre traş eder. Tırnaklarını keser, vücut temizliği yapar, etek traşı olur. Ve abdest alır. Sonra temiz ve beyaz izar ve ridasını giyer, güzel kokular sürünür. Kerahet vakitleri dışında ise iki rekât namaz kılar. Namaz kılması müstehaptır. Sonra kalp ile umreye niyet edilir. Sesli olarak niyet edilmesinde mahsur yoktur. “Allah’ım senin rızanı kazanmak için umre yapmak istiyorum, onun ifasını bana kolaylaştır ve kabul et. Allah’ım! Senin rızan için umre yapmaya niyet ettim ve ihrama girdim. Eğer beni bir şey engeller ise, ihramdan çıkacağım yer, beni umre yapmaktan aciz kılacağın yerdir.”

İhramlı iken, ihram yasakların uymayan veya bir vacibi terk eden kişiye dem gerekir. Yine ihramlı iken eşi ile cinsel ilişkide bulunan kimse, tavaf yapmama veya şavtların çoğunu yapmama gibi durumlar, umrenin batıl olmasına sebep olur. Bu kişilerin ceza kurbanı kesmesi(dem) ve umresini yeniden yapması gerekir.

Umre Vizesi Fiyatı

Umre vize ücreti 360 TL’dir. Bu ücret dışında başka ücret alınmaz.

Hac ve umre’ye gitmek için Suudi Arabistan’a gitmek gerekiyor. Ve bu ülke de bizim ülke vatandaşlarından vize istemektedir. Ve tabi ki vize almanın da belli kuralları var.

Vize işlemlerinde eski pasaportlar kabul edilmiyor. En az 6 ay geçerliliği olan ve boş sayfaları olan pasaportlar kullanmak gerekiyor. Bu şartlara uygun olmayan pasaportlara vize işlemleri yapılmamaktadır.

Suudi Arabistan vize işlemleri, pazartesi ve Perşembe günleri 09.00 ile 15.00 arası gerçekleştirilirken, Cuma günleri vize başvuruları kabul edilmemektedir.

Suudi Arabistan vize işlemlerinde 35 yaş altındaki bekâr bayanlara vize işlemleri yapılmamaktadır.

Suudi Arabistan vize işlemlerinde çok aşırı talep olması dolayısıyla en az 30 gün önceden başvuru yapmakta fayda vardır.

Suudi Arabistan konsolosluğu tarafından hazırlanan başvuru formlarının eksiksiz ve gerçeğe uygun bir şekilde doldurulması gerekir. Formu hem Türkçe, hem de İngilizce olarak doldurmak gerekiyor.

Başvuru formu olmadan, evraklar işleme alınmamaktadır.

Başvuru formu resmi ve uluslar arası bir belge olduğundan, her türlü yanlış bilginin aleyhte cezai işlemi olacağının, bilinciyle gerekli itinayı göstermekte fayda vardır.

Başvuru formunun fotoğraf bölümüne 4*6 ölçülerinde yeni çekilmiş vesikalık fotoğrafınızı yapıştırmalı ve kullandığınız imzanızı, bütün işlemlerde değişmeden aynı şekilde kullanılmalıdır.

Suudi Arabistan’a gidecek Türkiye Cumhuriyeti pasaport sahibi vatandaşların pasaport türüne bakılmaksızın, Suudi Arabistan vizesine tabi olduklarını bilmeleri gerekmektedir. Sadece resmi görevli olarak gidenlerden, herhangi bir vize ücreti alınmamaktadır.

Suudi Arabistan vizesi ortalama beş iş günü içerisinde sonlanmaktadır. Bazı durumlarda ek evrak isteme durumu hâsıl olabilmekte ve tabii ki bu da gecikmeye neden olmaktadır. Onun için evrakları itina ile doldurmakta yarar vardır.

Suudi Arabistan konsolosluğu 1 Haziran 2011 tarihinden itibaren vize başvuru işlemleri için çipli uygulaya geçmiştir.

Suudi Arabistan umre vizesi ya da Suudi Arabistan hac vizeleri başvuruları Diyanet İşleri Başkanlığı veya Suudi Arabistan dış temsilcilikleri tarafından belirlenen seyahat acentelerine yapılmaktadır. Şu andaki uygulamalarda kişisel başvuru yapılmamaktadır. Yıllık hac vizeleri, diyanet işleri başkanlığı ile Suudi Arabistan hükümeti arasında yapılan anlaşmalara göre devam etmektedir.

Hacerül Esved Taşı Cennetten Nasıl Geldi?

Kâbe-i Muazzama’nın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak, siyah bir taş.

İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmail aleyhisselam birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada,

Melekler taş getirerek İsmail Aleyhisselam’a yardım ettiler. Sıra Hacer-ül Esved’e gelince, İbrahim Aleyhisselam: Ey İsmail bana öyle bir taş getir ki hacılara işaret olsun buyurdu. İsmail Aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim Aleyhisselam: Bundan daha iyi bir taş getir diye buyurunca: Ebu Kubeys dağından: Cebrail Aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti. “Gel onu al.” diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül Esved taşı Ebu Kubeys dağından alınıp, Kâbe’deki yerine yerleştirildi.

Hazreti Ömer, Hacer-ül Esved taşına, karşı: “Sen bir şey yapamazsın, fakat Resulullah’a uyarak seni öpüyorum.” dedi. Hazreti Ali bunu duyunca, “Resulullah’ın  Hacer-ül Esved, kıyamet günü insanlara şefaat eder” buyurduğunu söyledi. Hazreti Ömer’de Hazreti Ali’nin bu sözüne teşekkür etti.(Davut bin Süleyman) tavafa Hacer-ül Esved’den başlanır ve burada bitirilir bu sünnettir.

Hacer-ül Esved, cennetten indirilmiş bir taştır. Âdem Aleyhisselam’ın cennetten ayrılıp, yeryüzüne indirilmesinden sonra ziyaret ettiği ilk ev Kâbe’dir. Rivayete göre Âdem aleyhisselam cennetten dünyaya indilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez oldu. Bu durumundan yakınarak Allah’ü Teâlâ’ya yalvardı. Allah’ü Teâlâ, melekler vasıtasıyla bir beyt gönderdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir beyt olup, parıl parıl parlıyordu. İndirilen bu beytin biri doğu biri de batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller bulunuyordu. O hane bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allah’ü Teâlâ:”Ey âdem, senin için bir hane(ev) gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl!”buyurdu. Hacer-ül Esved’i de bu beytle beraber gönderdi. Bu taş yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyet zamanında, hayızlı kadınların ve günahkâr kişilerin dokunmasıyla siyah oldu. Bundan dolayı da ismine (siyah taş)hacer-ül esved denilmiştir.

Tufan olacağı zaman Allah’ü Teâlâ, Cebrail Aleyhisselam’a, Hacer-ül Esvedi Ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan kurtulmasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapmaları emri verilince, oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek Kâbe’yi yaptılar. Bu arada Ebu kubeys dağındaki hacer-ül esved taşını İbrahim aleyhisselam aldı ve yerine koydu.

Asırlardan beri, Müslümanların hürmet gösterdiği kutsal bir taştır. Onu korumak için her zaman itinalı davranmışlardır.

Ebrac El Beyt

Ebrac El Beyt kuleleri, Suudi Arabistan’ın Mekke şehrinde Osmanlı mirası Ecyad Kalesi yıkılıp yerine inşa edilen binalar kompleksidir. 601 metre yüksekliği ile de Suudi Arabistan’ın en yüksek binası, Dünya’nın en yüksek ve en büyük otelidir.

Yapının yeri Kâbe’yi içine alan mescidi-i haramın yanındadır. Sonuç olarak Abraj Al Bait kulelerinde yaklaşık 4.000 kişi kapasiteli büyük bir mescid yapılacaktır. Her yıl iki milyon hacı adayı buralarda konaklayacak ve beş yıldızlı bir otel yapılacaktır.

Abraj Al Bait kulelerinde dört katlı alışveriş merkezi ve sekiz yüz araç kapasiteli otopark bulunacaktır. Konut kuleleri, iki helikopter alanı ve iş seyahatçilerinin yerleşebileceği konferans salonu bulunacaktır. Toplam 65.000 insan kulelerin içinde oturacaktır.

Mekke belediyesi başkan vekili, 20 yıl sonra proje kapsamında, yapımı tartışmalara neden olan, zemzem kuleleri adı da verilen ebrac el beyt kulelerinin tamamen kaldırılacağını söyledi

Her yıl milyonlarca Müslüman’a ev sahipliği yapan Mekke de proje kapsamında devam eden istimlâk çalışmaları sonucu hayata geçirilecek yeni proje ile Mekke’nin görüntüsü tamamen değişecek.

Mekke, Medine ve Cidde’nin önümüzdeki yılarda gökdelenler şehirlerine dönüşeceği belirtiliyor. mekkenin yeni bir projelendirme ile Kâbe’nin çevresi üçte bir oranında genişleyeceği düşünülüyor.

Kâbe’nin hemen yanı başında bulunan kral sarayı ve birçok otel yıkılacak, yıkılan yerlerin büyük bir bölümü Kâbe’ye dâhil edilecek.1.500.000 metrekarelik bir inşaat alanı olan safa, Merve, zemzem, kıble, hacer, sara ve en yüksek bina olan bayt otel dâhil yedi gökdelenden oluşan ebrac el beyt kuleleri de bu değişiklik kapsamında 20 yıl sonra kaldırılması hedefleniyor.

Mekke’de yeni inşa edilecek projeler arasında bir de kral Abdülaziz ismini alacak cami projesi de yer alıyor. Mekke ve Medine arasında raylı sistemin de yer aldığı ve yürütülen proje kapsamında Mekke yeni baştan imar ediliyor.

Yeni proje de hacı adayları, Cidde’den Mekke ve Medine’ye raylı sistemle taşınacak. mekke’ye görkemli bir kapıdan giriş yapılacak. Dev kuleler arasında kalan Kâbe’nin yıkılan revakları da Türk şirketleri tarafından yenileniyor. İnşaat çalışmalarına hac ve umre hizmetlerine ara vermeden büyük bir çaba ile devam edilmektedir.