Hac Nasıl Yapılır?

Hacca gitmek isteyen kimse, yola çıkmadan önce varsa borçlarını öder. Çevresindeki insanlarla helalleşir. Günahlarının affı için tövbe eder, Allah’a yalvarır. Kazaya kalmış ibadetleri varsa kaza eder. Yola çıkmadan önce evinde iki rekât namaz kılar. Aile fertleri ve yakınları ile helalleşir, veda ederek yola çıkar. Yolculuk ve hac ibadeti sırasında başkalarını incitecek hal ve tavırlardan mümkün olduğu kadar kaçınır.

İhrama girilecek yer olan mikat sınırından önce, temizlik hazırlığı yapılır. Tırnaklar kesilir, traş olması gerekli olan yerlerini temizler ve mümkün ise gusleder. Gusletme imkânı yoksa abdest alır. Bayanlarında, özel durumları varsa guslederler. Çünkü gusletmek temizlik amaçlıdır. Erkekler giyindikleri iç ve dış çamaşırlarının hepsini çıkartırlar, izar ve rida denilen iki parça olan kıyafetleri giyinirler. İhramlı oldukları süre boyunca, ayak ve başlarını açık bulundururlar. Kadınlar ihrama girerken normal elbiselerini giymeye devam ederler.

Mikat sınırında, ihramın sünneti niyetiyle iki rekât namaz kılınır. Hacca niyet edilir ve telbiye getirilir. Böylece ihrama girilmiş olur. Bundan sonra ihramlı olduğu için, ihramlıya yasak olan şeylerden uzak durması gerekecektir. Yasaklar başlamıştır.

Mekke’ye varınca gusledilir veya abdest alınır. Sonra harem-i şerife gidilerek Kâbe’nin etrafında kudüm tavafı yapılır. Ve ardından iki rekât tavaf namazı kılınır. Namazdan sonra safa ile Merve arasında usulüne uygun şekilde sa’y yapılır. Hacı adayı bundan sonra ihramlı şekilde Mekke’de kalır. Burada kaldığı sürede mümkün olduğu kadar harem-i şerifte namaz kılmalı ve gücü yettiği kadar tavaf etmek çok sevap olur.

Tevriye günü(arefe’den bir gün önce) Arafat’a çıkılır. Güneş batıncaya kadar Arafat’ta kalınır. Dua ve ibadetlerle vakitler değerlendirilir. Burada öğle ve ikindi namazları cemaatle birlikte kılınır. Öğleden sonra vakfe yapılır. Güneş battıktan sonra akşam namazı kılınmadan müzdelife’ye hareket edilir. müzdelife’de akşam ve yatsı namazları cemaatle birlikte kılınır. Geceyi müzdelife’de geçiren hacı adayları şeytan taşlamak için burada taş toplarlar.

Bayram sabahı, sabah namazı erken kılınır. müzdelife vakfesi yapılır. Hava aydınlandığında mina’ya hareket edilir.

Bayramın birinci günü akabe cemresine yedi tane taş atılır, saçlar traş edilerek ihramdan çıkılır. Zaman yeterli olursa, aynı gün Mekke’ye gidilerek farz olan ziyaret tavafı yapılır.

Bayramın ikinci günü: küçük, orta ve akabe cemrelerine yedişer taş atılır. Aynı gün mina’dan Mekke’ye dönülür ve veda tavafı yapılarak hac vazifesi tamamlanır.

Uygulamasını belirttiğimiz hac, ifrad haccıdır.

İhram Niyeti

İhram: Hac yâ da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mubah olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması ve yasaklamasıdır. Bu duruma “ihrama girme” de denir.

Hac yâda umre yapacak bir kişinin ilk işi ihrama girmektir. İhrama girmek haccın ve umrenin şartıdır. İhrama girmeden hac ya da umre olmaz. İhrama giren kişi’ye “muhrim” denir.

Şer’an ihram: Hususi bir takım hürmetlere girmek, yani onları iltizam etmektir.

Halk arasında, ihrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak, bürünülen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafet’e de ihram denmektedir. Adabına göre ihrama girilmezse, bu örtülere bürünmekle ihrama girilmiş olmaz.

İhram’a girmenin rüknü: Niyet ve telbiyedir. Bu ikisinin bir arada olması bulunması gerekir. Bunlar olmadan ihram gerçekleşmez. telbiye yapıp, niyet etmezse ihrama girmiş olmaz.

Hanefi mezhebi: Niyet ile telbiyenin arasının açılamayacağını, ikisinin bir arada bulunması gerektiğini esas almıştır. Nitekim (husam-ı şehid’in)” ihrama niyetle girilir. Ama bu telbiye ederek olur. Nasıl ki namaza niyetle girilir, ama tekbir almak şartı iledir. Sadece tekbirle girilmez.”hükmü mutemed kavil olarak beyan edilmiş.

Yani nasıl namaza niyet ve iftitah tekbiri ile başlanırsa, hac ve umreye de, mikatlarda ihrama girerek başlanır. İhrama girmekte niyet ve telbiye ile olur.

Niyet: Niyet yapılacak olan haccın şeklini kalp ile belirlemektir. Ayrıca lisan en söylenmesi gerekir.

“Allah’ım hac(umre) yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.”diyerek, niyet edilir ve telbiye getirilir.

Telbiye:(lebbeyk allahümme lebbyk,lebbeyke la şerike leke lebbeyk,innel hamde ve’n nimete leke ve’l mülk la şerike lek) anlamı:”Allah’ım davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur.Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum. Şüphesiz hamd sana mahsustur.nimet senindir, mülk de senin.senin hiçbir ortağın yoktur.”

Bu şekil de niyet edilir. Telbiye söylenince ihrama girilmiş olur. Ancak ihrama girerken, dikkat edilmesi gereken sünnet yâ da müstehap olarak yapılması gerekli konular vardır. Bunlara riayet edilmelidir.

İhrama girmek isteyen kişi, tırnaklarını keser, koltuk altı ve kasık kıllarını temizler, bıyıklarını düzeltir, eğer ki durum müsait ise gusleder. Bu gusül temizlik amaçlı olduğu için özel durumdaki bayanlar da gusleder. Güzel koku sürünür. Giyinmekte olduğu normal kıyafetlerini ve iç çamaşırlarını çıkartıp, izar ve rida denilen iki parçadan oluşan ihram kıyafetlerini giyerler.

Kabenin Kapılarının İsimleri

İbrahim Aleyhisselam’ın inşa ettiği Kâbe’de, yerle aynı seviyede tek bir kapı vardı.Kureyş, Kâbe’yi yeniden inşa ederken, Ebu Huzeyfe b. el muğire’nin teklifi ile yerden yüksek bir seviye de yapılmıştır.

Abdullah b. Zübeyr’in inşasında Kabe’de kapı yeniden yer seviyesinde tutulmuş ve buna ilave olarak Kabe’nin batı tarafında rükn-i şami ile rükn-i yemani arasında bir başka kapı daha yapılmıştır. Haccac döneminde kapı tekrar Kureyş’in inşa ettiği şekilde yerine konulmuş ve batı tarafında ki kapı iptal edilmiştir. Şu andaki mevcut kapı ise, saf altından yapılmış olup, kral halid b. Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır.

Kabeninde içerisinde yer aldığı mescid-i haramı çevreleyen duvarlarda 19 tane kapı, 92 tane kubbe ve 7 tane minare bulunmaktadır.

MESCİDİ-İ HARAM’IN KAPILARI

A-Doğu kapıları:

1-Bab-üs selam: Babü beni şeybe adı da verilir. Hac için Mekke-i mekerremeye giden halifeler ve bilhassa Mekke-i mükerreme şerifleri,mescid-i harama bu kapıdan girerler.

2- Bab-ün nebi: Bu kapıya babün nisa veya bab-ül cenaiz adı da verilir. Peygamber efendimiz (s.a.v) Hazreti Hatice’nin evine devamlı bu kapıdan gittikleri için bab-ün nebi adı verilmiştir.

3-Bab-ül Abbas: Peygamber efendimizin amcası Hazreti Abbas’ın evinin karşısında olduğu için bu isim verilmiştir.

4-Babü âli: Bu kapı babü beni Haşim diye de söylenir.

B-Güney kapıları:

1-Babü bazen: Cahiliye döneminde babü beni aiz diye de söylenirdi.

2-Babü bağle: Bu kapıya asr-ı saadette babü beni süfyan bin el-esed denirdi.

3-Bab-üs safa: Safa tarafında ki kapıdır.

4-Babü ceyyad: Bu kapının adı babü beni mahzum olarak da bilinir.

5-Babü mücahid: bu kapıya Babür rahme adı da verilir.

6-Babü medrese-i şerif-i aclan: Babü beni temim veya bab-ül-alakayn olarak bilinir.

7-Babü ümmü hani:Bab-ül uruc,babü ceyyad-ı kebir,babü ebi cehl gibi isimlerle de bilinir. Peygamber efendimizin amcasının kızı ümmü mani’nin evi tarafındadır.

C-Batı kapıları:

1-Babü harüra: Hacıların tavaf’ı veda’yı ifa ettikten sonra bu kapıdan çıkmaları sebebiyle, daha sonraki devirlerde bab-ül veda diye meşhur olmuştur.

2-Babü İbrahim: Bu kapı, bab-ül hayatın diye de bilinir.

3-Bab-ül ümer: Bu kapıya bab-ül umre denilmektedir.

D-Kuzey kapıları:

1-Bab-üs-sidde: İslamiyet’in ilk yıllarında, babü emir bin as, veya bab-ül-atik diye bilinirdi

2-Bab-ül ıcle: Bu kapı abdül basit medresesi bitişiğindedir.

3-Bab-ül kutbi: Bab-üz ziyade-i nedve’nin batı tarafındadır.

4-Bab-üz ziyade-i nedve: İlk yıllarda babü dar-i beni şeybe bin Osman adıyla bilinirdi.

5-Bab-üd deribe: Bab-üs selamın yakınında ve Süleymaniye medresesinin bitişiğindedir.

Umre Programları

Umre: İslam âleminde kutsal mekânların ziyaret edilmesidir ve tüm Müslümanların önem verdiği bir ibadet şeklidir.

Suudi Arabistan umre mevzuatına göre, umre mevsimi her yıl kameri aylardan 01 safer’de başlamaktadır. Vize ile ilgili sistemlerin açılması, gerekli bir takım hazırlıkların tamamlanabilmesi bakımından, bu tarih her yıl biraz ileriye sarkmaktadır.

Diyanet işleri başkanlığı da 2015-2016 yılı umre turlarının Aralık 2015 tarihinden sonra başlatılabileceği göz önüne alınarak, gerekli duyuru, hazırlık ve ön kayıtların bu doğrultu da yapılması gerekecektir. Bu çerçevede hazırlanacak tüm turlarda: hem süre, hem ücret ve hem de takvim itibariyle en uygun programların hazırlanmasına gayret edilecektir. Hac organizasyonunda olduğu gibi umrede de yurtiçi ve yurt dışında irşat, eğitim ve bilgilendirme seminerleri, uğurlama, karşılama, Mekke ve Medine de hizmet verecek görevli istihdamı, sağlık ve irşat gibi hizmeti gibi alanlarda gerekli önlemler alınacaktır.

Umreye  gitmek isteyen vatandaşlarımız, her yıl ilan edilen umre konaklama türlerinden tercih ettiği türe göre ”banka kodu” ile Türkiye Diyanet Vakfı, hac ve umre muhasebe müdürlüğünce anlaşmalı bankalara açtırılan umre kurumsal tahsilat hesabına(t.c vakıflar bankası, t.c. ziraat bankası, ziraat katılım bankası, t.halk bankası, Akbank a.ş,al baraka Türk, Türkiye katılım bankası a.ş,Kuveyt Türk katılım bankası a.ş. ve Türkiye finans katılım bankası) ücreti yatırdıktan sonra kendisine en yakın il veya ilçe müftülüğünde ya da elektronik ortamda www2.diyanet.gov. adresinde umre bilgi giriş programından yapabileceklerdir.

Müracaatlarını yaptıktan sonra, müftülüklerden alacakları umre kayıt formunu iki nüsha halinde doldurarak, aşağıdaki belgeler ile bir nüshasını ilgili müftülüğe teslim edeceklerdir.

1.Katılacağı tur tarihi itibariyle geçerlilik süresi en az bir yıl olan çipli pasaport.

2.Ücretin yatırıldığına dair banka dekontu.

3.45 yaşından küçük olup eşleriyle birlikte bayanlardan evlilik cüzdanı fotokopisi.

4.45 yaşından küçük bayanlar ile 18 yaşından küçük erkeklerden birinci derece erkek akrabasıyla gidecek olanlardan refakat belgesi(vukuatlı nüfus kayıt örneğinin aslı) birinci derecede akrabası olmayanların ise, örneğini müftülükten temin edecekleri noterden alınacak muvakatname ve taahhütname.(bu belge Suudi Arabistan büyük elçiliğinden-konsolosluğundan vize almak için gereklidir.)

Hacerül Esved Taşının Sırrı

Hacerül Esved Taşı: Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve cennet yakutlarından olan parlak siyah bir taş.

İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmail aleyhisselam’ın birlikte Kâbe’yi inşa ettikleri sırada melekler taş getirerek İsmail aleyhisselam’a yardım ettiler. Sıra hacerül esved’e gelince, İbrahim aleyhisselam:”Ey İsmail! Öyle bir taş getir ki, hacılara işaret olsun.” buyurdu. İsmail aleyhisselam bir taş getirdi. İbrahim aleyhisselam:”Bundan daha iyi bir taş getir.”diye buyurunca Ebu kubeys dağından Cebrail aleyhisselam, tufanda bana bir taş emanet etti. “Gel onu al!” diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül Esved taşı, Ebu kubeys dağından alınıp, Kâbe’deki yerine yerleştirildi.(Azraki)

Kabe, Müslümanların namazda kıblesidir. Hac emrini yerine getirmek için ziyaret edilmesi şart olan bir mescit’tir (camidir)Hacda Kâbe’nin etrafında dönerek ziyaret etmeye “tavaf “denir. Tavafa Hacerül Esved den başlamak ve bitirmek haccın sünnetidir. Hacerül esved’in kendisine has bir kokusu vardır. Elin veya herhangi bir şeyin sürülmesi halinde uzun süre bu koku hissedilir.

Hacerül Esved cennetten indirilmiş bir taşdır. Âdem aleyhisselam, cennetten ayrılıp, yeryüzüne indirilmesinden sonra ziyaret ettiği ilk yer, hane Kâbe’dir. Rivayete göre, Adem aleyhisselam cennetten dünyaya indirilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez oldu. Bu halinden yakınarak, Allah-u Teala’ya yalvardı. Allah-u Teâlâ melekler vasıtasıyla bir beyt indirdi. Bu beyt cennet yakutlarından bir yakut, pırıl pırıl parlıyordu. İndirilen bu beytin biri doğu, diğeri batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde cennetten kandiller vardı. O hane bugün Kabe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allahu Teâlâ: ”Ey âdem, senin için bir ev gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl!”buyurdu. Hacerül esved’i de bu beytle gönderdi.

Bu taş yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyye döneminde, günahkâr kişilerin ve hayızlı kadınların dokunmasıyla siyah oldu ve bundan dolayı ismine hacer-ül esved (siyah taş)dendi. Tufan olacağı zaman Allah’u Teâlâ Cebrail Aleyhisselam’a hacer-ül evsedi ebu kubeys dağında saklamasını ve tufandan korumasını emretti. İbrahim aleyhisselam’a Kâbe’yi yapmaları emri verilince oğlu İsmail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek yaptılar. Bu arada Ebu Kubeys dağındaki hacerül esved taşını aldı ve yerine koydu. Hacer-ül esved, asırlardır Müslümanların hürmet ve itina gösterdikleri mukaddes bir taştır.

Kadın İhram Elbisesi

Hac ve umre’nin yerine getirilmesi bakımından, kadınlarla erkekler arasında bir fark yoktur. Kadınların bazı kurallara uymaları gerekmektedir.

Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıyafeti söz konusu değildir. Kadınlar zağferan ve yalancı safran ile boyanmış olmamak şartı ile ihramlı iken dikişli giyebilirler.

Hac ve umrede kadınların başlarını örtmesi gereklidir. İhramlıyken yüzlerini örtmezler. Kadınlar telbiye, tekbir, tehlil salavat okurken ve dua ederken seslerini yükseltmezler. İhramlıyken ayakkabı, elbise, başörtüsü, çorap gibi her zaman giyindikleri kıyafetlerini giyebilirler. Kadınlar tavaf da hızlı ve çalımlı yürüyerek remel yapmazlar. Sa’y da yeşil direkler arasında koşar adımlarla yürüyerek hervele yapmazlar. İhramdan çıkarken saçlarını kesmezler, sadece kısaltırlar.

Kadınlar namaz kılarken, erkeklerin safları arasında kalmazlar. Kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar. Kalabalık olan yerlerde, mümkün olduğu kadar erkeklerin arasına girmemeye özen göstermeleri gerekir. Kalabalık olduğu zaman, hacer-i evsedi öpmeyip, uzaktan el ile selamlarlar. Hayızlı iseler, veda tavafı yapmazlarsa, ceza gerekmez. Hayız ya da nifaz nedeni ile kurban bayramı günlerinde, ziyaret tavafını tehir ederlerse bir ceza gerekmez.

Adetli iken ihrama giren ve ihramdan girdikten sonra adetleri bitmeden, Arafat’a girmek zorunda kalan bayanlar, ihrama girerken ifrad haccına niyet etmeleri gerekir. Adetli iken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafı dışında haccın bütün sorumluluklarını yerine getirebilirler. Sadece haremi şerife giremezler.

Erkeklere karışmamak için, tavafı haremin üst katlarında veya en kenar bölgelerinde yaparlar. Erkeklere karışmamak için, rahmet dağının yakınında durmazlar. Hayızlı ve nifaslı kadını haccı; öncelikle adet geciktirici ilaçlar almaları tavsiye edilir. Menapoz durumunda yaşayanlar için fazlaca önemli olmayan bu durum özellikle genç bayanlar için sıkıntılı günler geçirmelerine sebep olmaktadır. Böyle sıkıntılı günler geçirmek istemeyen bayanlar, Suudi Arabistan’a gitmeden önce bu konuda yetkili olan hekimlere başvurup, daha önceden gerekli tedbirleri almaları tavsiye edilir. İhrama girerken de ifrad haccına niyet etmeleri gerekir.

Kadınlar ihramlı iken hayız hali meydana gelirse, sa’y dışındaki hac ibadetlerini yerine getirirler. Eğer Arafat’ta vakfe yapmış ise kudüm tavafı düşer. Böylece temizleninceye kadar bekler ve temizlendikten sonra veda tavafını yapar. Eğer ifrad haccı yapıyorsa hac sa’y’ını da eda eder.

Nafile Tavaf Nasıl Yapılır?

Nafile (tavattu) tavaf: Farz, sünnet ve vacip dışında yapılan tavaflardır.

Öncelikle, farz, vacip veya nafile tavaflardan hangisi yapılacaksa ona niyet edilir.”Her tavafın yapılışı aynıdır. Fark sadece farz, vacip ve sünnet oluşundadır.”

Bu bakımdan niyette,yapılacak tavafın çeşidi belirlenir.,doğruca hacerü’l evsed’in bulunduğu yere gidilir. Eğer ki mümkün ise başkasına eziyet vermeden eller hacerül esved taşı üzerine konur ve hacerül esved öpülür. Yaklaşıp da öpmek mümkün olmuyorsa yalnız eller sürülür,bu da mümkün değilse, hacerül esvede karşı durulup ellerin içi ona doğru gelmek üzere, eller kaldırılır selam verilir. Tekbir, tahmid ve salavat getirilir.daha sonra el içleri öpülerek yüzlere sürülür.bu fiile istilam denir.sevap açısından istilam ile hacerül esved’i öpmek arasında bir fark yoktur.

İstilam da şu dua okunur.”Bismillahi allahü ekber,allahümme imanen bike ve tasdiken bi kitabikeve vefaen biahdike ve’t-tibaan li- sünneti nebiyyike sallallahü aleyhi ve sellem.”(Allahın adıyla. Allah büyüktür. Allahım! Sana iman ederek kitabını tasdik, ahdine vefa ve peygamberinin sünnetine uyarak bu işi yapıyorum.) denir. Bundan sonra Kâbe sol tarafa alınarak dönmeye başlanır. Hacer-i esvedden başlayıp, yine hacer-i esvede gelinen her dönüşe bir şavt denir. Bir tavaf yedi şavttan meydana gelir. Sonunda sa’y yapılacak tavafın ilk üç şavtında erkekler sağ omuzlarını açarak canlı ve çalımlı bir şekilde yürürler.omuz açmaya “ıztıba”denir. Canlı ve çalımlı yürümeye de “remel” denir.ıztıba ve remel sünnettir ve sadece sonunda say yapılacak tavaflarda yapılır.

Tavaf, hatimin arkasından yapılır. Aslında Kâbe’den olup sonra dışarıda bırakılan ve yarım ay şeklinde çevrelenen yere hatim denir. Bu kısım Kâbe’den sayılır. Bunun için tavaf bunun dışından yapılır.

Kâbe’nin dört köşesi vardır. ki, bunlara rükün denir. Hacer-i evsedin bulunduğu rükünden sonra sağdan sola doğru sırası ile rükn-i ıraki,rükn-i şami ve rükn-i yemani gelir. İstilam edilir.hacer-i esvede her uğrandığında mümkün ise öpülür,mümkün değilse el sürülür. İstilam yapılır. Sonra tekrar tavafa devam edilir.Kabe etrafında yedi şavt tamamlanınca,hacer-i esved istilam edilerek tavaf tamamlanmış olur. Bundan sonra yer bulunduğu takdirde “makam-ı İbrahim’de,” yer bulunmazsa mescidi haramın uygun bir yerinde iki rekât tavaf namazı kılınır. Bu namaz vaciptir.

Tavaf namazını kıldıktan sonra, Kâbe’yi muazzama’ya yönelerek, ayakta ihlâs ve samimiyetle dualar edilir.

İslam âlimlerinin çoğuna göre:”Namaz kılmak yerine nafile tavaf yapmaları daha uygundur.”

Kabe’nin İçi, Kabe Giriş Kapıları

Kâbe: Sözlük anlamı, dört köşeli veya küp şeklinde bir nesne demektir.

Kâbe, Allah’ın evi olarak bilinir.”Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrahim’e şu şekilde hazırlamıştık. Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, orada (kıyama)duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için evimi ter temiz et.” (Hac suresi/26)

Yeryüzünde yapılmış ilk mescit ve ilk binadır. Tavanı ahşaptan yapılmıştır. Duvarlarında kullanılan taşlar, Mekke tepelerinden getirilmiş granit taşlarındandır. Üzeri altın işlemeli hat yazıları bulunan siyah bir örtü (Sitare) ile kaplıdır.

Doğu köşesine “hacer-i esved” veya şarki, batı köşesine şami, kuzey köşesine ıraki, güney köşesine de yemani denir.

Kâbe’nin İçi:

Kâbe’nin duvarları, siyah taşlardan yapılmıştır.25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunmaktadır. Kâbe’nin içerisinde tavana çıkabilmek için bir merdiven ve üç adet ağaç sütun bulunmaktadır. İç duvarlar ve yerler mermerle kaplıdır. Tavanda ise altın ve gümüş kandiller asılıdır. Yerden iki metre yükseklikte altın kapısı vardır.

Kâbe, Hazret-i İbrahim tarafından ilk yapıldığı zaman çatısı yoktu. Yüksekliği 4.32.metre idi ve yere bitişik iki kapısı vardı. İçine hediyeler konması için bir kuyu kazmıştı. kabenin içi ve dışı zaman zaman tamir edilmiştir. Dolayısıyla, kabe yüksekliği de her inşa edilişinde değişmiştir. İbrahim (a.s)zamanında 4.32 metre, kureyş zamanında 8.64 metre ve Abdullah b.zubeyr zamanında ise 12.95 metre olarak inşa edilmiştir. Abdulmelik b.Mervan bu yüksekliği daha sonra korumuştur.

Osmanlı padişahları, Kâbe’nin korunması ve kutsallığının yaşaması için ne gerekiyorsa yapmışlardır. Kanuni sultan Süleyman döneminde tavanı onarılmış,1. Ahmet döneminde yine onarılmıştır. 4.Murat döneminde, yangın çıkmış ve sel baskını sonucunda üç cephesi yıkılmıştı. Gerekli olan tamirat ve onarım da onun döneminde yapılmıştır.

Kâbe’nin Kapısı:

Kâbe’nin kapısı İbrahim (a.s) inşa ettiği Kâbe’de, yerle aynı hizada tek bir kapısı vardı. kureyş, Kâbe’yi yeniden inşa ederken Ebu Huzeyfe b. el-muğire’nin teklifi doğrultusunda, kapı yerden yüksek tutulmuştur. Abdullah b. Zübeyr’in inşasında Kâbe’de, kapı tekrar yer seviyesinde tutulmuş ve buna ilave olarak Kâbe’nin batı tarafında rükn-i şami ile rükn-i yemani arasında bir başka kapı daha yapılmıştır. Haccac döneminde ise, kapı tekrar kureyş’in inşa ettiği şekle iade edilmiş ve batı tarafındaki kapı kapatılmıştır. Şu andaki mevcut kapı ise, saf altından yapılmış olup, kral halid b. Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır.

Umre Organizasyonları

Umre: İslam âleminde kutsal mekânların ziyaret edilmesidir.

Umre, Müslümanların büyük önem verdikleri bir ibadet şeklidir. Her yıl binlerce hacı adayı umre ve Kâbe ziyareti için başvuru da bulunurlar.

Umre, Müslümanların Kâbe’yi hac mevsimi dışında ziyaret etmelerine denir. Umre, ziyaret demektir. Fıkhı tanımı, hac gibi belli bir zamana bağlı olmadan ihrama girerek Kâbe’yi tavaf, sa’y etmek, traş olmaktır.

Umre ziyareti için, Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan açıklamada, yıl sonunda gerekli duyuru, hazırlık ve ön kayıtları bu doğrultuda yapılmaktadır. Bu çerçevede hazırlanacak tüm turlarda hem süre, hem ücret, hem de takvim itibariyle en uygun programların hazırlanmasına gayret edilecektir. Hac organizasyonunda olduğu gibi, umrede de yurt içi ve yurt dışında irşat, eğitim ve bilgilendirme seminerleri, uğurlama, karşılama, Mekke ve Medine’de hizmet verecek görevli istihdamı, sağlık ve irşat hizmeti gibi alanlarda gerekli önlemler alınmaktadır.

Suudi Arabistan umre mevzuatına göre, umre mevsimi her yıl kameri aylardan 01 saferde başlamaktadır. Vize ile ilgili sistemlerin açılması, gerekli bir takım hazırlıkların tamamlanması bakımından bu tarih her yıl biraz ileriye sarkmaktadır.

Umreye gitmek isteyen vatandaşlarımız, her yıl ilan edilen,umre konaklama türlerinden, tercih ettiği türe ait (banka kodu) ile Türkiye diyanet vakfı, Hac ve Umre muhasebe müdürlüğünce anlaşmalı bankalara,açtırılan umre kurumsal tahsilât hesabına,ücreti yatırdıkdan sonra, kendisine en yakın il ve ilçe müftülüğüne ya da elektronik ortamda (www2.diyanet.gov.tr) adresinde umre bilgi giriş programından yapabileceklerdir.

Müracaatlarını yaptıktan sonra, müftülüklerden alacakları umre kayıt formunu iki nüsha halinde doldurarak aşağıdaki belgeler ile ilgili müftülüğe teslim etmek gerekmektedir.

Kayıt için gerekli belgeler:

1.Katılacağı tur tarihi itibariyle geçerlilik süresi en az bir yıl olan çipli pasaport.

2.Ücretin yatırıldığını gösteren banka dekontu.

3.45 yaşından küçük olup eşleriyle birlikte gidecek bayanlardan evlenme cüzdanı fotokopisi.

4.45 yaşından küçük hanımlar ile 18 yaşından küçük erkeklerden birinci derece erkek akrabasıyla gidecek olanlardan refakat belgesi(vukuatlı nüfus kayıt örneğinin aslı) birinci derecede akrabası olmayanların ise örneğini müftülükten temin edecekleri noterden alınacak muvakatname ve taahhütname(bu belge Suudi Arabistan büyükelçiliğinden-konsolosluğundan vize almak için gereklidir.)

Türkiye’de Zemzem Suyu

Son yıllarda ülkemizde birçok illerde zemzem suyu satışı yapılmaktadır.

Özellikle ramazan aylarında orucunu zemzem suyu ile açmak isteyen Müslümanlar, büyük ilgi göstermektedir.

Hacı bayram camisi çevresi başta olmak üzere başkentin birçok yerinde, pet şişelerde satışa sunulan zemzem, iftarını su yerine zemzemle açmak isteyen vatandaşlarca tercih ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ise zemzemin parayla satılmasını doğru bulmuyor.

Hacı Bayram Camisi çevresinde işyeri bulunan Sertaç Ahmet, AA muhabirine yaptığı açıklamada ramazan ayı dolayısıyla 250 ml.lik pet şişelerde satışa sunulan zemzem suyuna vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.

Ramazan ayı başında satışlara başladıklarını söyleyen Ahmet, daha çok iftarını su yerine zemzemle açmak isteyenler, tercih ediyor ama günün her saatinde yoğun bir şekilde satılıyor. dedi.

Pet şişedeki zemzemlerden günde ortalama 100 adet sattığını anlatan Ahmet, bu sayı bazı günlerde daha da artıyor. Çünkü bazı hayırseverler, dağıtımı kolay olduğu için, bizden kolilerle aldığı zemzem sularını camide namaz çıkışında dağıtıyorlar. Diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı din işleri yüksek kurulu başkan vekili Zeki Sayar ise, Müslümanların değer verdiği bir su olan zemzemin satışının ahlaki olmadığını söyledi.

Suudi Arabistan’a ibadet amaçlı giden insanların bu suyu içtiğini anlatan sayar, ”Hz. Muhammed’in(s.a.v)de zemzemi içenlerin, hayırlı ilim istiyorum, bütün hastalıklarıma da şifa istiyorum.”diyerek, dua edip içenlerin şifa bulacağına yönelik hadisi bulunmaktadır. Ama bu suyu getirip buralarda satmak doğru değildir.” dedi.

Zemzemin satılmasına yönelik dinde bir yasaklama olmadığını ifade eden sayar, zemzem suyunun Suudi Arabistan’da da ücret karşılığı satılmasının yasak olduğunu, insanların haddinden fazla götürmelerinin de doğru olmadığını kaydetti.

Hacıların Suudi Arabistan’dan belli oranlarda zemzemi ülkelerine getirmelerine müsaade edildiğini anımsatan sayar,”Zemzem suyunun satışı ahlaki olarak doğru değil. Hediye olarak getirilen ve insanlara sunulan bir sudur. Şifa niyetine içilen bu suyun ticari bir meta olarak kullanılması uygun değildir.”dedi

Edirne’de düzenlenen 30.il müftüleri istişare toplantısı için kente gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, başta İstanbul, Ankara olmak üzere çeşitli şehirlerde zemzem suyunu şişelenmiş şekilde satılmasına ilişkin soru üzerine, zemzem satmak doğru değil. Aman onu kimse yapmasın. Selam söyleyin kimler yapıyorsa yapmasın, diye konuştu.