Hac Hatıraları

Hac ile ilgili hatıralar hepimizin dikkatini çekmiştir. İşte o hatıralardan birisi…

Başmakçı ilçesinde göreve başladığımın ilk senesi hacca gitmek için bir kişi müracaat etmiş. 5 bin nüfuslu bir ilçede bir kişinin hacca gitmesi beni oldukça düşündürmüş ve üzmüştü. Kendi kendime sordum: Niye hacca gitmiyorlar? Yoksa herkes hac vazifesini yerine getirmiş de sadece bu vatandaş mı kalmıştı? Sordum, soruşturdum. Meselenin farklı boyutlarını görmeye ve anlamaya çalıştım. Başmakçı’daki halkın hacca gidemeyiş sebeplerinin altında başka nedenler vardı.

Bir ömür boyu çiftçilik yapan vatandaşlarımız, hac parasını tamamladıktan sonra bir o kadar da hacdan dönerken getirecekleri hediyelerin paralarını da hesaplıyorlardı. Hac parası eksik olanlar ise bekliyordu.

Hacca gitmek için kesin kayıt yaptıranlar, ramazan bayramından sonraki bir ay içinde evlerine ziyaretçilerin gelmeye başladığını, gündüzün ve gecenin birbirine karıştığını dinlenerek hacca gitmek yerine yorulmuş bir vaziyette oluyorlardı.

Hakkı solmaz sevdiğim bir esnaf. başmakçıya geldiğim zaman ondan bir bisiklet satın almış, üç taksitte ödemiştim. Başmakçıda bisiklet meşhurdur. Ailede ki her ferdin bisikleti vardır. O zaman tanışmıştık. Tatlı dilli, güler yüzlü bir esnaftı. zaman zaman sohbet etmeye giderdim. Cami cemaatine yaptığım gibi, yaşı ilerlemiş, sakalı olan, ilk bakışta hacca gidip gelmiş imajı olan cemaate hitap ederken” hacı abi, hacı amca” gibi samimi laflar söylerdim. Hakkı solmaz abiye de nasılsın derken hacı kelimesi kullanırdım. O da ben hacı ağabey derken ben hacı değilim demiyordu. Bu arada ben hacca gitmediğini bildiğim halde, hacı ağabey dememe hiç ses çıkarmayan hakkı solmaz’a sorulması gereken soruyu sordum.

Hacı ağabey, siz kaç yılında hacca gittiniz? Diye sordum. Tabi mahcup bir eda ile ben hacca gitmedim dedi, ben de lafı gediğine koydum. Ben sana hacı ağabey diyorum, hiç sesini çıkarmıyorsun, dedim. Hoşuma gidiyor deyince. O zaman gelecek yıl seni hacca gönderelim dedim. Bende hakkı solmazı hacca göndermek için güzel bir plan hazırladım ve yürürlüğe koydum.

Din görevlilerinden üç kişiyi abiye gönderdim gidin hiç bir şey bilmiyormuş gibi ona şöyle deyin: hakkı abi, hayırlı olsun, güzel şeyler duyduk hakkında, hacca gidiyormuşsun, Allah kabul etsin. Deyin dedim. Onlar da aynı şekilde söylemişler. Hakkı abi: yok öyle bir şey, şimdilik düşünmüyorum demiş. Ben de planlı bir şekilde, bazı cemaate durumu anlattım, camide karşılaştıklarında hakkı abiye” hakkı ağabey, hayırlı olsun hacca gidiyormuşsun” deyin. Bir şeyi kırk defa söyleyince olurmuş misali, hakkı ağabey bu durum başmakçıya yayılmış diye duyunca, kahvelerde sohbetlerde hakkı ağabey hacca gidiyormuş, diye konuştuklarını öğrenince, bir gün müftülüğe geldi. Hacca gitmek için kayıt oldu. Kayıt işleri için gerekli formları verdi, bana şöyle dedi.

Müftü bey, nasıl oldu bilmiyorum, bu yılda aklımdan geçmiyordu hacca gitmek. Ama başmakçıda herkes beni hacca gidecek biliyormuş. Böyle bir şey yayılmış. Bende bunun için yazıldım.

O yıl beraber hacca gittik. Hacda karşılaştık. Hocam Allah senden razı olsun. Benim hacca gelmeme sebep oldunuz. Ben de yeni öğrendim. Bana hayırlı olsun diyenleri siz göndermişsiniz. allah sizden razı olsun. Benim aklıma koydunuz hacca gitmeyi. Allah da nasip etti. Ben de oynadığımız bu oyunun bir kişinin İslam’ın bir emri olan hac vazifesini yerine getirmesine vesile olduğumuz ve bu oyunu başardığımız için Allah’a hamd ettim.

Hacca Nasıl Başvurulur

1979 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile hac görevi, Diyanet İşleri Başkanlığının yönetimine verilmiştir. Her sene hac işleri yüksek kurulu toplanır. Yıllık takvimi belirler ve protokole bağlanarak il müftülüklerine bildirilir.

Vatandaşlar öncelikle ön kayıt yaptırırlar. Ön kayıt yaptırırken nüfus cüzdanının fotokopisi

İle bir miktar parayı bankaya yatırırlar. O bankanın dekontu ve fotokopiyle birlikte müftülükte broşür doldurulup teslim ederler. Böylece ön kayıt yapılır.

Diyanet işleri başkanlığı her yıl hac ile ilgili broşürler hazırlar ve bunları basın yolu ile ve müftülükler aracılığıyla vatandaşlara duyurur. Aşağıda 2016 yılı ile ilgili açıklama yer almaktadır:

2017 YILI HAC MÜRACAATI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

1-2017 yılı hac ön kayıt ve kayıt yenileme işlemleri; Ocak 2017 tarihleri arasında yapılacaktır.

A-2016 yılında hacca gitmek üzere ”ilk defa kayıt” yaptırmak isteyenler internet sayfamızda yayınlanan hac ve umre tahsilatı yapan bankalardan birine 20 TL ön kayıt ücretini yatırdıktan sonra müracaatlarını başkanlığımız http://hac.diyanet.gov.tr internet adresinden elektronik ortamda veya müftülüklerden temin edecekleri form dilekçe ile doğrudan müftülüklere yapabileceklerdir.

B-hac kura sonuçları ile kesin kayıt bilgileri SMS yoluyla hacı adaylarına bildirileceğinden özellikle cep telefon bilgilerinin güncellenmesi gerekmektedir.

2-Müftülüklere doğrudan form dilekçe ile müracaat edenler; nüfus cüzdanı fotokopisi ile banka dekontunu dilekçeye ekleyecek, müftülüklerde kayda aldıkları dilekçenin bir fotokopisini müracaat edene verecektir.

3-İlk defa kayıt yaptıracaklar kişi başına 20 TL ilgili banka hesabına yatıracaktır.

4-Müftülülere yapılan müracaatlarda kayıt parasını yatırdığına dair dekontu, müracaat dilekçesi ile birlikte süresi içerisinde müftülüklere teslim etmeyen ve kayıt numarası da almayanların müracaatları geçerli olmayacak, bunlar kuraya dâhil edilmeyecektir.

5-2016 yılında çekilecek kura sonrası kesin kayıt hakkı sırası gelenlerden süresi içinde kayıt yaptırmayanlara, bu husus müteakip yıllarda bir hak teşkil etmeyecektir.

6-Müracaatlarda; eş, anne, baba, kayınbaba, kayınvalide, kardeş ve çocukların birbirleri ile veya hiçbir akrabalık bağı olmayanların istemeleri halinde 10 kişiyi geçmemek üzere grup halinde, günlük aktivitelerini kendi başlarına yerine getiremeyecek derecede engelli vatandaşlarımızın ise hacca hiç gitmemiş refakatçileri ile birlikte kuraya girme talepleri kabul edilecektir.

7-Hacca götürülmek istenen çocukların, ebeveynleri ile birlikte ön kayıtlarının müftülükler veya internet yolu ile yapılması gerekir.

8-Mahremsiz olarak hacca gidemeyecek durumda olan kadınlar, müracaatlarını hacca hiç gitmemiş mahremleri ile birlikte yapabileceklerdir.

Rüyada Kabeyi Tavaf Etmek Ne Anlama Gelir

Tavaf ettiğini gören bir kişi; isyankâr biri ise, tövbe ederek cehennem azabından kurtulur. Bekâr ise evlenir. Tüccar ise işini büyütür. Fakir ise hali vakti düzelir. Zengin ise, mali durumu ve parası daha artar.

Rüyasında hacca gidip Kâbe’yi tavaf ettiğini görmek, rüya sahibi için dinde doğruluğa ve şeriat üzere yürümeğe, Allah(c.c)tarafından büyük sevaba kavuşacağına bir şeyden korkusu varsa kurtulacağına, borçlu ise borcunu ödeyeceğine, fakir ise rızkının bollaşacağına delalet eder. kabeyi tavaf ederken adet ve usulünden noksan işler yaptığını görmek, dinini ihmal ettiğine, ibadetinde eksik taraflar bulunduğuna, tavaf edenlerin tavafı tamamlamadan oradan ayrıldıklarını görmek, dini inancında kayıtsız kaldığına, kendi tavafını bitirmeden mescidi haramdan çıktığını görmek, dini ve manevi bir kusur işleyeceğine işarettir.

Halkı tavafa davet etiğini veya tavaf sırasında onlara başkanlık ettiğini(rehberlik yaptığını) görmek, islamda önemli bir hizmette bulunacağına, halkı tavaf etmekten alıkoymak veya tavaf usulünü bozduğunu görmek, Müslümanları doğru yoldan çevirdiğine ve onları yanılttığını, bunun aksi ise Müslümanlıkta inancın ahlakın kuvvetleneceğine delalet eder. Bir hastanın Kâbe’yi tavaf ettiğini görmesi, onun iyileşeceğine delalettir. Bir kadının tavaf ettiğini görmesi, bekâr ise iyi bir adam ile evleneceğine, hamile ise hayırlı bir evlat sahibi olacağına işarettir.

Bir başka rivayete göre ise, rüyada Kâbe’yi tavaf ettiğini gören kişi günahkârsa, cehennem ateşinden kurtulur. Bekâr’sa evlenir. Yüksek bir göreve ehilse, ona erişir. Bazen de bu rüya, bir isteğini yerine getirmeye işarettir. Rüyada hac farizasını yaptığını ve Kâbe’yi tavaf etiğini gören kimsenin emin, temkinli, takva ve iyi birisi olduğundan dinine bağlı gidişatındaki doğruluğuna, Allah tarafından nail olacağı sevaba, korktuğu şeyden emin olmasına, borcunu ödemesine ve emanetleri Müslümanlara teslim etmesine işarettir. Bazen Kâbe’yi tavaf, adakların yerine getirilmesine işarettir. Bazen de Kâbe’yi tavaf Müslümanların önderinin emirlerine uymaya işarettir.

Bazı tabircilere göre: rüyanın sahibi Kâbe’yi tavaf ettiğini görse, bir adağın yerine getirilmesine veya bir yemin için kefaret vermeye, tabir edilip, yorumlanır. Kâbe’yi tavaf ederken adet ve usulünden eksik ettiğini görmek dinin emrinde gevşeklik göstermeye, ibadette eksikliğe delalettir.                                                                                             Kâbe’nin tavaf edildiğini görmek; halkın din, itikat, sünnete ve şeriata uyma konusunda sebat ile yükseleceğine işarettir. Tavaf edenlerin tamamı tavaf etmeyerek haremden çıktıklarını görmek; İtikat, din ve İslam ahlakına halkın, önem vermeyip Hıristiyanlar gibi yaşadıklarına, kendi tavafını ikmal etmeden mescidi haramdan çıktığını görmek dini ve manevi bir kusur işleyeceğine tabir edilip, yorumlanır.

Neden Kabenin Etrafında Yedi Defa Dönülür

Kâbe’nin etrafında tavaf, tevhid fikrini temsil etmektedir. Bu hareketin anlamı, birlikten ayrılmamak ve bu birliği korumaya çalışmaktır. Ferdi hayata ait manası da daha derin hakikatleri ihtiva etmektedir. Çünkü gökler yedi kattır. İnsanın nefsinde yedi tanedir. Her dönüşte bir merhale, bir menzil aşılarak yedi kat göklerin üzerine çıkmak. Maddi âlemin üstüne yükselmek demektir. Ayrıca iç dünyamızda yedi basamaklı olan nefsin en aşağı basamağından en üst basamağına yükselmesi demektir. Hayvani bir hayattan kurtulup, ruhani hayata kavuşmak demektir.

Kâbe’yi tavaf, kâinat nizamından alınmış bir ibadettir. Seyyareler güneş, elektronlar çekirdek, pervaneler kandil etrafında döner; böyle bir merkez etrafında dönmek ona aşkla bağlılık anlamına gelir.

“yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey o’nu tespih eder. O’nu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların farkında değilsiniz.”(isra,44)

Tabiat ilimlerindeki gelişme bu ayetin açıklamasına yardımcı olmuştur. Nitekim önceleri cansız ve hareket siz oldukları sanılan varlıklar da dâhil olmak üzere bütün eşya atomlardan meydana gelmiştir. İşte atom çekirdeklerinin etrafında elektronlar, sürekli ve muntazam bir dönüş yapmaktalar. Bu durum Kuran’ı kerim tarafından Allah’ı tesbih olarak ifade edilmiştir.

İslam’ın sembolü olan Kâbe etrafında dönmek, dine gönül vermek, onun etrafında pervane kesilmek ve Allah’a bütün kalbiyle bağlanmaktır.

Tavaf, bir şeyin etrafında dönmek ve dolanmak demektir. Evrende maddenin en küçük yapısı olan atomdan, en büyük galaksilere varıncaya kadar her şey tavaf halindedir. Atomda elektronlar bir kalp mesabesindeki çekirdek etrafında baş döndürücü bir hızla dönerken, galakside milyarlarca yıldız sistemleri galaksinin etrafında baş döndürücü bir hızla dönmektedir. Sanki hepsi kendini var eden ve yaratan yaratıcıya ibadet etmektedir. Kuran’da ifade edildiği gibi bir yörüngede seyrederler.

Kâbe’nin etrafında mümin olmanın zevki yaşanır. Allaha yakın olmanın tattırdığı bu zevki bir başka yerde bu kadar canlı ve bu kadar coşkulu bir şekilde yaşamak çok zordur. Bu kutsal mekânda tanık olunan yakınlaşma duygusu, hacıya kendi evinde olduğu hissini verir. Burada hacı kendini sılaya kavuşmuş gibi hisseder. Çünkü Kâbe’nin yüzü kendisine tanıdı k gelir. Sıcaklığı öyle kuşatır ki, başka hiçbir yerde bu şekilde ilgi göremez.

Hacda İhram Yasakları

İhram: Haccın üç farzından biridir. Kendini mahrum etmek, haram kılmak, hürmet edilen zaman ve mekâna girmek, saygı duymak manalarına gelir.

Hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, normal zamanlarda mubah olan fiil ve davranışları hac ve umre süresince kendi nefsine haram kılması demektir. Hacda ihram, namaza başlama tekbiri gibidir.

Niyet ve telbiye, ihramın rükünleridir. Bir kişi niyet etmeden ve telbiye getirmeden yalnız beyaz elbise giymekle ihrama girmiş olmaz.

Mikat sınırında, ya da mikat sınırına gelmeden önce hac veya umreye niyet eden kişi, ilk önce ihram kıyafetlerini giyinir. Erkekler yün, keten veya pamuktan beyaz olan, iki parçalı rida ve izar adı verilen ihram kıyafetlerini giyerler. Bu giysiler belden aşağı sarılan izar, diğeri omuzlardan itibaren vücudun üst kısmını örten ridadır. Bu kıyafetler ihramın başladığını gösterir. Kadınlar normal kıyafetleriyle hac yaparlar. Sadece yüzlerini açarlar.

İhrama giren kişi için normal zamanlarda haram olmayan giyim, cinsel hayat ve avlanmayla ilgili haramlar söz konusudur. Bu yasakların çiğnenmesi, yasağın durumuna göre değişen şekilde cezayı gerekli kılar.

İhramlı bir erkek, diğer zamanlarda giyilmesi normal olan dikişli ve örgülü kıyafetler(palto, pardesü, pantolon, gömlek, bere gibi…)bir gün süresince giyerse, bu durum da ceza olarak bir koyun veya keçi kurban etmesi kendine vacip olur. eğerki bir günden az giyerse, bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir.

İHRAM YASAKLARI

İhrama girildiği andan itibaren ihramdan çıkıncaya kadar, ihram yasakları olarak bir dizi yasak başlar. Mümkün olduğu kadar bu yasaklardan uzak olmaya çalışılmalıdır.

Harem bölgesinin(Mekke ve çevresi) doğal bitkilerini kesmek, ağaçlara zarar vermek, av hayvanlarını avlamak, korkutmak, ihram elbisesi dışında elbise giymek, erkeklerin başlarını örtmesi, kadınların yüzlerini örtmesi, erkeklerin ayakkabı, çorap, eldiven giymeleri, tırnak kesmek, saç tıraşı olmak, sakal tıraşı olmak, bıyıkları düzeltmek, vücudun herhangi bir yerinden kıl koparmak, koku sürünmek, parfüm kullanmak, eşiyle cinsel ilişki, ya  da yol açacak davranışlarda bulunmak, gibi… Bütün bunlar ihramlı kişi için yasak olan durumlardır.

Ayrıca, başkalarına zarar vermek, kavga etmek, küfür etmek gibi davranışlar ihramlı için hoş olmayan ve ceza gereken durumlardır.

İHRAMLI İKEN YASAK OLMAYAN DAVRANIŞLAR

İhramlı olan kişi, banyo yapabilir. Parfümsüz sabun kullanır, diş fırçalamak, diş çektirmek, kan aldırmak, kırılan tırnağı koparmak, yarası üzerini sarmak, kol saati takmak, kemer kullanmak, omuza çanta asmak, gibi fiiller yasak değildir.

Medine’de Ziyaret Edilmesi Gereken Yerler

1- CENNETÜ’L BAKİ: İlk defa Resululah (s.a.v) tarafından mezarlık haline getirilen bu alan daha önce bir tür çalılıkla kaplı idi. Türkler arasında daha çok cennetü’l baki adıyla meşhurdur.3.halife Hz. Osman,, peygamberimizin amcası Hz. Abbas halası safiye, oğlu İbrahim, kızları Rukiye ve Zeynep, bazı torunları ve birçok sahabe burada yatmaktadır.

MESCİD-İ ĞAMAME (MUSALLA):Resul-ü Ekrem bayram namazlarını mescid-i nebevide değil buraya 500 m..mesafedeki açık alanda kıldırırdı. resulullah(s.a.v) bayram namazı ve yağmur duası için buraya çıktığı zaman kendisini bir bulutun gölgelemesi sebebiyle sonraki dönemlerde ğamame mescidi adıyla anılmıştı.

MESCİD-İ KIBLETEYN: ilk adı beni seleme mescidi iken resul’ü Ekrem’in burada öğle namazını kıldırdığı sırada kıblenin Kudüs’teki mescid-i aksa’dan Kâbe’ye çevrilmesi üzerine iki kıbleli mescit manasına gelen mescid-i kıbleteyn adını almıştır. İslamiyetin ilk yıllarında kıble Kudüs’teki mescid-i aksa idi.

MESCİD-İ KUBA: Peygamber efendimiz(s.a.v)Mekke’den Medine’ye hicret esnasında burada 14 gün kalmıştı. İnşasında bizzat kendisi de çalışmış ve burada İslam’ın ilk mescidi yapılmıştır.

UHUD DAĞI: Mekke müşrikleriyle yapılan mücadelenin önemli safhalarından olan uhud savaşı burada gerçekleşmiş ve adını buradan almıştır. Çok çetin geçen bu savaşta Allah resulünün dişi kırıldı, dudağı ve yanağı yaralandı. Ayrıca aralarında Hz. Hamza’nın da olduğu 70 sahabe şehit oldu. Peygamber efendimiz şehitlerin hepsini uhud da toprağa verdirip namazlarını kıldılar.

MESCİD-İ EBU BEKİR SIDDİK: Medine musallasında yer alan mescitlerden biridir. Hz.ebubekir(r.a)halifeliği sırasında burada bayram namazı kıldırdığı için bu adı almıştır.

MEDİNE İSTASYONU: 1900 yılında yapımına başlanan ve 1908’de Medine’ye ulaşan hicaz demiryolu ile Medine –İstanbul arasında bağlantı kurulmuştur. Osmanlı devletinin bölgeden çekilmesiyle atıl hale gelmiştir.

CUMA MESCİDİ: Peygamber(s.a.v)efendimizin ilk Cuma namazını kıldırdığı bir mescittir. Peygamber(s.a.v)efendimiz hicret sırasında kuba’ya ulaşarak burada Mekke’den gelecek olan Hz. âli ve diğer muhacirleri beklemek için 14 gün kalmıştır.

MESCİD-İ ZÜLHÜLEYFE(MİKAT MESCİDİ):Zülhüleyfe, Medine yönünden Mekke’ye gideceklerin ihram yeri(mikat) olarak peygamber efendimiz(s.a.v) tarafından belirlenmiştir.

MESCİD-İ NEBEVİ: Peygamber efendimizin yaptırıp namaz kıldırdığı, halifeler ve Osmanlı sultanları tarafından genişletilerek zamanımıza kadar gelmiş bir mescittir.

Mekke’de Ziyaret Yerleri

HZ.MUHAMMED’İN DOĞDUĞU EV: Hz.muhammed’in (s.a.v)doğduğu ev, Mekke’nin doğusunda beni Haşim mahallesinde bulunuyordu. Efendimizin dünyaya geldiği Mekke evinin yerinde bugün, daha sonradan inşa edilen ve bir halk kütüphanesi olarak hizmet veren bina bulunuyor. Hacca gidenlerin ziyaret ettikleri yapı içerisinde annesi Hz. âmine hatunun peygamber efendimizi salladığı ağaç beşiği de olduğu gibi korunuyor.

MU’ALLA MEZARLIĞI: mekke’nin tarihi mezarlığı olan mu’alla mezarlığı, mescid-i harem’in 1,5 km kuzeyinde bulunuyor. Peygamber efendimizin dedesi abdülmuttalip, amcası Ebu talip, eşi Hz. Hatice ile oğulları kasım ve Abdullah’ın kabirleri burada bulunuyor. Birçok sahabeye İslam büyüğünün de kabirlerinin bulunduğu mu’alla mezarlığı da şehirde ziyaret edilen önemli yerlerin başında geliyor.

HİRA MAĞARASI: Peygamberliğinden önce Hz. Muhammed’in(s.a.v) inzivaya çekildiği mağara. Peygamber efendimiz 40 yaşına girdiği yılın kadir gecesinde, mağarada ibadet ederken Hz. Cebrail tarafından kendisine ilk vahyin geldiği ve peygamberliğin verildiği yer olan hira mağarası, Mekke ‘de ziyaret edilen kutsal yerler arasında yer alıyor.

SEVR MAĞARASI: Hz.muhammedin(s.a.v)Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Hz. Ebu Bekir ile birlikte Mekkeli müşriklerden gizlendikleri sırada, bir örümceğin mağaranın girişini ağ örerek kapadığı ve peşlerindeki izcinin mağaraya girmesini engellediği biliniyor.

CİN MESCİDİ: cinlerin peygamber efendimizden kuran dinledikleri yerde inşa edilmiş bir yapıdır.

ARAFAT: çevresinde dağların yükseldiği dümdüz bir ovadır. Kurban bayramından önceki gün, hacı adayları Arafat’ta haccın farzlarından biri olan vakfeyi gerçekleştirirler. Cennetten sonra Hz. âdem ve Hz. Havva’nın uzun bir ayrılıktan sonra buluştuğu cebel-i rahme tepesi de burada bulunuyor.

MÜZDELİFE: Arafat ile mina arasında, harem sınırları içerisinde bulunan bölgenin adı müzdelifedir. Hacda Arafat vakfesinden sonra Arafat’tan inen insanların ikinci vakfelerini yaptıkları yerdir. Bayram gecesi Arafat’tan inen hacılar, akşam ve yatsı namazlarını bu meydanda kılarak ve burada bir gece konaklayarak vakfeyi gerçekleştirirler.

MİNA: Şehrin kuzey doğusunda bulunan mina,müzdelife ile Mekke arasında kalan bölgeye deniyor.hac ibadetinde bulunan şeytan taşlama yerleri,kurban kesme yerleri bu bölgede bulunuyor.Arafat’tan inip müzdelife vakfesini tamamlayan hacılar mina’ya gelerek hac vaciplerinden şeytan taşlama görevini gerçekleştirirler. Mina’da şeytan taşlama üç gün sürer.mina,aynı zamanda Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmek için götürdüğü yerdir.

AKABE: Peygamber Efendimizin Medine’ye hicretinden iki yıl önce,12 kişilik Medineli grubun İslam’a davete uyarak Müslüman oldukları yer olarak bilinir.

Kabenin Etrafında Neden Döneriz

Kâbe etrafında tavaf etmek: Tevhid fikrini temsil etmektedir. Bu hareketin içtimai hayata ait olan manası, birlikten ayrılmamak ve bu birliği korumaya çalışmaktır.

Ferdi hayata ait manası ise, daha derin hakikatleri ihtiva etmektedir. Çünkü gökler yedi kattır. İnsandaki nefis de yedi tanedir. Her dönüşte bir merhale, bir menzil aşarak yedi kat göklerin üzerine çıkmak, maddi âlemin üstüne yükselmek demektir. Ayrıca iç dünyamızda yedi basamaklı olan nefsin en aşağı basamağından en üst basamağına yükselmektir. Yani hayvani hayattan çıkıp, ruhani hayata kavuşmak demektir. kabe’yi tavaf, kâinat nizamından alınmış bir ibadettir. Seyyareler güneş, elektronlar çekirdek, pervaneler kandil etrafında döner. Böyle bir merkez etrafında dönmek ona aşkla bağlılık anlamına gelir.

Tavaf, sözlükte bir şeyin etrafında dönmek ve dolanmak demektir. Evrende maddenin en küçük parçası olan atomdan, en büyük galaksilere kadar her şey tavaf halindedir. Atomda elektronlar bir kalp konumundaki çekirdek etrafında baş döndürücü bir hızla dönerken, galaksilerde milyarlarca yıldız sistemleriyle galaksinin merkezi etrafında akıl almaz bir hızla dönmektedir. Sanki hepsi kendilerini var eden ve yaratan yaratıcıya ibadet etmektedir. Kuran’da ifade edildiği gibi bir yörüngede seyretmektedir.

Kâbe etrafında dönerek gerçekleştirilen tavaf, kâinatın ve yaratılışın özeti, teslimiyetin ve ilahi takdire boyun eğmenin sembolü sayılır.

Kâbe’nin etrafında mümin olmanın zevki yaşanır. Allah’a yakın olmanın tattırdığı bu zevki bir başka yerde bu kadar canlı ve bu kadar coşkulu bir şekilde yaşamak çok zordur. Bu kutsal mekân da tanık olunan yakınlaşma duygusu, hacıya kendi evinde yaşıyor hissi verir. Burada kendini sılaya kavuşmuş gibi bulur. Çünkü Kâbe’nin yüzü kendine tanıdık, kokusu ise bildik gelir. Başka hiçbir sevgi bu kadar çekici olamaz.

Birinin etrafında dönmek, ona yürekten bağlılığı ve onun için her şeyini feda edebileceğini gösteren bir tavırdır. Bu yüzden Kâbe etrafında dönmek, yüce yaratıcıya yönelmenin ve yalnızca onun huzurunda eğilmenin ve ondan başkasına ibadet etmemenin fiili bir göstergesidir.

Tavafa Kâbe sola alınarak başlanır. Bununda simgesel bir anlamı vardır. İlahi olan insan kalbi Allah’ın eviyle karşı karşıya gelir tavaf esnasında. Allah insanın kalıbına, şekline, malına ve mülküne bakmaz, kalbine bakar. Bu yüzden Kâbe ile kalp arsında bir bağ vardır. Kişinin kalbi Kâbe’den yana taraf olur. Bu aynı zamanda tavafın ne kadar kalpten ve gönülden yapılması gerektiğine bir işaret verir.

Umre Hac Yerine Geçer Mi?

Umre: Ziyaret etmek demektir. Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmelerine umre denilir. Ziyaret usulü hacca benzer. Fakat hac gibi Zilhicce ayında yapılması şart değildir. Umre “ Belli bir zamana bağlı olmadan, ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında sa’y yaparak, tıraş olmak ve ihramdan çıkmak” demektir.

Umre küçük hac demektir. Umre yapmak isteyen kimse, Mikat’ta ya da mikat bölgesine gelmeden önce ihrama girer, umre tavafını yapar, Safa ile Merve tepeleri arasında sa’y yapar, tıraş olarak ihramdan çıkar. Umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman süresi yoktur. Sadece arife ve onu izleyen, kurban bayramının günleri olmak üzere yılın beş günü haricinde her zaman umre yapılabilir.

Hac zamanı dışında yapılan hacca umre denilir. Bu görevi yerine getiren kimse’ye de hacı yerine yarı hacı ( mutemir) denir.

Umrenin farzı iki tanedir. İhram ile tavaf. İhram şart, tavaf ise rükündür.

Umre’nin vacipleri ise, sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmaktır.

Müslümanların bir defa umre yapmaları sünnettir.

Umre’nin pek çok faziletleri vardır. Özellikle Ramazan ayında yapılan umrenin çok fazla sevabı vardır. Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır. “ Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.” ve “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.”

Umre yapmak çok sevabı olan bir ziyaret ve sünnettir. Hac ise farzdır. Sayısız umreler yapılsa da o umreler hac farizası yerini tutmaz. İki, üç, dört, beş umre bir hac yapar gibi denilmesi, sevabı fazladır anlamında söylenmektedir. Kaç umre haccın yerine geçer anlamında sorulursa, böyle bir şey yoktur. Binlerce umre de olsa hac yerine geçmez. Fazla oruç tutmak, namazın yerine geçmediğine göre, Ramazan dışında devamlı oruç tutmanın da ramazan yerine geçmemesi gibi. Geceler boyu namaz kılsak, farz olan namazın yerine geçmez.

Hanefi ve Malikilere göre umre sünnettir. Bu duruma göre, hac ile umre arasında, farz ile sünnet arasındaki mesafe kadar fark vardır.

Şafii ve Hanbelîlere göre, umre de farzdır. Bu görüşe göre ikisi arasındaki fark oldukça azalır.

Zemzem Suyu Satılır Mı?

Başkent’te yaklaşık üç ay önce Kocatepe cami’nin altında açılan özel bir market, zengin hurma çeşitleriyle müşteri akınına uğrarken her geçen gün ününe ün katıyor. Üstelik televizyonlardan gazetelere kadar, bu ilginç işletmenin haberine yer vermeyen medya kuruluşu neredeyse kalmıyor. Yapılan haberlerde hurma satışı ön plana çıkarken de cılız bir ifadeyle zemzem satışının da yapıldığına yer veriyor.

Başkent’te üç ay önce açılan hurma market, zengin hurma çeşitleriyle kısa sürede siyasetten bürokrasiye Ankara’nın vazgeçilmezlerinden biri oldu. Medine’nin üç numaralı hurma tüccarı Mehmet efendinin Konya’dan sonra açtığı ikinci dükkânında Peygamber hurmasından, baklava hurmaya kadar 30 çeşit ürün satılmaya başladı. Sadece Medine hurması satan ve çeşit itibariyle Türkiye’nin en zengin hurmacısı olarak anılan Mehmet Özkan’ın ünü, kısa sürede basın camiasına da ulaştı. Bu haberlerin kiminde hurmayla birlikte zemzem satıldığına yer verilirken, kiminde hiç değinilmedi.

Peki, ama nasıl oluyordu da tarihi milattan önce 1910 yıllarına kadar, yani Hz. İbrahim Peygambere kadar uzanan, Müslümanlar için kutsal sayılan bir su, binlerce kilometre uzaktan getirilip Türkiye’de satışa sunuluyordu. Bu gerçekten mescit-i Haram içinde, Kâbe’nin yanı başından yeryüzüne çıkan su muydu?

Hıfzıssıhha enstitüsünde yapılan araştırmalarda bu suyun zemzem suyu ile benzerlik gösterdiği, sadece nitrat oranının yüksek olduğu açıklanmıştır.

Bu suyun satışı yasak olmasına karşın nasıl getiriyorsunuz sorusuna ise Mehmet Özkan “bu bize 20 litrelik bidonlarla geliyor. Bunu 250 cc yapıyoruz. Tanesini 1 TL. den satıyoruz. Meşrubat gibi. Daha doğrusu özellikle Ramazanlarda yemek davetlerinde meşrubat ya da su yerine kişi sayısına göre sofraya onu koyuyorlar. Ağırlıkla Ramazan’da oluyor. Zemzem’den kar etmek için satmıyoruz. Hurma ile paralel gittiği için bulundurmak zorundayız. Zemzem’in satışına çok önem vermiyoruz. Çünkü zemzem kar için satılmaz. Dini yönden caiz değil. Bidon, nakliye masrafı dışında kar koymuyoruz.”

30.İl Müftüleri istişare toplantısı için Edirne’de bulunan diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez, AA muhabirinin, başta İstanbul, Ankara olmak üzere çeşitli şehirlerde “zemzem suyu”  şişelenmiş şekilde satılmasına ilişkin sorusu üzerine, “Zemzem satmak doğru değil. Aman onu kimse yapmasın. Selam söyleyin kimler yapıyorsa yapmasın” diye konuştu.